Yorgun ve isteksiz bi şekide bavulumu hazırlarken teyzem odaya girdi. "Hazırsan çıkalım artık, uçağı kaçırmak istemeyiz. " dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. Teyzem odadan çıktı, bavula son bi kaç bişi daha tıktıktan sonra fermuarını kapadım. Bavulumu kapının yanına götürüp son kez evimi gezdim. Heryeri annem ve babam olan evimizi. Ankara'dan gitmeyi hiç istemiyordum ama mecburdum. Annemi ve babamı kaybettiğim o lanet kazanın üstünden 11 ay geçmişti. 11 aydır teyzem ve eniştemle kalıyordum. Teyzemin hiç çocuğu yoktu ve beni çok severdi. Eniştem Trabzonluydu ve tayinini oraya çıktı. Bende Ankara'da tek başıma kalamayacağım için onlarla gitmeye mecburdum.
Kapının önüne geldiğimde gözlerim kıpkırmızıydı. Kapıyı kitleyip bavulumu aldım. Yavaş adımlarla bavulumu peşimden sürükleyerek arabaya doğru yürümeye başladım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Eniştem bavulları bagaja yerleştirdikten sonra arabaya bindik. Kulaklıklarımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Düşünmek istemiyordum, yeni bir hayat beni bekliyordu.
Havaalanına geldiğimizde kulaklığı çıkarıp çantama attım. Bavullarımızı alıp gerekli işlemler yapıldıktan sonra anonsla birlikte uçağa bineceğimiz alana yöneldik. Teyzemle ben uçakla gidicektik, eniştemde arabayla gelicekti. Uçağa bindiğimde koltuğuma yerleşip derin bi nefes aldım. Kemerimi bağlayıp kulaklığımı taktım ve kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapadım.
BİNDİK Bİ ALAMETE GİDİYOZ KIYAMETE.
Gözlerimi açtığımda teyzem karşımda dikilmiş beni dürtüklüyodu. " Tılsım kızım kalk geldik. Pişşt sana demiyo muyum uyansana.". Uyku sersemliğiyle beraber " Ölmedik dimi? Düşmedik uçuyoz." dedim. Teyzem kahkahalarla "Geldik deli kız, hadi inelim uçaktan. " deyince içim rahatladı. Ölmemişim.
Uçaktan indiğim anda karşımdaki kocaman TRABZON HAVALİMANI yazısını gördüm. Trabzon'a ilk kez geliyordum. Bi yandan yürüyüp bi yandan etrafı süzerken duvarla çarpıştım. Pardon duvar değilmiş, öküzün tekiymiş.
Kafamı kaldırıp pardon diyecektim ki o muhteşem bal rengi gözlerle buluştu benim mavilerim. HAYBİN BALGÖZ!
"P.. Pardon, kusura bakmayın. Çok özür dilerim.." Kekeledim mi ben az önce ? Noluyor lan.
"Biraz dikkatli ol küçük hanım. Gözlerin tepende olmadığına göre önüne bakmalısın." dedi duvar alayla. Bu kim oluyorda bana küçük hanım diyor. Sensin küçük hanım. Amaan neyse ya uzatmıyım zaten çocuğa hayvan gibi çarpan benim. İç kanama olur falan hiiç uğraşamıycam.
Tam bavulumu alıp yürüyecektim ki gözüm tişörtünün yakasındaki karta takıldı. 'PERSONEL BARAN ÇINAR'. Baran ismini çok severdim, artık daha da çok seviyorum.
Havaalanından çıkıp bi taksiye bindik. Uzun bir yolculuktan sonra, deniz kıyısında büyük beyaz bi evin önünde durduk. Teyzem taksicinin parasını ödedikten ve bavullarımızı eve taşıdık. Biraz dinlendikten sonra teyzem bana evi gezdirdi. Oldukça geniş ve iç açıcıydı. Mobilyaların çoğu beyazdı. Dubleks bi evdi ve merdivenlerin olduğu yerdeki duvarda kocaman bi kitaplık vardı. Üst kata kadar tüm duvar raflarla kaplıydı. Her raf kitap doluydu. 2. katta sağdan ilk odaya girdik. Burdaki tüm mobilyalarda beyazdı. Kocaman bi dolap vardı ve kapakları boydan boya aynayla kaplıydı. Büyükce bi yatak , bi komidin ve çalışma masası vardı. Küçük bi balkonu vardı ve şirin bi odaydı. Teyzem buranın benim odam olduğunu söyleyip odadan çıktı.
Eşyalarımı yerleştirip sıcak bi duş aldıktan sonra uyumaya karar verdim. Yorgundum ve yarın yeni okulumda ilk günüm olacaktı. Telefonumu sabah 7'ye kurup gözlerimi yumdum.
[*]
Rihanna - The Monster eşliğinde gözlerimi açtım ve Rihanna'yı susturdum. Yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim. Ben anlamıyorum neden her sabah uyandığımda tüm gece üzerimde filler parti yapmış gibi görünüyorum ki?
Günlük ihtiyaçlarımı karşılayıp dolabımın karşısına geçtim. Siyah dar bi pantolon ve üzerinde #SELFİE yazan beyaz salaş tişörtümü ve altına da kırmızı Vans'larımı giydim. Çantamı alıp aşağıya indiğimde teyzem mutfakta kahvaltı hazırlıyodu. Beraber kahvaltı yaptıktan sonta teyzemde hazırlandı ve evden çıktık. Araba eniştemde olduğu için taksiyle gitmek zorundaydık. Duraktan bi taksi çağırıp bindiğimizde saat 9 buçuğa geliyordu .
Kısa bi yolculuktan sonra botanik bahçeye benzeyen bi yerin önünde durduk. Taksinin ücretini ödeyip arabadan indik. Büyük kapıdan girince uzun ve geniş bi yol vardı, sol tarafında büyük yeşil ağaçlar sağ tarafta ise kocaman bi bahçe. Her yer yemyeşildi çok güzel görünüyordu. Eski okulumun bahçesine göre burası kesinlikle muhteşem bi yerdi.
Pembe okul binasına girdiğimizde içimi bi heyecan kaplamıştı. Merdivenleri çıkıp sağa döndük ve ilk odaya girdik. Müdür eniştemin arkadaşı olduğu için bu okulu tercih etmişlerdi. Gerekli işlemler yapıldıktan sonra müdürle birlikte odadan çıktık. Kare bi okuldu ve 3 katlıydı. Bi kat daha çıkıp uzun koridordaki ilk sınıfın önünde durduk. Kahverengi kapının solunda 11-A RTV yazıyordu. Müdür kapıyı tıklattı ve hep birlikte sınıfa girdik. Sınıftaki uğultu müdürün gür sesiyle kesildi.
"Arkadaşlar bu Tılsım. Ankara'dan geldi ve artık aynı sınıfı paylaşıcaksınız. Bi problem çıkmamasını umarım. İyi dersler." diyip teyzemle birlikte sınıftan çıktı. Ben hala sınıfın ortasında dikiliyordum. Sınıftaki bayan hoca boş bi yere oturmamı söylediğinde başımla onaylayıp en köşe en arkadaki boş sıraya yöneldim. Bi çocuk vardı, kafasını sıraya yaslamıştı ve yüzü görünmüyordu. Bi tek burası boş olduğu için buraya oturmak zorundaydım.
Sıraya oturduktan hemen sonra " Hoşgeldin küçük hanım.. " dedi o öküzümsü ses. Sen kim oluyorsunda bana küçük hanım diyosun. Kafanı kaldırda küçük hanım kimmiş görelim diye geçirdim içimden. Çok sinirlenmiştim. Sanki aklımı okumuş olacak ki kafasını kaldırıp sırada dikleşti. Ona döndüm, dönmez olaydım!
BARAN. BARAN ÇINAR... Havaalanındaki duvar. Balgöz olan. Ne işi var ki bunun burda ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burada Bir Aşk Var
Non-FictionBiraz daha yürüyüp büyükçe bir kayanın üzerine oturduk. Hava hafif kapalıydı, akşamüstüydü. Deniz çok olmasada dalgalıydı. Her yer yosun kokuyordu. Bacaklarını uzatıp kolunu omzuma attı, şaşırmıştım. İçimden kafamı göğsüne yaslamak geliyordu ama yap...