52. Bölüm

1.8K 150 34
                                        

Selamun aleyküm.

Bölüm şarkısı:
Cem Adrian- Halil Sezai/ Buruk
Grup Abdal/ Nenni

🥀

"Ben onun yokluğunda yapayalnızken benim yokluğum onun için anlamsızdı."

🥀

Bir sarkıda geçiyordu sanırım.
Artık senin olmadığın bu ev
Benim cehennemimdir.
Bıraktığın bir yarım hayat
Benim tesellimdir.

Ensar bu evde yokken kendimi yapayalnız hissediyordum. Sanki ev tüm neşesini, canlılığını ve sıcaklığını kaybetmişti. Sanki evin direği çökmüşte ayakta kalmak için sebebi kalmamıştı.

Yalnızlığımı dindirmek için Bera'yla ve Ela'yla vakit geçiriyordum. Abimle uğraşıyordum. Amine'yle görüşüyordum fakat içimde hep bir burukluk kalıyordu. O burukluk son birkaç gündür Ali'nin evine gidip Ensar'ın yüzüne bakıp kollarına sığındığımda güneş görmüş buz gibi öylece eriyip duygu kanalizasyonumda kayboluyordu.

Üç gündür düzenli olarak Ali'nin evine gidip geliyordum. Aynı saatte gidiyor, saat çok geç olmadan dönüyordum. Bazen sohbet ediyorduk, bazen beraber yemek yapıyorduk, gelişmeler hakkında bilgilendiriyorduk birbirimizi.

Dördüncü gün evden çıktım. Kapıda ki korumalar rutine alışmış gibi arabayı hazırlamışlardı bile. Hızlı biten yolculuktan sonra indim arabadan.

Kapının önünde durdum. Zile bastıktan kısa bir süre sonra kapı açıldı. Ensar'dı kapıyı açan. İçeri girdiğimde kapıyı ardımdan kapattı. "Hoş geldin." Gülümsedim. Çantamı askıya astıktan sonra kolunun altına girdim.

"Hoş buldum." Dudaklarını başımın üzerine bastırdı. Kalbime ılık bir sıvı aktı sanki. Beraber salonun ortasına yürüdük. Ali ve Buğra PES oynuyordu.

"Hoş geldin yenge." dedi Buğra bana dönmeden. "Sağ ol." dedim mırıltıyla. Ali elini kaldırmakla yetindi. Omuz silktim. "Odama çıkalım." Diye mırıldandı Ensar. "Olur." Merdivenleri çıktıktan sonra odasına girdik. Ben feracemi çıkarırken kapıyı kapattı.

"Gelişme var mı?" Yatağa yanaşıp oturdu. Sırtını başlığa dayayıp ayaklarını uzattı. "Çok az kaldı. Avucumuzun içinde sayılır." İnfazcı'dan bahsediyordu. Yatağa tırmanıp yanına oturdum.

"Güzel. Yakalansında artık kurtulalım şunlardan." Kafasını salladı. Kafamı başlığa yaslayıp ona baktım. "Haftaya cuma sergimiz var. Gelirsin değil mi?" Ellerini kaldırdı. "Acil bir şey çıkmazsa gelirim." Onayladım. Gözlerim yanağına kaydığında vicdanım sızladı.

Elimi kaldırıp vurduğum yanağına dokundum. "Özür dilerim." dedim dördüncü günde bilmem kaçıncı özrümü sıralarken. "Daha özür dileme." dedi kızgın bir tonda.

"Ama Ensar sen bana vursaydın-" sözümü kesti. "Senle ben bir değiliz Gülce. Ben senden fiziksel olarak güçlüyüm. Sen daha büyük bir zarar görürdün." Baş parmağımla elmacık kemiğini okşadım. Kafamı omzuma yatırdım. "Ama sende zarar gördün. Hem doğum günümdü. Hem gördüklerinden sonra haklıydın. Seni hayal kırıklığına uğratmıştım. Bunlar üzerine seni kırdım."

"Sözlerim yanlış yere gitti Gülce. Öfkeliydim. Ağzımdan çıkanı kontrol edemedim. Üzerine sen susunca canını sözlerimle yakmaya çabaladım." Kayarak yüzüne yanaştım.

"Seni çok seviyorum." dedim kısık bir sesle. "Biliyorsun değil mi?" Dudakları kıvrıldı. "Biliyor olmam bunu söylememen gerektiği anlamına gelmez. Sık sık tekrar et." Gülümsedim.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin