1.

106 28 39
                                    

        
    Merhaba arkadaşlar.  Ben kendi dünyasında hayalleri ile uğraşan yazarlıkla mutlu olan kendi çapında bir yazarım.  Bu benim ilk hikayem değil lakin birileri ile paylaştığım ya da birilerine okutmak istediğim ilk hikayem. GÖZYAŞI  her zaman benim ilk göz ağrım olacak ancak ilerleyen zamanlarda kitabım okunsa da okunmasa da yeni hikayelerimi paylaşacağım.  Bölüm ne sıklıkla gelir emin değilim ancak her Çarşamba bölüm atmak için uğraşacağım.  Umarım beğenirsiniz ve keyifle okursunuz.

     Güzel okumalar



       Anne ve babamın ölümünün  üzerinden tam kırk gün  geçmişti .
Dün mevlit  vermiştik  ve bütün  herkesin benim için ağlayıp vah vah tüh tüh demesini dinlemiştim.
Belkide kendimi bu kadar berbat bir durumda bulmamın sebebi annemle babamın göçük altında kalmadan önce o lanet awm başlarına yıkılmadan  önce  benimle kavga etmiş ve küs olmalarındandır.

       Ya da kendimi boşlukta  hissediyorumdur. Hani her zaman arkanızda olduğunu bildiğiniz  babanızın  artık  olmadığını  düşünmek ve bilmek öyle  acı  verici ki kalbimi sanki kor ateşe  atmışlar  ama ne beni yakip kül  ediyor ne de cezamı  bitiriyordu.Annemin her zaman karsimda duruyormuş  izin vermiyormus gibi davranıpta benim gönlüm  olsun diye istemediği  bir şeyi  dahi yaptığını  düşündükçe  kafayı  yiyordum.

    Ama daha kötü  hissettiren şey  şuan resmen kimsesizdim.Evet teyzemlerin yanında  kalıyordum  ama eniştemin  teyzeme benim yükümü  taşıyamayacağını  söyleyip  bağırdığını  duymuştum .  İstemiyordu bana bakmak ağır  geliyordu.Gerçi o da kendince haklı  üç  çocuğu  vardı .Hangisiyle ilgilensin.Kuzenimin odasında  kırk  gündür  tek kelime etmeden yatakta oturmuş  öylece  dışarıyı  seyrediyordum.

      Yemek yiyemiyor uyku uyuyamıyordum.Hayat enerjisi dolu olan ben yaşayan  ölüden  farksız  hale gelmiş  insanlara muhtaç  kalmıştım  ama asla boyun eğmeyecektim . Babamın  bana öğrettiği  gibi her zaman kendi ayaklarım  üzerinde  durup kimseye yük  olmayacak ve ezilmeyecektim.Bu kadar yas yeter artık  ilgilenmem gereken bir hayat geçirmem  gereken bir ömür  vardı  ne kadar anlamı  kalmasa da.

    Şuandan itibaren bildiğim  ve emin olduğum  tek şey eskisi gibi bir ben olmayacakti. Eniştemin  teyzeme "Sevinc bu kız  ne zaman gidecek?" sakince kulak kesildiğimde  teyzem "Koray etme eyleme şuncacık kız nereye gitsin hiç  mi insafın  yok.Zaten yemiyor içmiyor  hiçbir  zararı  yok ki.Ablamin yadigarı o bana." boşuna  nefes tüketiyordu  asla eniştem  geri adım  atmazdı .

    Kalkıp  hiç bozulmamış  iki valizimide kapının  arkasından  çıkarıp  bir iki eşyamı  daha koyarken "Ben zaten size zor bakıyorum  birde onunla mi uğraşacağım ? İstemiyorum." derken teyzem benim duymamam için "Sessiz ol yalvarırım .Ne var yemek zaten pişiyor  çok şükür  bir tabaktan batmazsın..." derken ben çıkınca  anında  sustular.Eniştem  iğrenir  gibi bana bakarken teyzem ağlayarak  bana pişman  pişman  bakıyordu .Valizleri çıkarırken  teyzem "Kızım güzelim  nereye gidiyorsun ne yapıyorsun  bırak  sen eniştene  bakma o öyle  demek istemedi." diye elime sarılırken  eniştem  sinirle "Yooo gayette öyle dedim.Suna bak konuşmuyor bile insanlıktan  çıktı .Bizim çocuklarında  psikolojisini bozacak." gülmek  istedim ama hiç  halim yoktu.

     Teyzem ısrarla  elimi tutmuş  engellemeye çalışırken  sert ve net bir sesle "Tamam teyze yeter artık .Eniştem  yüzünden  gitmiyorum zaten gidecektim.Sen anneme olan borcunu en güzel  şekilde ödedin  ama artık çekil  önümden ." dediğimde  başını  iki yana sallayarak "Olmaz kızım  nereye gideceksin?" sorusuna bir süre  sessiz kalıp  elini kolumdan çektim .Gözlerine  bakarak "Sen orasını  düşünme " deyip evden çıktığımda  arkamdan gelmek için kendini parçalıyordu ama eniştem  sıkıca  tutmuş  bırak  gitsin' diyordu.

G   Ö   Z   Y   A   Ş   I Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin