BÖLÜM 10
Dün gece nargile içerken tanıştığı kadınla, İstanbul'un elit semtlerinden birindeki elit bir restoran da kahvaltı yapıyordu Kaan. İsmini bilmiyordu sormamıştı, belki de sorup unutmuştu bile. İlginçtir ki sabahta yanında olduğu nadir kadınlardandı, sabah o uyanmadan yanından kaçamayacağı kadar güzeldi çünkü.
Güzellik görecelidir denir ama bu kadının güzelliği inkar edilebilecek gibi değildi. Güzelliği de suratındaki altın orandan falan gelmiyor, inanılmaz çekici latin hatları olan bir kadın olmasından geliyordu. Sağ diz kapağının arkasından başlayan bacağının içinden kalçasına kadar uzanan sarmaşık ve çiçeklerle kaplı dövmesi bile kesinlikle bir etken değildi güzelliğinde.
Sessizlik içinde kahvaltılarını yaparlarken kadının Kaan'ı tanıma çabaları yanıt vermiş, ona gerçek ismini ve hatta numarasını dahi vermişti. Konuya bir açıklık getireyim bu kahvaltının gerçekleştiği zaman, Kaan'ın başarılı kariyerine başlamasına hemen hemen bir sene vardı. Fakat gizemli tavırları o zamandan süre geliyordu. Çok parası yoktu, kenara zar zor koyduğu üç yüz – beş yüz lirayı da bu şekilde harcamayı seviyordu. Bazılarınız çarçur etmek diyebilirsiniz ama o halinden fazlasıyla memnundu.
Bu kadınla ilgili tuhaf bir şey vardı içinde, bağlanabilme ihtimali. "Belki beni benden alır" diye düşünüyordu çünkü sahip olamayacağı kadar güzel bir kadındı. Onu aldatabileceği kadar güzel bir kadın görmemişti bu güne kadar, ten uyumunu da bir kenara bırakırsak kişilikleri de uyuşursa mutlu son kaçınılmazdı. İlişki yakındı yani anlayacağınız. Kahvaltılarını Kaan'ın telefonu böldü. Ha bu arada kahvaltıdan bahsedelim, kahvaltı günümüz popüler serpme kahvaltılarındandı, iki kişi için ortalama bir çekirdek aile kadar malzeme çıkartılıp sonra hepsinin çöpe atıldığı kahvaltılardan yani.
Melis arıyordu, ufak bir şaşkınlık ve mod değişiminin ardından telefonu sesi titreyerek açtı Kaan.
"Melis?"
"Canım, nasılsın?"
"İyiyim canım kahvaltı yapıyorum, sen nasılsın?"
"Çok heyecanlıyım, İstanbul'a geliyorum."
"Ne zaman?"
"Bu akşam. İşin var mı?"
"Senden önemli ne işim olabilir? Kaçta geliyorsun?"
"7 gibi havaalanında olacağım."
"Planın var mı ne yapacağız?"
"Gezdirirsin beni işte, sana güveniyorum o konuda."
"Tamam, indiğin gibi beni ara, bir taksiye biner dediğim yere gelirsin."
"Tamam canım, görüşürüz orada."
"Görüşürüz." Diyebildi. Donmuştu Kaan, beklemiyordu Melis'in onu aramasını, neden beklesindi ki her şey düzgün gidiyorken onun birden gelmesi. Ama olması gereken de bu değil midir?
''Arayan kimdi?''
Kaan cevap veremedi önce, karşısında birinin olduğu aklından uçuvermişti Melis'in aramasıyla. Kendini toplayınca "Çok sevdiğim bir arkadaşım" cevabını verebildi. Böyle bir ilişki ne kadar yeni de olsa bozmak istemiyordu. Mutluluğunu içinde bastırmaya çalışsa da dışarıya yansıyordu.
''Benimle tanıştıracak mısın?''
"Duruma göre tanışırsınız ama neyim diyeceğim?"
Başka bir şey düşünemediği buradan belliydi, yasaklı cümleyi kurdu.
"Biz neyiz?"
''Kız arkadaşım dersin.'' Cevabını alana kadar farkını bile varmamıştı ama şemsiye misali çıkar yolu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Sektörü - GOOGLE KİTAPLARDA SATIŞTA!
RomansaPsikolojik altyapı üzerine düzenlenmiş bir kitap. Yeri geldiğinde toplum yergisi yeri geldiğinde aşk bazen yalanlar. Ülkemizdeki seks işçiliğinin gerçekleri ile harmanlanmış edebi bir eser. Kısacası gerçek bir jigolo öyküsü.