İnsan huzur veren şeyler vardır. Mesela, bana huzur veren şeylerden biri çalışmak. Her gün işime gidip,hayvanlara bakmak,onları sevmek benim için tam bir huzurdu.
"İyi misin?" Diye sordum önümde ki sahibi bekleyen minnoş şeye. "Müzeyyen? Sana diyorum kızım." Başını okşayıp öptüm. Bembeyaz bir köpekti. Sahibin onu birazdan gelip alacaktı. Kaç gündür hasta olduğu için benimle kalmıştı. O kadar benimle vakit geçirince de ona çok alışmıştım. Şimdi gidecek olması beni üzüyordu.
Emel Hanım dükkana girince ayağa kalktım. Müzeyyen'i hazırladım.
"Çok iyi" Dedim. "İyileşti ama kötü olursa beni tekrardan ararsınız."
"Teşekkürler Ecrin Hanım." Dedi Emel Hanım ve Müzeyyen'i alıp gitti.
Yerime tekrardan oturdum. Tek başıma kalmıştım yine. Bu aralar işler iyi gitmiyordu. Hatta hiç iyi gitmiyordu. Batmaya yakındım. Kendi başıma kurduğum bu dükkan ellerimden kayıp gidecek diye ödüm kopuyordu.
İnternete girip veteriner için iş ilanlarına bakındım. Dükkan gitse de işim gitmesin mantığındaydım. Başka yerde daha önce çalışmıştım. Mecbur kalırsam yine olabilirdi.
Adam akıllı arkadaşım yoktu. Ailem deseniz.. O konuya girmek istemiyordum. Sevgilim de yoktu. Yaklaşık bir aydır adam akıllı hayvanımda olmuyordu.
Yalnızlık zordu.
Bir kaç saat oyalandıktan sonra kalktım. Eve gitme vaktiydi. Zaten Müzeyyen de gitmişti. Başka bakacak hayvanım da yoktu. Eve gidip durumumu düşünüp, biraz ağlamak iyi fikir gibi duruyordu.
Eve geldiğimde biraz yemek yiyip,televizyonun karşısına uzandım. Güzel bir film açtığım sıra da kapım çaldı.
Ev sahibi olmasın diye dua ede ede kapıya gittim. Ve şaşırmamıştım. Oydu.
"Yarın ödeyeceğim." diyerek açtım kapıyı. "Bir gün daha verin."
Gözlerini kıstı. "Kızım böyle diye diye bir ay geçti. Bu ay ki de eklendi üstüne."
"Biliyorum" dedim. "İşler iyi gitmiyor be Yaşar amca. Anla beni. Ödeyeceğim söz."
Başını salladı.
"Yarın son. Ödemezsen.."
"Ödeyeceğim." diye atıldım. Bir şey demeden gitti. Kapıyı kapattım ve koltuğuma geri döndüm. Şu an halime yanmam gerekirken bir film açıp izlemeye başladım. Çıkmaza girmiştim. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum.
Sabah zil sesiyle gözlerimi açtım. Koltukta uyuya kaldığım için her yerim tutulmuştu. Başımı zorla kaldırdım. Zilim hala çalmaya devam ediyordu. Uzanıp telefonumu aldım. Saat dokuzdu. Bu saatte Yaşar abi de gelmezdi.
Ayaklanıp kapıya gittim. Kapıyı açtığımda karşılaştığım kişi uykumu direkt açmıştı.
"Ziya Amca?" dedim şaşkınca. Orta boylu,Kumral biriydi Ziya Amca. Her zaman takımını giyer, babamın hep yanında dururdu. Babamın kardeşi gibiydi. Uzun süredir onu görmediğim için şaşkındım. Neden bilinmez, biraz da korkuyordum.
"Girebilir miyim?" diye sordu.
Bir şey diyemedim. Yana çekilip girmesi için izin verdim. İçeriye girdi. Onu salona doğru yönlendirdim.
"Beni gördüğüne mutlu olmamış gibisin." Dedi koltuklardan birine otururken. Ziya Amca babamın can dostuydu.
"Sorun mu var Ziya Amca?" diye sordum. Mutlu olmamıştım evet. Niye olacaktım ki? Bana beladan başka ne getirmiş olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN EMANETİ
General FictionSadece soyadınız aynı olan kişilerle aile olabilir miydiniz? Ecrin,kendi hayatını kurmuş,kendi başına yaşayan bir kızdır. Bir gün babasının eski dostu onun yanina gelir ve ona kötü bir haber verir. Bu eski dost bu kötü haberi vermekle kalmaz,aynı...