NATSU
Ben daha kimsin? nesin? diyemeden kolumun altındaki boşluktan koşarak içeri daldı."Valizimi bir zahmet getir."
Davetsiz geldiği yetmezmiş gibi birde emir veriyor velete bak sen!
Bu sıralar hiç bir şeye anlam veremediğim için sorgulamaktan vazgeçip valizini içeri aldım.
İçerideki üçlü kanepenin üzererine oturmuş. Esneyip duruyor. Kendi evi sanki."Ne bakıyorsun mal mal benim Nelliel ama sen bana Nel dersin hani tanımadın mı?"
Tanıyormuyum diye beynimi biraz zorladım ama tık yok. Kesinlikle tanımıyorum.
Natsu:
"Yooo Nel kim? Tanışıyor muyuz ki?"Nel:
"Vay anam vay durum düşündüğümden daha vahimmiş. Happy söylemişti de inanmamıştım."Hayda bir vaka daha. Bu gün herkes sabrımı sınıyor sanki. Nedense Happy ismi tanıdık geldi.
Natsu:
"Neden bahsettiğini anlamadım."Nel:
"Bak ne diyeceğim saat geç oldu. Bende yoldan geldim yorgunum. Yarın sana sağlam bir açıklama yapacağıma söz veriyorum şimdilik uyumama izin ver."Ne diyeceğini çok merak etsemde, gözümün önünde 50 kere esneyince benimde uykumu getirdi.
Natsu:
"Tamam sana yastık yorgan getireyim."LUCY
Eve gelince annemin beni düşündüğümden daha sakin karşılaması şaşırttı. Yanında Larcade var diye de olabilir. Yemeğimi yiyip odama çekiliyordum ki annemin sesini duyunca durdum.Kraliçe Helen:
"Lucy, seninle biraz konuşalım."Annemin yüz ifadesi çok ciddi. Benimle her ne konuşmak istiyorsa bu oldukça önemli bir şey olmalı. Başımla onaylayıp onu takip ettim.
Balkona çıktık. Ordaki salıncağa oturdum. (Hani şu şık Koltuk gibi olan büyüklerinden.) Annem balkonun kenerarından gökyüzüne bakıyordu. Uzun mavi saçları ay ışığında parlarken güzel sarı gözlerini yıldızlara dikmişti.
saçlarımın ucunu elime alıp baktım. Düz sarı saçlar, kahverengi gözler. Ben kesinlikle anneme benzemiyorum. Peki ya babam? Ben küçükken öldüğü için pek hatırlamasamda, fotoraflardan gördüğüm kadarıyla ona da benzemiyorum. Eğer annele babama benzemiyorsam o zaman kime benzedim ben. Kütüphanedeki kadın neden anneme benzediğimi söyledi?Helen:
"İnsanlar ölünce yıldıza dönüşür derler. Buna inanıyor musun?"Annemin sorusuyla dalmış olduğum düşüncelerden kurtuldum.
Lucy:
"Bilmiyorum artık hiç bir şeyden emin değilim.Helen:
"Seni karanlık tarafa gönderen yıldız belkide bir insanın ruhuydu."Annem neden bu kadar felsefik konuşuyor.
Lucy:
"Benimle ne konuşmak istiyordun anne."Annem balkondan ayrılıp içeri doğru gitti. 2dk sonra geri geldiğinde elinde benim romanım vardı.
Lucy:
"O benim kitabım."Kitabı almak için hamle yaptım ama annem elini geri çekip hamlemden kurtuldu. Aslında annemin görmesini istemediğimden onun elinde görünce telaş yaptım ama böyle daha çok şüphe çekmiştim.
Helen:
"Benden saklamak istediğin ne Lucy? Bu kitap senin için neden bu kadar önemli."Annem hem kızgın hem üzgün gibiydi. Onu bu kadar üzen sadece bir kitap mı? Sanki uzun zamandır unuttuğu hüzünlü bir anıyı hatırlatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRI DÜNYALARIN İNSANIYIZ 2
RomanceKaybolmuş hatıraların acısı sarar etrafımı. Aydınlık dünyamın tek karanlığısın. Bu karanlıkta beni görebilmen için, Kendimi yaksam yeter mi? Tekrar alev alsa aşkımız Benimle beraber yanmaya var mısın? Neden var olduğun halde yok gibisin. Sen beni a...