Köy Hayatı 3

7 0 2
                                    

Hayvanı kesmeyi neredeyse bitirmişlerdi. Ben yaklaşırken amcam kaburgaları sırtlamış içeri götürüyordu. Kuzenlerimde burdaydı.
- Kolay gelsin baba birşey sorcam. Mustafa amcanın köpeklerinin üstünde mavi yazılar vardı. O yazılar neydi?
- Mavi yazılar mı?
- Kadir senin oğlanın yeteneğini almış herhalde. Şamanı çağırayım mı? Bir baksın. Büyülenmiş falanda olabilir.
- Doğru diyon biz anlamayız. Işi bilene sormak lazım. Ama şaman efendiyi çağırmayalım sen al Fatih'i ona götür.
- gitmesek daha iyi aslında 1 saate düğün için gelicek.
- Oda doğru. Fatih içeri git bekle beni. Kardeşim bacakları ben götüreyim sende sakatatları al.
Kolayca taşıdılar. Niye mavi yazıları sordum ki. Keşke sormasaydım. Bende içeri gittim. Arkamdan babamlar geldi.
- Zeyno, Fatih şaman gelene kadar dışarı çıkmasın dikkat et. Tören Kıyafetlerini giysin şamanı beklesin.
- duydum baba tamam giyerim.
Sonra odama girdim ve giyindim. Mutfakta konuşup duruyorlardı.
- Zeyno çocuk bugün evden dışarı çıktı mı?
- Kuzenleriyle bir veya bir buçuk saat dışarıdaydılar.
- Osman Osman buraya gel.
Diye bağırdı amcam. Ne olduğunu anlayamadım.
- Efendim baba
- Oğlum Siz bugün dışarı nereye gittiniz?
- hıı şimdi biz şimdi Kerim yani ben ve kerim yani Fatih'te vardı
- Geveleme söyle kızmayacağım düzgün anlat söz veriyorum.
- biz sizin yanınıza yan köye gelecektik sonra sizinle dönecektik.
- Neden böyle birşey yaptınız?
- Ben istemedim başta ama Kerim şeker yemeyi çok seviyor biliyorsun.
Sonra bizde yola çıktık. Fatih'te gelmek istedi bizde tamam dedik.
- Devam et yolda neler oldu
- Biz yani kerim ile ben bir tilki öldürdük. Baktık daha fazla gidersek tehlikeli olacak bizde geri döndük.
- Başka birşey olmadı yani öyle mi?
- Kardeşim duydun. Istersen kerim'e de soralım.
- Gerek yok şaman ne olduğunu söyler bize.
Tören kıyafetimi giydim. Efe kıyafetine benziyor. Ama kuşak bağını beceremedim.
- Baba bir baksana
Dedim babam içeri girdi.
- Baba bunu yapamadım gevşek kalıyor nasıl yapıcam gösterir mısın?
- Hayır. Sen şimdilik bu odada dur dışarı çıkma şamanı bekle. Şaman gelsin sonra hallederim.
Dedi ve dışarı çıktı. Kapıyı üstüme kitledi. Ilk 5 dakikada boş boş bakındım sonra düşündüm. Bazı filmlerde dövüş sanatçıları havaya oraya buraya tekme yumruk atarak antrenman yapıyordu. Boş boş duracağıma biraz antrenman yapayım dedim. Sağa sola tekme ve yumruk salladım yarım saat salladım. Sonra bir saksıyı düşürüp kırdım. Annem içeri girdi temizledi.
- Düzgün dur şaman gelicek şimdi şamanı bekle
Kapıyı kapadı ve çıktı.
Biraz daha havaya yumruk tekme attım. Dışardan sesler geldi şaman gelmişti.
- Hoşgeldin şaman Faruk bey ritüel masasını hazırlamadan önce benim çocuğu bir görsen.
- Noldu endişeli gibisin
- Bizim çocuğun yeteneği olduğundan şüpheleniyorum ormandaki şeytanlar vermiş olabilir diye korkuyorum.
- Hemen bakalım içerde değil mi?
- Evet odasına kapattım 1 saattir içerde.
- Siz gelmeyin ben bir girip bakayım ama diğer herkesin evden dışarı çıkması lazım.
- Tamamdır hemen dışarı çıkıyoruz.
- Bekliyorum.
Ben odada beklerken dışarıda hareketlilik vardı.
- Hadi dışarı çıkın çocuklar.
- Atçılık oynuyorduk Osman abiyle çıkmasak olmaz mı?
- Olmaz hadi dışarı sonra oynarsınız Osman hadi çıkar kızı dışarı ben Kerim'i uyandıracağım.
- Tamam anne
2 dakika sonra kapı çaldı
- Içeri gelebilir miyim ?
Dedi kapının arkasındaki tanımadığım ses ama babamlarda evde yabancı yani babamın tanımadığı biri değildir herhalde.
- Tamam gel
Kapı açıldı ve içeri giren orta yaşlardaki amcanın kafasında ince sarıya boyanmış ağaç dalları vardı. Yüzünde,kollarında beyaz ve kırmızı boyalarla şekiller çizilmiş ve kıyafeti beyaz tek parça kumaş
- Merhaba Fatih ben seviye 18 Şaman Faruk tanıştığımıza memnun oldum.
- Merhaba bende memnun oldum Faruk amca
- Ben seni kutsamak için geldim fakat baban zaten senin kutsal yetenek kazandığını söyledi. Bunu test etmem lazım elini sarı elmas karpuzunun kabuğunun içine koy.
Dediğini dinledim ve elimi masaya koyduğu beyaz ve sarı çizgileri olan yarım karpuz kabuğu dediği şeyin içine koydum sonra içine mavi bir sıvı boşalttı. Birşeyler mırıldandı ve beyaz bir kağıdı sıvının üstünde yüzdürdü. Sonra kağıdı aldı ve üstünde seviye 100 yetenek 'canavar ruhu bağlayan' bilgileri yazıyordu.
- Kağıdın rengi değişmedi. Demek yetenek devraldın bir kutsal yetenek yerine ölen birinin yeteneğini devralman şanslıymışsın. Son seviye yetenekler kutsal yeteneğin yerine başkalarına devredilebilir ama sana bunu veren kişi ölüm döşeğinde olmalı ki sana geçmiş olması demek onun ölmüş olduğu anlamına geliyor.
Hmmm gel benimle.
Dedi,eşyalarını çantasına koydu ve dışarı çıktı. bende arkasından takip ettim.
Babam ve evdeki herkes yan tarladaki düğün alanındaydı. Şaman hızlı adımlarla yanlarına gitti.
- Kadir senin çocuk birinden yenetek devralmış kutsama yapılamaz. Kağıdın rengi mavi Kötü birşey yok anlayacağın ve buda yeteneği.
Dedi ve kağıdı babamın eline tutuşturdu.
- köyün yakınlarında yüksek seviyeli bir savaş dönmüş olabilir. Bir yetkili olarak avcılarla bunu araştırmamız lazım. Sizleri tebrik ederim dilerim hayatınızda bol bol çocuğunuz ve mutluluğunuz olur. Fatih doğum günün kutlu olsun.
Dedi ve hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı sonra birşey hatırlamış gibi hareket yaptı ve geri döndü.
- Ritüele ihtiyacı yok. Çocuğu hafta başında Mustafa'ya gönder ona yavrulardan versin yeteneğini kullanmayı öğretsin. Yetenek basit ama o daha iyi bilir. 3 ay sonra okula başladığında seviye atlamak için destek alması lazım ama desteklenirse çok güçlü olacağı kaçınılmaz bir gerçek ki buda para gerektirir bu konuyu bir düşün Kadir istersen bana gel yarın ve konuşalım. Haydi hoşçakalın.
Dedi ve gitti. Düğün 4 5 saat sürdü yemekler yendi, şarkılar söylendi,danslar edildi, tebrikler düğün masasına sunuldu. Babamlar çok mutluydu. Benim kutsanma ritüelimi soranlara yetenek devraldığımı söylediler duyan herkes çok şaşırdı ve tebrik etti. Düğün gece yarısına kalmadan bitti. Ertesi gün avcıların tüm gece avlandığını duyduk. Mustafa amca sabah bize kızıyla geldi yanlarında 1 tanede yavru kangal köpeği vardı. Bende o sırada ağaca yumruk atıyordum.
- Fatih abi sana babamın aslanlarından getirdik.
- Günaydın Fatih sabah sabah ağaca niye yumruk atıyorsun?
- Günaydın antrenman yapıyorum çünkü ben yumruklarımla savaşmak istiyorum.
- İmkansız birşey istiyorsun neyse koş babanı çağır bana
- Tamam
Babamlar benden önce kalkmıştı. babam yan tarladaki masaları sandalyeleri toplamış annem ise bulaşıkları halletmişti şuan takıları ve takılan paraları sayıyorlardı.
- Baba Mustafa amcam geldi seninle konuşmak istiyormuş ve bana yavru köpek getirmişler.
- Yavru köpek mi? Tamam hadi gidelim bakalım ne istiyormuş.
Dışarı çıktık ayşe yere oturmuş köpeğin kafasını okşuyordu.
- Günaydın Mustafa hangi rüzgar attı seni buraya
- Şaman bana dediki senin çocuk avcıyı bırak şövalye olacak potansiyel varmış. Bu yüzden sizi desteklemek istemiş ve benden ricada bulundu bende size bir yavru getirdim. Bu arada yeteneğini gösteren kağıt nerde bakayım istersen.
- teşekkür ederim seni kırmak istemiyorum fakat ben köpek istemiyorum. Ben savaşçı olmak istiyorum.
- Anlıyorum ama yeteneğin buna engel olur. Bence inadı bırak ve
Babam mustafa'nın sözünü kesti ve benimle konuştu.
- Oğlum bana hiç bundan bahsetmedin bunu konuşmamız lazım. Kusura bakma Mustafa sonra kahveye gelirim konuşuruz.
- Kadir köpeği tutuyorum daha 3 aylık ama 2 hafta içinde birine bağlanması lazım ki yaban köpeği olmasın fikrinizi değiştirirseniz Fatih'i bize gönder.
- Tamam Mustafa kendine iyi bak kahvede görüşürüz.

Kıyametin DengesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin