27.BÖLÜM:"Dikiş Tutmayan Yaralar"

1.1K 97 302
                                    

Boynu bükülmüş mahsun çocuklar gibi bankta otururken avucumun arasındaki kağıdı içime katarcasına sıkmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Boynu bükülmüş mahsun çocuklar gibi bankta otururken avucumun arasındaki kağıdı içime katarcasına sıkmaya başladım. Varlığım boşluktaymışçasına hiçbir şey hissetmezken okuduklarım beynimde yankılanıp duruyordu.

İçimde bir yerlerde her daim ismini dillendiren kelimeler bu sefer bir araya gelecek yüzü bulamamış gibiydiler.

Kelimeler bile yüzümüze vuruyordu sanrılarımızın yıkık dökük mihrabını.

Bu bank benim seni düş kırıklarıyla karşıladığım bir seferdi sevgilim.

Kaleminin bağrından kopan kelimelerin en güzelini bahşederken avcının esareti altında kurtarılmayı bekleyen ceylan gibi ümit kervanında seni düşleyip durdum.

Etrafımı kuşatan sanrılara inat dikenli ellerimi senin için gül yapmışken bize reva görülen çakıl taşların yolumuzu kapattı.

Kendi ellerinle döşediğin taşların altında gülerek can vermek yaralarına rağmen acı tebessümü barındıran gülüşlerime olsa olsa yoldaş olur.

Yapraklarım teker teker dökülürken geriye hiçbir şey kalmayacağı gibi senden de bir şeyler eksilecek olması susuz kalmış toprağımı kuraklaştırır...

Usulca oturduğum banktan kalkıp etrafıma bakınmaya başladım. Belki bir ümit yakınlarda beni izliyor düşüncesine kapılarak sağa sola koşuşturmaya başladım ama nafile yoktu.

Hayal kırıklığını sırtıma yüklenerek evin yolunu tuttuğumda avucumda ki kağıdı montumun cebine koydum. Gözlerim her buğulaştığında elimle silip akmalarının önüne geçiyordum. Ağır aksak ayağımın altında gelip geçen yollar eve vardığında derin bir nefesi salıvererek demir kapıyı araladım.

Bahçeden içeri doğru adımlayarak evin kapısını açtığımda Gamze soluk soluğa yanıma geldi. "Kızım neredesin sen? Dışarıya yakacak için bir şeyler kıracağım dedin yoksun. Meraktan öldüm seni göremeyince. Hava da karardı zaten dünyanın binbir türlü hali var. İti, kopuğu dışarıda fink atıyor."

Kapıyı kapatıp sesimi çıkarmadan odaya girdiğimde üzerimdeki montu dağınık şekilde yere bıraktım. Arkamdan pıtı pıtı adımlarıyla gelen Gamze'ye dönerek "Gördüğün gibi karşındayım başıma bir şey gelmedi. Dışarıda yeteri kadar kırdığım odun parçalarını içeri alsaydın hava tam yağmurluk"dediğimde yanıma gelip elini çeneme koyarak yüzümü yüzüne çevirdi.

Gözlerine kondurduğu acı bakışlarını devirdiğinde sıkıntılı soluğunu dışarı verdi.

"Dildar kuzum artık bu durumu aşmalısın. Sen farkında değilsin belki ama üzülüyorum haline. Toparlanman lazım anlıyor musun demek istediklerimi?"

Şefkatle yayılan ses tonu bir abla nasihatı verirmişçesine duygu hissiyatını barındırırken yanağımı usulca okşayarak "Geçecek...Geçmez dediğin ne varsa geçecek Dildar'ım. Ağladığın, usandığın hallerine bir gün dönüp baktığında, acı bir tebessümü dudak kıvrımlarına kondurduğunda güleceksin. "dedi.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin