Arkadaşlar hikayemin ilk bölümü
*Ben küçükken yıldızları hiç sevmezdim. Saçma gelebilir ama
gökyüzünden düşüp bana zarar vereceklerinden korkardım hep.Çocuktum işte. Korkaklığımın diğer nedeni ise annem ve babam bizi görmeden şiddetle kavga ederlerdi. Bazen bizim onların yanında olduğumuzu unuturlar ve çok ağır sözler söyler bazen ise birbirlerini ittirir ve zarar verirlerdi. Hatta bazen babam haftalarca eve gelmezdi. Biz ise hiç bir şey yapamazdık. Sadece izlerdik.Annem ve babam ben altı yaşındayken boşanmıştı. Babamı sorduğumuzda annem ben ve Oğuz'a baban iş için seyahate gitti derdi.Ama ben her şeyin farkındaydım." kelimeler yalan söyler ama gözler yalan söylemezdi. Ama bir sorun vardı. Annemin kelimelerinin karşısında gözleri tam tersini anlatıyordu ". Ben babamın anneme küsüp gittiğini anlar banyoya koşardım. Ağlardım. Hemde çok ağlardım. Galiba dominat ve fevri bir karaktere sahip olmam geçmişim yüzündendi. İnsanlara sert ve güçlü gözükmeliydim. Ancak o zaman geçmişimi ve zayıflığımı gizleyebilirdim." Ama artık zayıfken güçlü görünmeye çalışmaktan yorulmuştum". Ama hiç bir işe yaramazdı.Babam geri gelmezdi, annem babamı aramazdı. Ev bomboştu..Küçüktüm işte. Gözlerim bozuktu benim. Bu yüzden akşamları yıldızları görmemek için gözlüklerimi çıkarırdım. Ayrıca dışarıya hep şapka takarak çıkardım.Alışkanlıktı artık benim için. Annem ve babam boşandığı için onların yanında kalmak istemediğimden büyük babam ve büyük annemin yanında alırdım soluğu. Benimle büyük babam ve büyük annem ilgilenirdi .Onlar benim her şeyimdi. Onlarla dışarıdayken büyük annem ve büyük babam neden şapkamı çıkarmadığımı sorduklarında onlara yıldızların kafama düşüp bana zarar verebileceğini onların hep yanımda olmasını istediğim için onların da şapka takmasını söylerdim. Büyük babam bana"Ben senin yaşındayken yıldızlarla konuşurdum. Onlar benim en yakın arkadaşımdı", demişti. Ben," Gerçekten mi?" Büyükbabam," Evet. Benim babam bana hep' Her yıldız kaydığında bir insan ruhunu yıldızlara teslim eder. Gökyüzündeki yerini alır ve çocuklar için parlar',derdi." Bak kızım yıldızlar sihirli birer peridirler. Sen hayatın boyunca zorlandığın ve hayata karşı olan gücünü kaybettiğin anda yıldızlara koş. Onlar parlayacak ve sana doğru yolu gösterecektir. Karanlıkta korktuğunu hissettiğin zaman gökyüzüne bak ve parla. Parla ki yıldızlar sana karşılık versin." demişti büyükbabam. Ve o anda mucize gibi bir şey oldu. Yıldılar kayıyordu. Yıldızlar uzayın karanlığına saklandığı yerden tek tek çıkıyor ve bizim için yağıyorlardı. Ruhunu yıldızlara teslim eden insanlar bu karanlık geceyi siyahın kasvetinden kurtarmak ve bize parlamak için geliyorlardı ve ben artık korkmuyordum. Ben," Büyükbaba bak. Periler bize doğru geliyor." Büyükbabam," Evet kızım. Periler senin parlaman için ve başka çocukların yıldızı olman için geliyor". Ve periler peri tozlarını hafifçe gök yüzüne bırakırken büyük annem yanağıma kocaman pir öpücük bırakarak " Kendini yalnız hissettiğin her zaman bir yıldız çiz ve boya. Sorununu ona anlat ve odana as. Yıldızın sorununu perilere götürsün ve periler tozlarıyla yok etsin onu. Unutma. Sen güldükçe yıldızlar parlar." dedi ve bana etrafı parlak beyaz yıldızlarla kaplı bir gözlük verdi. Ve ben o gözlüğü bir daha çıkarmamak üzere taktım. O gün belkide hayatımız boyunca bir daha karşılaşmayacağımız bir görüntüye şahit olmuştuk . "Ve ben artık korkmuyordum"...
*
Duygularımla hareket etmeyi çok isterdim. Ama bir sorun vardı. Her şeyim mantık üzerineydi. Sevgilim vardı mesela. Adı Ufuk. Tabi ki onu seviyorum. Ama sevmemi gerektiren bir şeyi daha vardı. Ufuk babamın ortağının oğluydu ve babası şirketi terk ederse babam düşünemeyeceğim kadar kötü durumda kalırdı. Ayrıca istediğim meslek için okuduğum söylenemezdi. Mimarlık okuyorum ben. Hani o herkesin hayalini kurup olmak istediği meslek. Mimar işte. Ama hayallerimde hep "Romeo Ve Julieti ve çok az kişinin bildiği Tipse ve Piremus un hüzünlü aşk hikayesini canlandıran bir oyuncu ya da yıldızlarla dolu bir gökyüzünü resimleyen bir ressam olmak vardı. Ama şu var ki küçükken fikrimi ve hayallerimi kime söylersem bana, 'insanlığa katkı olacak bir meslek seç.', derlerdi.İnsanların hevesini kursağında bırakmak için yemin etmişlerdi. Annem ve babam tartıştığında bende Oğuz'u alır odama giderdim. Oğuzun kulağına kulaklık takar sesini yükseltirdim. Koca bir kağıt çıkarır Oğuz ile birlikte yıldızlarla dolu bir resim çizerdik. Kağıt üzerinde de olsa yine yıldızlar koşardı yardımıma.Oğuz şarkı dinlerken bende ağlardım, ağlardım ve ağlardım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F4 ~Gözlüğümdeki yıldızlar~
Romance"Ben, psikolojik sorunlarımı gülüşümle kapattım Bazen hayata küstüm bazen kendime. Ama pes etmedim. Çünkü umut herkes için vardır ama ayakta kalma lüksüne herkes sahip değildir."