Okursanız pişman olmazsınız emin olun.
2. Bölüm:
Demirin buz gibi soğukluğu adeta ruhuma işlemişti. Metal, pencereden sızan güneş ışığıyla parıldıyordu. Kısa bir an için gözümü aldı.
Bu, ölüm müydü? Aslında güzel denebilirdi, kötü yanı göğsümün inanılmaz derecede acımasıydı. Akan şey neydi? Sanırım bedenimin özü yere doğru sızıyordu.
Ensemde birinin soluğunu hissettiğimde ne yazık ki çok geç olmuştu, bıçak sonuna kadar göğsüme saplanmıştı. Kan kokusu burnuma doldu, iğrençti.
Siyahlar içindeki katilim kapşonunu indirdi. Adam denemeyecek kadar küçüktü. En fazla 17 yaşındaydı. Hoş kahverengi saçları, iri mavi gözleri vardı.
“ Üzgünüm…”
Dudaklarından dökülen kelimeler beni şoke etmişti, hangi katil kurbanı için üzülürdü?
“Gerçekten üzgünüm, lütfen beni affet.”
Bıçak bedenimde saplıyken, kabzasından tutup aşağı doğru indirdi ve karnımı yardı. Etim parçalanırken histerik bir çığlık attım. Acıdan deli gibi bağırıyordum, tarif edilemez bir şeydi. Parçalanan akciğerlerim yüzünden, dudaklarım kanın kızıllığına boyanmıştı.
Demek bu kadardı… Çoktan görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı, kendimi hantal hissediyordum. Garipti, susamıştım. Kan kaybından olmalıydı.
Başımı yere eğdim. Yer tamamen kan gölüne dönmüştü. Sürekli kan kusuyordum. Zaman kavramını kaybetmiştim, ne zamandır ayakta dikiliyordum?
Yalpaladım, başım dönüyordu.
“ Acına hemen son vereceğim.”
Sesi boğuktu. Ağır hareketlerle suratına baktım, ağlıyordu. Yanağından iri bir damla süzülürken bıçağı parçalanmış bedenimden çekip çıkardı. Ağzımdan sızarak yanağımda yılan gibi kıvrılan kandamlalarını hissediyordum Yapış yapıştı ve iğrenç kokuyorlardı.
“Beni suçlayamazsın, inan bana isteyerek yapmıyorum.” Kekeleyerek konuşuyordu.
Bıçağı suratıma doğrulttu.
“ Sana bir gerçeği söyleyeyim mi, bir insan nasıl acısız öldürülür bilmiyorum.”
Deli gibi gülmeye başlamıştı. Hem hıçkırarak ağlıyor, hem de kahkahalara boğuluyordu. Sanırım olanlar psikolojisini alt üst etmişti.
“O yüzden her türlü canın acıyacak.”
Zorlukla dudaklarımı araladım. Sesim beni tiksindirmişti, hastalıklı ve cılız çıkıyordu.
“Dur…”
Üşümeye başlamıştım. Görüşüm iyice zayıflamıştı ve adamın kahkahasını boğuk duyuyordum. İşitme duyum köreliyordu, ölüyordum.
Gözlerimi kapattım. Artık yaram o kadar acımıyordu, ölümün getirdiği hissizlik yavaş yavaş kendisini gösteriyordu. Tamamen teslim olmuştum, birazdan bıçağı saplayacak ve suratımı dağıtacaktı.
“Elveda.” diye mırıldandı.
Sanırım gerçekten gidiyordum. Azrail ruhumu kapmak için bekliyordu ve bu çok uzun sürmeyecekti. Zavallı anne babamın cesetlerini barındıran evimde sonsuzluğa uçacaktım. Odalara sinmiş ölüm kokusuna bir de benimki eklenecek, silinip gidecektim.
Tam hayata sırtımı dönmüşken, halsizliğimin yerini iliklerime kadar hissettiğim bir güç patlaması aldı. İçimde devasa bir şeyler açığa çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vezir #wattys2015
FantasyDünyanın büyük çoğunluğu patladıktan sonra, sağ kalan topraklarda yoğun bir sefalet hüküm sürüyordu. Kurtulanlar arasında şanslı sayılan Ilyse, hayatını tamamen alt üst edecek bir olayla mücadele etmek zorunda. Patlamanın ardındaki gerçeği öğrendiğ...