zhang yixing'in içindeki mirkelam nereye koşuyor

689 54 115
                                    


Kim Jongdae her sabah bir önceki sabahtan iki dakika erken kalkar. En son gece dördü on altı geçe kalktığından beri bu alışkanlığına son verdi, fakat hala dördü on altı geçe uyanıyor.

Erken uyanma alışkanlığı kahvaltı faslını uzun tutabilmek için değil, Jongdae şafak sökerken düşünmeyi ve düşmeyi ama bir türlü kalkamamayı huy edinmiş. Kafasında son beş yıldır aynı şeyler dönüyor ve Kim Jongdae son beş yıldır hep aynı yere, Zhang Yixing'e varıyor.

Kim Jongdae'nin tümseği, atletik engeli, kör kuyusu, ayaklarının uğrak bataklığı Yixing'ten ise beş yıldır haber yok. Aslında tam olarak beş yıl değil dört yıl sekiz ay yirmi yedi gündür haber yok ama Jongdae rakamları yuvarlamayı sever, akşamdan kalma bayat kahve içmeyi de. Şimdi de o bayat kahvelerden birini içiyor, kasetçalarda Madonna'dan Cry Baby çalıyor, Jongdae'nin belki de en büyük sırrı büyük bir Madonna hayranı olması. Bu mühim sırrı sadece Yixing biliyor çünkü Jongdae'nin babası eski metalcilerden, tek veliahtı olan oğluşunun dandik pop şarkıları dinlediğini öğrense kulaklarını bass gitarının arasına sıkıştıracağını bildiğinden kimseye söyleyemedi, kaset de Yixing'in doğum günü hediyesi zaten. Hatırlayınca yüzü aydınlanıyor Jongdae'nin ama bunu bilmek, bunu yaşamak, buna göz yummak, Yixing'ten hatıralar saklamak, onlara gözü gibi bakmak, sürekli hatırlamak ve asla unutmamak Jongdae'yi delirtiyor. Her sabah onun aldığı kasetleri kırıp atmak, üzerinde tepinmek, un ufak olana kadar duvardan duvara vurmak ve komşular polisi arayana kadar bağırıp çağırmak istiyor ama tek yapabildiği sessizce ağlamak. Çünkü Kim Jongdae Kraliçe Madonna'nın da bahsettiği gibi sadece ağlak bir bebek. Babası pabucumun kraliçesi diyor.

Jongade'nin babası biraz arıza bir adam, emekli olduktan sonra yani kaset dükkanını oğluna bırakıp oğlunun anası kendinin biricik eşiyle festival festival gezip dağda bayırda kamp kurmalı gezginlik sevdasına düştüğünden beri biraz daha ılımlı bir adam oldu. Hala pop dinleyenlerin yüzüne tükürse de indie dinleyenlere saygı duymaya başladı, teveccühü. Kaset dükkanı demişken kasetten başka envai çeşit ikinci el müzik aleti alım satımı ve her türlü dökme toplama tamir işleri yapılan -ki Jongdae anasının karnındayken babası olacak herifin eşinin karnına doğru bağırarak 1978 model Gibson Les Paul elektronun akorunu bozan andavala sövüp nasıl akor yapacağını öğrettiği söylenir, Jongdae tuvalet eğitiminden önce tamir yapmayı öğrendiğinden oğlanın tamir edemeyeceği hiçbir müzik aleti yok, övünmüyor ama-, sadece vvvip müşterilere satılan porno dvdleriyle nam salmış, gençlerin sürekli ot olup olmadığını sorduğu ve Jongdae'nin hepsinin mabadlarına baget sokmakla tehdit ettiği, kasabanın yol geçen hanı, panjurları her daim kapalı bu yüzden adım başı antika abajurlarla aydınlatılan, içerideki sigara dumanı oksijenden oranından fazla olan çünkü Jongdae son beş yılda fazlaca tütün mamulüyle haşır neşir oldu, her daim Kolombiya kahvesi kokan, yeni çıkan filmlerin dvdye çekilmiş halleri el altından satılan, Jongdae'nin bu yüzden kasabanın tek sinema salonuna sahip Andrea'yla kanlı bıçaklı bir savaş halinde olduğu ama karşı tarafın hiçbir ihbarına rağmen kapısına mühür vurdurmaya yetmediği, girenin çıkamadığı çıkanın aklını alan harikalar diyarı, tavşan deliği, boktan bir dükkan yani. Kasetten başka her türlü olay dönüyor fakat kimse şikayetçi değil, Andrea haricinde, esasen onun da asıl şikayeti Jongdae'ye mühür vuramamak çünkü.

Jongdae bu dükkana nasıl bu kadar bağlandığını bilmiyor, hayır aslında bu dükkana hep bağlıydı, Yixing buradayken, henüz daha gencecik iki oğlanlarken, kasanın arkasında kalan tamir odasından bozma depoda Yixing'in gitar çalışına mırıltılarla eşlik ederken, yetmişlerden kalma kafiyesiz sözlere sahip aşk şarkıları dinleyip usul usul dans ederlerken, babası cumartesi geceleri kasabanın tek barında sahneye çıktığından dükkanı onlara emanet ettiğinde kapıya kilit vurup dudaklarını birbirlerinin dudaklarına boca ederken çoktan bu dükkana bağlı olduğunu biliyordu. Bilmediği şey bu dükkana hayallerinden vazgeçecek kadar nasıl bağlanmış olduğu. Çünkü Jongdae uzun zamandır, henüz aklı yeni eren bir çocukkenden beri veteriner hekim olmak istiyor. İlk evcil hayvanı Zeze -bu ismi kedisine zerre haz etmediği çünkü Jongdae'ye sürekli evlatlık olduğuyla ilgili vesveselerde bulunan yan komşularının oğlu verdi ve gariptir ki Jongdae de karşı çıkmadı, sanki kedinin ismi başından beri Zeze'ymiş gibi kabullendi- bilmediği bir hastalıktan ötürü öldüğünden beri dünyadaki tüm hayvanlara yardım edeceğine yemin etti. Bu yemini ettiğinde beş yaşlarındaydı, şimdi yirmi üçlük bir delikanlı. Yardım edebildiği tek hayvan dükkana giren ve çıkış yolunu bulamayan kara sinekler, kapıyı açıyor çıkabilsinler diye. Kim Jongdae sineklerin bile uçmaktan sıkıldığı o dükkandan beş yıldır çıkmıyor. Kimse ona kapıyı açmıyor, çünkü sadece bir kişi kapının nerede olduğunu biliyor.

felaketimi beklerken - laydaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin