- Tekrar anlatıyorum Dağın koruyucusunu güneş doğmadan önce beslemeye gittiğimde öldürülmüş olduğunu gördüm. Koruyucuyu öldüren canavarlar onu yememiş. Ben bu canavarların yüksek seviyeli leş sırtlanı sürüsü olduğunu düşünüyorum. Heryerinde diş izleri vardı ve önce bacaklara saldırılmış bununla beraber Koruyucuyu yemedikleri ve etrafında avı koruyan canavar olmaması onlar olduğunu kanıtlıyor ve daha yeni bu bölgeye geldiklerini gösteriyor. Yavrularını uygun bir yere taşıdıklarını düşünüyorum avı yemeye başlayacaklar. Leş sırtlanları avlarını hemen yemez yavrularını avın yakınına taşır ve kokmasını beklerler. En fazla 7 veya 8 saatimiz var. onlar bizim köyümüzün kokusunu almadan burdan kaçmalıyız. Reysay Şehrine sığınıp avcı veya maceracılardan yardım isteyelim. Sırtlan sürüsünün avı bittiğinde geri döneriz.
- Evet Faruk'a katılıyorum. Söyledikleri leş sırtlanlarının genel hareketlerine uyuyor bence doğru söylüyor tek çaremizin şehre sığınmak olduğunu düşünüyorum. Bütün köylülere haber edelim.
- Maceracı tutacak paramız yok. Ben ve ailem şehirdeyken sokakta kalsak bile en fazla 3 hafta dayanacak paramız var. Bence biz köyün sığınaklarında saklanırken süvarimiz olarak Erkan gidip yardım alıp gelsin.
- Faruk ben yan köye olanları haber edeyim. isterlerse beraber hareket ederiz.
- Tamam Mustafa arkada duran atımıda al daha hızlı gidersin. Hatta söyle isterlerse buraya olabilecek en çabuk şekilde buraya gelebilirler. Suyumuz var yanlarında yiyecek getirsinler kaçamazsak sığınaklara saklanırız.
- Tamam sen gelişmelere göre silemese göz kulak ol lütfen.
Mustafa amca hızla yanımdan geçti gitti. Içeriye kargaşa hakimdi. Birşeyler yapmalıyım ne söylersem gitmezler. Düşün fatih düşün buldum mavi ışıkla parlayan boynuzlu geyikler boynuzlarını korumak için etraflarındaki bütün canlılara saldırır. Onlara gece ormanda olduğumu ve olayı gördüğümü söylersem bana inanırlar mi acaba.
Bunu diyemem ölen gergedanın her tarafında kıvrık'ın dişlerinin izi var.
Içerde olanların arasında amcamda vardı yanına gittim oturdum.
- Günaydın amca sorun canavarlar mı?
- Fatih çabuk eve dön babana söyle acil kahveye gelsin.
- Tamam amca birşey soracam?
- Sorma sözümü dinle koş babanı çağır.
- Peki amca
Dışarı çıktığımda Kıvrık'ın önünde Mustafa amcanın köpekleri kuyruklarını bacak aralarına kıstırmış korkmuş bir sesle iniltiler çıkarıyorlardı.
- Heyt be işte benim Kıvrık'ım. hadi gidiyoruz dedim üstüne bindim sonrada ekmek alıp eve gittim. Sonuçta benim açımdan korkacak birşey yoktu.
- Baba amcam seni kahveye çağırıyor.
- Tamam otur kahvaltı edelim giderim
- Acil dedi ve kahvedeki herkes birşeyler tartışıyordu hemen gitsen iyi olur.
- 2 yudum yemek yedirmediler. Zeyno menemenden banada bırakın.
- Baba bende gelicem seninle
- Hayır sen evde kal.
- Banane bende gelicem.
- Sözümü ikiletme bana
- Hadi ama uslu durucam söz
- Fatih bak kızıyorum otur ve kahvaltını et
- Neler olduğunu biliyorum. Ama sana söylemiycem.
- Aman söylemezsen söyleme zaten kahveye gidiyorum farkında mısın.
- Anne babama birşey söyle gitsem nolcak yani
- Kadir çocuk evde sıkıntıdan ağaç yumrukluyor biliyorsun al yanına ağacı dövmesinden iyidir değil mi?
- Doğru diyorsun. Zeyno ekmek arasına birşeyler koy Fatih'e yolda yesin.
- Tamam al şunu oğlum.
Bakkaldan getirdiğim ekmeği ikiye bölüp bir yarısının içine domates peynir salatalık koyup bana verdi.
- Saol anne
- dur al şu su şişesinide yerken suda içersin boğazında kalmasın tamam mı?
- Hadi görüşürüz anne.
- Dur montunu da al üşütme zaten bakkalada montsuz gittin.
Evden çıktık Kıvrık'ın üstüne bindim.
Babam şaşırdı ve benimle dalga geçti.
- Vay benim oğlum büyümüş ata bile biniyor hahahah
- Baba nasıl bir savaşçı gibi duruyor muyum?
- Daha çok babasının omzundaki Ayşe gibisin hahahah
- Tamam hadi gidelim. Kıvrık yavaş yavaş babamın yanından git yemek yiyecem.
Yolda giderken tüccar olan komşumuz gitmek için hazırlık yapıyordu.
- Kolay gelsin komşu şehirden gelirken kadayıfta getirebilirsen çok güzel olur tatlısını yaparız.
- Geri gelemeyebilirim. Sen kahveye mi gidiyon bence acele et durumlar vahim.
- Tamam anladım görüşürüz. Fatih noldu açıkla sen biliyordun.
- Dağın koruyucusu ölmüş işte onun hakkında konuşuyorlardı. Bende bu kadar biliyorum.
Duyar duymaz koşmaya başladı
- Ebe yavrum Ebe yavrum niye söylemiyon.
Diyerek koşuyordu.
- Kıvrık yetiş babamın yanından ayrılmayalım.
Bu kadar zorluk çıkartacağını bilseydim gece ormana gitmezdim. En azından koruyucuyu bilseydim keşke okulda bunları öğretmediler ki.
Oraya vardığımızda köyün yaşlılarda gelmişti ve konuşmalar devam ediyordu. Faruk ayaktayken diğer herkes oturuyordu.
- Evet büyükler şehire gitmemiz bizim maddi olarak sonumuz olur kalmamız hayatlarımızı tehlikeye atacağını düşünüyor. Sığınaklarda diğer köyde bize katılırsa 4 ay kalabilecek kadar su ve erzak olacak. Büyüklerin kararı Süvari Erkan şehre gidip yardım isterken bizlerde sığınakta yardımın gelişini beklememiz yönünde alındı.
Büyükler itiraz kabul etmiyor zamanımız yok herkes yiyeceklerini arabalara yükleyip sığınaklara gelsin.
Son konuşmaya yetiştik babam soru sormadan tekrar dışarı çıkıp koşmaya başladı. Bende kıvrık'a bindim.
- Kıvrık hadi gidelim.
Kıvrık hareket etmedi sokaktaki Mustafa amcanın köpeklerine doğru havladı. Birşeyler olduğunu anladım ama ne olduğunu anlamadım. Sonra önünde bir pencere belirdi.
- Acil görev: Insanların arasında saklanan 1 şeytan harekete geçti. Şeytan köy sığınağına girmeden öldür.
Ödül: Rastgele sınıfına uygun basit eşya.
- Aha görev
Bende beni başıboş bıraktılar sandım ama görev verdikleri iyi oldu. Demek eşya verecek.
- Kıvrık köyde canavar kokusu veya şeytan kokusu alıyor musun? Yada tehlikeli bir koku
Kıvrık sağa sola baktı yeri kokladı sonra bir yöne doğru koşmaya başladı.
- Bu kolay olacak galiba
Kıvrık'la koşarken kıvrık durdu ve Ayşe ve yanındaki çocuğa hırladı. Mustafa amcanın evinden uzaktaydık Ayşe burda ne yapıyordu.
- Ayşe napıyorsun burda?
Ben Ayşe'ye yaklaştım yanındaki çocuk bana soğuk gözlerle baktı.
- Oyun oynamaya gidiyoruz.
- Kiminle gidiyorsun? Ben yanındaki çocuğu tanımıyorum.
Hızlı adımlarla yaklaştım. Ayşe'yi yanıma doğru çektim.
- Sen kimsin? ben seni okulda hiç görmedim.
- kıhkıhkıh ben Mehmet Ayşe'yle bizde oyun oynamaya gidiyorduk. Sende gelsene tatlıda yeriz.
Gülerken bir gözü aşağı kaydı ve geri düzelmedi. Sanki gözü canlılığını yitirmişti.
-Kötü adam gülüşü yaptın. Gerçekten mi ya. Söyle beni gerçekten bu kadar küçümsüyor musun?
Ayşe'yi arkama alarak geri doğru yürüdüm. Bunu gören çocuk sinirlendi.
- Evet küçümsedim zaten öylesin. Sen, küçük kız ve köpeğinle birlikte burada öleceksiniz.
Dönüşmeye başladı. Boynuzlu insanımsı ve böcek gözleri vardı.
- Şeytan ordusu öncü askeri
seviye:4 Gp:78,000
- Kıvrık tut oğlum.
Kıvrık atladı kafasını ısırarak kopardı.
Kıvrık'a saldırmak istedi fakat pençesi havayı kesti.
Ayşe arkamdan bana sarılarak korkudan ağlamaya başladı.
- Ayşe ağlama gel annenlerin yanına gidelim.
Ayşe'yi tuttum Kıvrık'ın üstüne oturttum.
Ve yüzünü montumun ucuyla sildim.
- Ayşe geçti bak canavar öldü.
Ayşe yüzünü Kıvrık'ın sırtına sakladı ve ağlamaya devam etti. Bende Kıvrık'ın yüzüne annemin verdiği suyu boşalttım. Ağzı yüzü normalde siyahtı fakat şimdi şeytanın kanıyla yeşil olmuş. Sonra yerdeki parçalanmış giysilerden alıp sildim.
Görevin tamamlanmış olduğunu gösteren bildiri belirdi ve kayboldu.
Mustafa amcaların evine geldik. Faruk amca Ayşe'nin annesiyle konuşuyordu. Bizi gören annesi bağırarak bize doğru koştu.
- Ayşe noldu kızım ağlama gel annen burda geçti yavrum geçti.
- Fatih niye ağlıyor bu kız.
- Faruk amca Ayşe'yi tanımadığım bir çocuğun yanında gördüm. Gittim kimsin dedim ve Ayşe'yi yanıma çektim sonra boynuzlu birşeye dönüştü. Kıvrık'ta ona saldırıp öldürdü. Ölüsü köyün diğer çeşmenin arka sokağında yatıyor. Buda onun kanı.
Sonra cebimden yeşil kumaş parçasını çıkartıp verdim.
- Anladım herşey üst üste geliyor. Naime sen,Ayşe ve Fatih Fatih'in evine gidin. Ben sizi ordan alırım veya Mustafa gelince oraya gelir. Gelemezsek sığınağa onlarla birlikte gidersiniz.
- Seninle kalsak daha iyi olur bence.
- Bak Fatih'in devredilmiş yeteneği bu bekçi köpeğini bir şeytanı yenecek kadar güçlendirdi. Şuan sizin için en güvenli yer Kıvrık'ın yanı anladın mı?
- Anladım. Fatih hadi gidelim annenler beklemesin.
Dedi ve üstüne çantalar koyduğu eşeği çekmeye başlamadan Ayşe'yi tekrar Kıvrık'ın üstüne koydu.
- Fatih köpekler Mustafa ile gitmemiş kahvenin ordan geçelim onlarıda almamız lazım.
- Tamam Kıvrık yavaş git Ayşe düşmesin.
Köpekleride peşimize takıp bize gittik.
Kuzenlerim amcamlar herkes bizdeydi.
- Fatih nerelerdeydin merak ettim. Çabuk yardım et. Çuvalları taşı.
Dedi annem elinde turşu kavanozu tutarken. Bahçede 2 at 4 eşek yüklerle birlikte duruyordu. Kuzenim Osman yanıma geldi.
-Fatih dövüşelim mi?
Dedi 2 ay sonra sınıf seçecek olan kuzenim Osman
- Abi sen benden büyüksün olmaz.
Birde senle mi uğraşıcam. Içimden konuşurken gülümsedim ona.
- Osman oyun oynamayın gel buraya otur şurada kalkma sakın.
- Tamam anne
Annesine doğru giderken bana döndü.
- Kemal hocayı dövüşte yenmişsin. Bizim 8. Sınıftaki savaşçılardan bir tane yenen olmadı. seninle dövüşmek istiyorum sığınakta kapışalım tamam mı ayrılma bir yere.
Bizim toplanma işimiz bittiğinde sığınağa doğru yola çıktık. Fakat ne Faruk amca ne de Mustafa amca geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyametin Dengesi
Science FictionBenim gibi bir bilimkurgu severin hayal ettiği bir hikaye Edebiyattan anlamam ama umarım hayalimdeki evrenin hikayesini seversiniz