Üçüncü Kişi Anlatımından;
"Hyung. Yoruldum!" Seokjin haykırdı ve sonrasında Yoongi'nin yatağına uzandı.
Jungkook ve Seokjin projelerini bitirdikleri anda Jungkook uyuyakalmıştı. Diğer yandan Seokjin'de Jungkook'un yanında uyumaya çalışmıştı ancak rahat edememişti.. O da en azından Yoongi'nin odasına gitmeye karar vermişti.
"Uyu o halde." Yoongi soğukça söyledi. Seokjin onu uykulu modundan çıkaracak şekilde ürperdi.
"Bana sarılmayacak mısın, Hyung?" Seokjin kötü bir modda olduğu belli olan hyunguna bakarken gözlerini kırpıştırdı.
"Neden Jimin, Hoseok ve Namjoon Hyunglarına sarılmıyorsun?" Yooongi ağzındaki baklayı çıkardı, gözlerini genç olanın gözleri ile buluşturmamak için ondan başka her yere bakıyordu.
"Hyung, arkadaşlarınla grupça sarıldığım için mi bana kızgınsın?"
"Evet."
Seokjin sessizleşti. Yoongi-hyung'un diğerleriyle sarılınca kızacağını tahmin etmemişti.. " Üzgünüm,hyung..." Fısıldadı, Yoongi'ye sırtını döndü.
Birdenbire, ince belini sarmalayan bir şey hissetti. Onun Yoongi-hyung'unun kolu olduğunu fark edince gülümsedi. "İyi geceler, Seokjin-ah."
"İyi geceler Yoongi-hyung."
-----
"Jinnie, uyan." Jimin Jin'in uyuyan bedenini hafifçe sarstı.
Genç olanı uyandırmak çalışırken oldukça zorlanmıştı. Bu yüzden kulağına yaklaştı ve kulağına doğru üfledi, rahatsız olmuş olmalı ki genç olan hareketlenmişti.
"Eğer uyanmazsan, Jiminie-hyung seni öpecek." Kendi fikrine gülümsedi.
Seokjin cidden çok ağır bir uykucuydu bu nedenle onu erkenden uyandırmak normalde neredeyse imkansız olurdu.
Jimin yüzünü daha da yaklaştı. Genç olanı öpmeye hazırdı ki Seokjin onu hızlıca kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
"Günaydın, Jiminie-hyung." Seokjin Jimin'i neşeyle selamladı.
"Aish, tekrardan uyu." Jimin suratını astı ve Seokjin de merakla kafasını yana yatırdı.
"Niye?"
"Senden bir öpücük alabilmem için."
Seokjin omuz silkti ve Jimin'in yanağına bir öpücük kondurdu. "Yanakların çok tatlı, hyung!" Seokjin Jimin'in yanağını sıktı ve kıkırdadı.
Jiminin şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Aman tanrım, beni öptü mü az önce... diye düşündü.
Öpücüğü derinleştirmemesi gerektiğini biliyordu çünkü öpücük tandığı en masum çocuktan gelen masum bir öpücüktü.
"Hyung, iyi misin?"
"Hyungie!?"
"Tanrım, yanağını fazla mı sıktım hyung?"
"Ah-Pek-ahm sayılmaz, hayır. İyiyim, ehe."
"Oh, peki."
Jimin rahatlamış şekilde iç çekti. "Bugün gidiyorsun, değil mi?" diye sordu. Konu değiştirmeye çalıştığı kesindi. Seokjin cevap olarak sadece kafasını salladı, sonra da gülümsedi. "Aw, Jiminie-hyung'un seni sonsuza kadar burada tutmak istiyor." Jimin bağırdı, suratı da biraz asılmıştı.
"Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez Hyung. Çok aptalca." Seokjin rol yaptığını belli ederek gözlerini devirdi ki bu da büyük olanın tatlılığı yüzünden kıkırdamasına sebep oldu.
"Neyse, madem okul arkadaşıyız. En azından öğlen aralarında beraber yemeliyiz." Jimin'in önerisine Seokjin onaylarcasına başını salladı.
Bu sırada...
Taehyung ve Yoongi ikilisinin kendilerini izlediklerini ve birbirlerine diğerlerine Jin'in kendi evlerinde -daha çok Yoongi'nin odasında- yaşadığını söyleyip söylememeleri konusunda konuştuklarını bilseler n'aparlardı?
Ama korkuyorlardı, ya Seokjin ilgisini kendilerine değil de diğerlerine yöneltirse... Seokjin'i kaybetmekten korkuyorlardı.
Ama şimdi, kararlarını vermişlerdi. Olacak olan her şeye karşı hazırlıklı olmalılardı. "Onlara söylemeliyiz."
***
-20.04.20
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYUNGS • Jin × BTS
Fanfiction#1 in Jinhope "Hangi hyung'unu daha çok seviyorsun?" Hoseok Seokjin'e imzası gibi olan gülüşünü sunarak sordu. "Ben--" Seokjin cevap vermeden önce tüm hyungları ona sarılmıştı bile. "Ben hepsini seviyorum." Seokjin söyledi. Tüm hyungları iç geçirdi...