"Ama baba biliyorsun ben böyle böyle öğreniyorum, gülme her şeye."
"Minseok."
"Hım?"
"Seni çok seviyorum."
"Ben de seni, eee?"
"O yüzden bana kızma, bunlara hep güleceğim."
"Hay yarabbim. Çorap bul bana baba."
Dolabı çekip arkasındaki en az on çift çorabı alıyorum, dolabına gidip yeni bir tanesini ona giydiriyorum.
"Oldu işte. Ne var yani çoraplarını çıkarmasan?"
Onu kucağıma alıyorum ve salona gidiyoruz, "Ama bebekken de böyleydin sen, daha emeklemiyordun bile ama yine de o çorabını bir şekilde çıkarıyordun ayağından, neler çektirdin bana?"
"Baba, bir bebeği şikayet ediyorsun ve o bebek benim, farkındasın umarım?"
"Ne olmuş yani? Geçmişinden ders çıkarmadığını anlatmaya çalışıyorum."
"Ders tam olarak neresi akıllım?"
Onu koltuğa yatırıyorum ve ayağını tutup hafifçe ısırıyorum. Gıdıklandığı için kahkahalar atarken cıvık cıvıl sesi beni hayata sımsıkı bağlıyor."Hayıııır. Ayağımı yeme kahvaltı ye!"
Onu gıdıklamaya başlıyorum, "Seni yemek istiyorum ben."
"Hayııııır. İmdaaat! Acuşşiiiii kurtar beni bu canavardan."
Tam o sırada Kyungsoo'nun güzel başı aramıza gidiyor. Minseok ondan medet umarak kollarını ona uzatıyor. Onum kucağına atlıyor ben durunca. Sonra koltuğa yanıma oturuyor ikisi.
Kyungsoo, Minseok'un saçlarını düzeltirken Minseok, "Kurtardın beni acuşşi" diyor.
"Ama." deyip başımı uzatıyorum onlara doğru. "Benim esirini kaçırdıysan onun yerine bana başka bir esir vermelisin Kyungsoo-ya."
"Oooooo." diyor Minseok. "Saygı eklerini atmışız bakıyorum. Baya yakınlaştınız herhalde, oh oh, pek güzel."
Gözlerimi deviriyorum ona. "Yixing deden ile sabah programları izlemeyi acilen bırakmalısın canım yavrum." Minseok'un saçlarını bozuyorum, oysa Kyungsoo yeni düzelti.
Onunla uğraşmak istiyorum.
"Ayrıca banane, ben esirimi istiyorum."
Onunla uğraşmaktan zevk alıyorum.
Bir şey demiyor hala. Omzumu omzuna vuruyorum. "Ne diyorsun bu işe?"
Ayağa kalkıyor birden, kucağındaki Minseok ile. "Kahvaltı yapmadık hala, saat geç oluyor."
"Esir istiyorum." diyorum.
"Pankek, pankeeek." diyor Minseok.
"Minseok'u aldın, yerine sen gel o zaman." diyorum. Adama bildiğin koşuyorum.
"Kakaolu da olsun mu?" diye soruyor.
Öpüştük az önce ama hiç oralı değil.
"Oluuuuur." diyor Minseok. Şu çocuk...
Salonla birleşik olan mutfağa doğru gidiyorlar. Sonra durup bana bakıyor Kyungsoo.
"Malzemelerin yerlerini bilmiyorum ki."
Ayaklanıyorum. "Karşılığında ne alacağım peki?"
Canım yavrum Minseok, "Karnın doyana kadar pankek." diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What I Want for Christmas "kaisoo
Fiksi Penggemar"Bindiğin alametin seni nereye götüreceği değil o alamete binip binemediğin önemli. Bir kere bunu seçmeye güç yetirebildiysen yeniden ve yeniden bambaşka alametlere binebilirsin. Önemli olan o yumurtayı kırma cesaretini, yüzsüzlüğünü, merhametsizliğ...