Kollarımı ona sarıyorum şoktan çıkınca. "Sonunda." diyor. Bedeni çözülüyor, rahatlamasını ben bile hissediyorum. "Sarıldın bana."
"Şoka girmişim." diyorum kıkırdıyor. Sanırım kıkırdamasının yasaklanması için dilekçe vereceğim bakanlığa. Kalbim için hiç iyi değil sayın bakanım diyerek.
"Ev gibi hissettiriyor." diyor.
O ara bir homurtu duyuyoruz.
"Susayım susayım dedim ama yeter ha." diyor huysuz bir ses. Başımı çevirip sese bakıyorum."Unuttunuz beni be." diye devam ediyor Minseok. Kyungsoo ayrılıyor benden. Üşüyorum sanki sıcaklığı uzaklaşınca. Saçma biliyorum ama anlatamıyorum bunu kendime.
"Aç bu çocuk aç, sabah yedide kalktım ben."
"Özür dilerim birtanem." diye ona doğru adımlıyor Kyungsoo.
"Önemli değil acuşşim benim. Sonuçta bu gözler aile saadetini ilk kez görüyor."
Kıkırdıyor.
"Aşağıya inemiyorum sorunum o. Kaldım burada."
Kyungsoo onu indiriyor. Minseok arsızlığına devam ediyor, "Yanakların böyle kıpkırmızı iken de pek tatlısın. Işıltı geldi yemin ederim yüzüne."
"Minseok." diyorum dişlerimin arasından, "Yixing deden ile pembe dizi mi izliyorsun yine sen? Yapmayacağım demiştin en son."
"Pembe diziyi evde çekiyoruz dün geceden beri baba." diyor Minseok.
"Ne diyon yine sen" bakışımı atıyorum ona.
"GÖRDÜM SİZİ SABAH!" diyor kahkaha atarken, koşarken bağıra bağıra konuşuyor, "DUDAKLARINIZI ÖPÜŞTÜRDÜNÜZ. DİZİDE DE GÖRDÜM AYNISIYDI. HAHAHA!"
Koşarak odasına varıyor kapıyı kapatıyor. Sonra açıldığını duyuyorum. Salonun girişine gelip kafasını uzatıyor sadece. "Ben duyarlı bir çocuğum, siz rahatsız olmayın babalarım. Ben gözümü kapatırım, siz yeter ki öpüşün." diyor.
Kyungsoo ile kıpırdayamıyoruz bile. Duyduklarımızın şoku ile benim gibi onun da nefes almadığının farkındayım. Sabahki öpüşmeyi daha kendimize itiraf edemedik biz.
Hatta, ilk görüşte aşk itirafını Minseok'u kast etmiştim ben diyerek çevirmişti ve beni dertlerden dertlere salmıştı.
"Eh," diyor içimden bir ses, "bak üstünü istese de örtemez artık. Yaşadın lan Jongin." Ona hak veriyorum ister istemez.
"Çocuğun üstüne çok gidiyorsunuz ama." diyor öteki. En son benim tarafımda değil miydi ya bu hıyar?
"Hıyar deme ayıp oluyor, ben de senim sonuçta."
İç sesimi susturup Kyungsoo'ya dönüyorum. Olaya el atmam lazım, bu ilişkinin adım atıcı tarafı benim.
"Kyungsoo-ya." diyorum. Minseok'a aldırma sen. Heyecanlı bir çocuk işte." Sonra gergince gülüyorum.
Birkaç adımda yanıma geliyor.
Gözleri alev alev. İlk kez böyle cesur bakıyor bana. "Aha," diyorum. "Kesin bize tekmeyi basacak.""Bir daha söyle." diyor.
"Minseok'a aldırma." diyorum çekine çekine.
"Onu değil, ilkini."
Düşünüyorum, ne dedim ki ben şimdi?
"K-Kyungsoo-ya?"
Başını sallıyor.
"Bir daha söyle." Korkuyorum, ciddiyim. Elleri üstündeki ince kazağın eteğini kavrıyor.
"Kyungsoo-ya."
Başını pat diye göğsüme bırakıyor.
"Ben dur diyene kadar tekrarla." diye emrediyor. Onun her emrine uyacak vaziyette düşmüş olmak çok acı verici.
"Kyungsoo-ya, Kyungsoo-ya, Kyungsoo-ya, Kyungsoo-ya..."
"Çok hoşuma gidiyor." diyor. "Vallahi, çok hoşuma gidiyor."
"Korkuttun beni, kızdın zannettim."
"Korkunç biriyim ben. Hislerim aşırı olunca bir garip oluyorum."
"Hangi hislerin aşırı?" diye soruyorum, sormasam içimde kalır.
Parlayan gözleri ile bana bakıyor, Minseok yine haklı, cildi daha bir parlak sanki. Faha canlı, daha genç, daha hayat dolu her zerresi. Sanki.
"Pişman değilim seni öptüğüm için."
OH BE! diye çıldırıyor içim. Ama dışardan kilim kıpırdamıyor, çok şaşırtıcı bir şey.
"İyi ki de öptüm seni." Daha da yaklaşıyor, fısıldıyor, "Çok da hoşuma gitti hem. Yine olsa yine yaparım."
Kalbim tekliyor. Bir duruyor, yemin ederim durduğunu hissediyorum."Gariptim, daha da garip biri oldum senin yüzünden."
"Özür dilerim." diyorum beynime erişilemediği için.
"Zincir falan dinlemeyeceğim artık, ne hissediyorsam öyle davranacağım. Sen de öyle dedin, aileyiz dedin. Üç kişilik yaşayalım dedin." Sorarcasına gözlerime bakıyor. Başımı sallıyorum.
Ellerinden birini kalbine götürüyor. Biraz kendini dinliyor, sonra elimi alıp kalbine götürüyor. "Bak, nasıl hızlı."
Yutkunuyorum. "Senelerdir böyle olmamıştı, dün akşama kadar. Dün akşam o kapıyı açıp da seni görene kadar. Zamanı, nasılını, nedenini bir kenara bırakıyorum. Ne hissediyorsam o. Yeni hayatımı en güzel şekilde yaşamak istiyorum. Bir günümü bile ziyan etmeyeceğim. Dur Kyungsoo demeyeceğim.""Durma Kyungsoo." diyorum ona.
"Merhaba yeni hayatım." diyor bana. Güneş gibi gülümsüyor şu sabah ayazının olduğu aralığın sondan ikinci gününde.
"Ben artık yeni bir Kyungsooyum.""Merhaba hayatım." diyorum ona. Az önce benim yaptığımı o bana yapıyor, elleri yanaklarını sarıyor.
Tutuyor beni, öpüyor.
********
Merhabaaaaaa
Uykudan uyanıp bölümüyayımlıyorum şimdi geri uyuyacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What I Want for Christmas "kaisoo
Fanfic"Bindiğin alametin seni nereye götüreceği değil o alamete binip binemediğin önemli. Bir kere bunu seçmeye güç yetirebildiysen yeniden ve yeniden bambaşka alametlere binebilirsin. Önemli olan o yumurtayı kırma cesaretini, yüzsüzlüğünü, merhametsizliğ...