Bir Daha Merdivenlerden Düşmene İzin Vermeyeceğim (15)

165 21 18
                                    


    Baekhyun, her yeri ağrıyarak uyandı. Gece doğru düzgün uyuyamamış yatağında dönüp durmuştu. Ne zaman gözlerini kapatıp uykuya dalsa, aynı kabusu görüp korkuyla sıçrayarak uyanmıştı. Suho’nun sesi kulakların da yankılandı.

   ’’üç gün, unutma. Üç gün kedicik.’’

     İki eliyle sesi engellemek ister gibi kulaklarını kapattı. Korkuyordu. Ya Chanyeol’a bir şey yaparsa? Ne yapacağını bilemiyordu. Kendini çok çaresiz ve güçsüz hissetti. Bugün onunla okulda karşılaşmak en son istediği şeydi. İstemese de hazırlanması gerekiyordu. Yataktan aniden kalkması canının yanmasına neden olmuş, tekrar kalktığı yere yatağa geri düşmüştü. Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu, bu kadar basit bir harekette bile canının yanması hiç hoşuna gitmedi. Hocanın verdiği işler olmasa okula gidecek ne hali, ne de isteği vardı. Bu sefer daha yavaş ve dikkatli davranarak kalkıp cama ilerledi. Chanyeol uyanmış mıydı? Uzanıp perdeyi çekti, karşıdan kendine bakan Chanyeol’u görünce  şaşırdı. Camın önünde durmuş onun odasının camına bakıyordu. Onu görünce gülümseyip el sallamaya başlamıştı Chanyeol.

     Baekhyun, yüzüne bir gülümsemenin yayıldığını hissetti. Ona karşılık vermek için sol kolunu hızla kaldırınca büyük bir acı hissederek kolunu tutup acıyla eğildi. Chanyeol telaşla cama yapışmıştı. Baekhyun başını kaldırıp baktığında Chanyeol yoktu. Nereye gitti diye düşünürken evin kapısı çalmaya başladı. Kapının açılma sesi ve merdivenlerden koşarak çıkan ayak sesini duydu, neler oluyor demeye kalmadan büyük bir gürültüyle odasının kapısı açıldı. Chanyeol korku ve endişe dolu bir yüz ifadesiyle nefes nefese odaya daldı, iki adımda yanına gelip nazikçe onu kollarına alıp sarıldı. Annesi ve babası neler olduğunu anlamaya çalışır gibi ikisine bakıyordu.

      Chanyeol, kesik kesik solumalarının arasında konuşmaya çalıştı. Buraya kadar koşarak gelmişti. ’’İyi misin, meleğim?’’ derken hâlâ ona sarılıyor, bir eliyle saçını okşuyordu. Anne ve babası sessizce odadan çıkıp onları yanlız bıraktı. Baekhyun gülerek Chanyeol’a baktı.

   ’’İyiyim, merak etme.’’

     Chanyeol, bunu yapanın gelme ihtimaline karşı bütün gece uyumamış, camdan Baekhyun’un odasına bakmıştı. Sabah camda onun acı çeken halini görünce içi parçalanmış telaşla koşarak gelmişti. ’’Neden biraz daha dikkatli olmuyorsun? Neden ani hareketler yapıyorsun? Doktorun dediklerini duymadın mı sen?’’ diyerek çıkıştı.

    ’’Üzgünüm, sana karşılık vermek istemiştim. Unutup yanlış kolumu kaldırdım.’’ Chanyeol, ona bakıp tekrar kollarına almadan önce derin bir nefes aldı. Dudaklarına eğilmeden önce, ’’iyi olmana sevindim,’’ diyerek öpmeye başladı.

     Baekhyun, ona sarılıp öpücüğünü kabul etti. O kadar mutlu olmuştu ki, Chanyeol sırf onu acı çekerken gördüğü için koşarak gelmişti. Öpücükleri arasında fısıldadı.

     ’’Seni seviyorum aşkım.’’

     Chanyeol’un gözleri doldu, bunu onun ağzından duymak onu çok mutlu etti. Tekrar öpmek için eğildi. ’’Bende seni seviyorum meleğim, hem de çok.’’

      Baekhyun, ne olursa olsun onu bırakamayacağını biliyordu. Bu yüzden Suho olayını Chanyeol öğrenmeden çözmesi gerekiyordu. Chanyeol, Baekhyun’u öpmeye devam ederken, içinden, sana bunu yapanı bulacağım, diyerek söz verdi kendi kendine. Yavaşça onu kendinden uzaklaştırdı. Baekhyun’un itiraz eder gibi hareket etmesi üzerine gülümsedi.

    ’’Hazırlanmamız gerekiyor meleğim, yoksa derse geç kalacağız.’’

      Baekhyun’un gözlerinde beliren korkuyu fark etti, okula gitmeye çekiniyordu. Bu da tahminini doğru çıkarıyordu. Bunu kesinlikle Suho yapmıştı. ’’Sana bunu ödeteceğim pislik,’’dedi kendi kendine.

     Baekhyun’un içini korku sardı. Okula gitmek demek onunla karşılaşmak demekti. Suho’un ona rahat vereceğini sanmıyordu, okulu ona zindan edeceği açık ve netti. Neyse ki öğlene kadar Tarih hocasıyla olacaktı. Chanyeol’un ciddi bir ifadeyle kendine baktığını görünce,

     ’’Kahvaltıyı bizimle yapar mısın?’’ diye sordu. Sonra şirin bir surat ifadesiyle takınarak devam etti. ’’Benim için, lütfennn...’’

      Chanyeol gülmeye başladı. Baekhyun bu haliyle küçük bir çocuğa benzemişti. O küçük tatlı yanakları iki eliyle sıktı.

    ’’Meleğimin isteği benim için emirdir...’’

   Kahvaltıları bitmiş, okula doğru yola çıkmışlardı bile. Chanyeol kahvaltı boyunca komik şeyler anlatmış kahkahalarla gülmüşlerdi. Babası ve annesi mutlu görünüyordu, Chanyeol’u sevmişlerdi. Chanyeol okula taksi ile gitme konusunda ısrar etmiş, Baekhyun’un tüm itirazlarına rağmen onu dinlememiş taksiye binmesini sağladıktan sonra kendiside yanına oturmuştu. Yanyana otururken Baekhyun ona doğru dönüp yüzüne baktı. Sanki aklını birşey kurcalıyormuş gibi düşünceli görünüyordu.

     ’’Chanyeol, ne oldu? Canın sıkkın görünüyor, bir şey mi oldu?’’

    Chanyeol ona dikkatle bakıp gülümsedi. ’’Hayır meleğim, yok bir şey. Bu akşam yapmam gereken bir iş var onu düşünüyorum, merak etme önemli değil.’’ Uzanıp elini tuttu.

  Chanyeol, okula geldiklerinde Baekhyuyn’un  taksidenden inmesine yardım etti. ’’Seni sınıfa bırakayım,’’ derken uzanıp onun elinde tuttuğu. Çantasını alıp elini tutarak okulun bahçesine doğru yürüdü.

Baekhyun korkuya kapıldı. Suho onunla geldiğini görürse? Elini Chan’ın elinden çekmeye çalıştı. ’’Hayır, hayır, hiç gerek yok. Ben sınıfa gitmiyorum. Bugün öğlene kadar hocanın yanında olacağım.’’

Chanyeol kısa bir süre ona baktı. Tanrım! Baekhyun, meleği korkuyordu bunu ona bakan kocaman açılmış, endişe ve korku dolu gözlerinde görmüştü. İçine dolan öfkeyi bastırmaya çalışarak. O adiye, sana yaptıklarını ödeteceğim, dedi içinden ve yumuşak bir sesle Baekhyun’u sakinleştirmek ister gibi, ’’O zaman oraya bırakırım.’’ Elini daha sıkı tutup yürümeye başladı.

Baekhyun bir taraftan adımlarını Chanyeol’un adımlarına uydurmaya çalışıp, bir taraftan da etrafına endişeli gözlerle bakmaya devam etti. Chanyeol, hocanın odasına gelince çantasını ona uzatıp, ’’Öğlen seni almaya gelirim, bir yere kıpırdama ve beni bekle birlikte yemek yeriz,’’ dedikten sonra eğilip burnuna küçük bir öpücük kondurdu.

Baekhyun gülümseyerek evet anlamında başını salladı.

Chanyeol giderken birden durup dönüp arkasına baktı. ’’Bir daha merdivenlerden düşmene izin vermeyeceğim,’’ diyerek gülümsedi .

Baekhyun arkasından şaşırarak baktı. Ne demek istemişti?




=====================
Y/N: Hepinize kucak dolusu sevgiler 🙆

  Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazar mısınız lütfen?

    Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın, mutlu kalın 💙💙💙💙

    Hepinizi klasik Baekhyun öpücüğüyle öpüyorum 😙😙😙😙 mu mu mu mu...

Yeni Gelen Öğrenci/ Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin