Kedicik Hayır! (23)

131 16 19
                                    

    Suho, çatının kenarında öylece durmuş etrafı boş gözlerle izleyen Baekhyun’a endişeli gözlerle baktı. Çok dikkatli olmalıydı, onu korkutmamalıydı. "Baek, beni dinle. Sakin ol. İn oradan aşağıya bu çok tehlikeli, beni duyuyor musun?"

     Baekhyun, hiç tepki vermiyor sadece boş bakışlarla bakıyordu. Suho ne yapacağını bilmeden yavaşça ona doğru doğru yaklaşmaya başladı. "Baek, eğer oradan inersen yeniden konuşabiliriz, ne dersin? Haa..."

     Baekhyun, başını çevirdiğun de gözlerinde hiçbir ifede yoktu, tıpkı robot gibi bakıyordu. Suho dehşete kapıldı bu ona bakan Baehyun olamazdı. "Baek..." diyebildi inler gibi Suho.

   "Konuşmak? Neyi konuşacağız? Sen istediğini söyledin bende cevabımı verdim. Konuşacak ne kaldı ki?"

     Baekhyun, bunları söyledikten sonra dönüp bir adım attı, artık başka atacak adım kalmamıştı bir adım sonrası boşluktu.

    Suho, bir karar vermeliydi onu oradan kendine zarar vermeden indirmeliydi. Ona doğru ilerleyip elini uzatmıştı. Aniden kapının büyük bir gürültüyle açıldığını, hayır kırıldığını duydu, arkasını dönüp baktığında kendisine doğru öfkeyle koşan Chanyeol’u gördü. İlk yumruğu nasıl yedi fark atmedi bile. Chanyeol, ardı ardına suratına yumrukları indiriyor bir taraftan da bağırıyordu.

    "Öğrenemeyeceğimi  sandın değil mi ? Seni pislik! Bunu ona, meleğime nasıl yaptın? Söyle, nasıl yaptın?"

      Suho konuşmaya çalıştı, Chanyeol’un yumrukları umurunda değildi, o anda düşündüğü tek şey Baekhyun’du. Chanyeol, Suho’ya olan öfkesinden Baekhyun’un hâlâ çatının kenarın da olduğunu fark etmemişti.

     Xiumin de çatıya koşarak çıktı. Chanyeol, okula gelir gelmez arabayı yolun ortasına öylece bırakıp koşarak gitmişti. Xiumin arabayı park etmek zorun da kalmış bu yüzden gecikmişti.

      Chanyeol, Baekhyun’un sınıfına gidip Suho’yu aramış bulamamıştı. "Nerede o pislik?" diye bağırmış cevap alamamıştı.

     "Chanyeol, neler oluyor? Neden arıyorsun onu?" Sehun korkuyla sormuştu çünkü karşısında öfkeden delirmiş bir Chanyeol vardı.

   "Neden, öyle mi? Neden arıyorum?" Sonra etrafına bakındı. "Baek? Baek nerede?"

   "Yirmi dakika önce aniden çıkmam lazım diye koşarak çıktı. Tuhaf görünüyordu, arkasından seslendim ama duymadı. Chanyeol, neler oluyor?  Bugün Baek çok tuhaf davranıyordu."

    Chanyeol bir şey demeden hızla sınıftan çıkmış Baekhyun’u aramaya başlamıştı. Koridorda koşarak bahçeye çıktı. Baekhyun hiçbir yerde yoktu. Suho da öyle. Birden aklına gelen düşünceyle irkildi.  "Yoksa, Suho?" O anda biri bağırmaya başladı çatıyı göstererek.

     "Hey! Orada biri var, sanırım atlayacak."

    Chanyeol başını kaldırıp yukarı çatıya baktığında çatının kenarına çıkmış etrafa bakan Baekhyun’u görmüştü, nefesi kesildi birden.

   "Baek, hayırrr..." diyerek koşmaya başlamış merdivenleri ikişer ikişer çıkmıştı. Kapıyı tekmeleyip açarak çatıya çıktığın da Suho’yu görmüş ve öfkeyle saldırmıştı. Yumruklarını ardı ardına indiriyordu. Xiumin yetişip onları ayırmaya çalıştı.

    "Yeter Channn... öldüreceksin onu!"

    "Öldürmek, evet onu öldürmek istiyorum."

    Suho’un boğazına yapıştı Chanyeol, iki eliyle sıkıyor sıkıyordu. Sehun da çatıya gelmişti, Xiumin ve Sehun zor ellerinden aldı  Suho’yu. Suho öksürüyor nefes almaya çalışıyordu. Öksürükleri arasında , "Baek..." diyebildi onun durduğu yeri işaret ederek yaptıklarından çoktan pişman olmuştu. Kıskançlık onu delirtmişti ama şu anda düşündüğü sadece Baekhyun’un güvenliğiydi.

   Herkes Suho’nun işaret etiği yere hızla döndü. Chanyeol kalbinin yerinden çıkacak gibi attığını hissetti. Baekhun, meleği, orada öylece duruyor boşluğa bakıyordu. Öne doğru atıldığın da, Xiumin onu durdurdu.

     "Chanyeol, bu çok doğru bir hareket değil, görmüyor musun? Baek şu anda kendinde değil. Seni görmüyor bile."

    Chanyeol korkuyla olduğu yerde durdu, bir şeyler yapıp onu korkutmadan oradan indirmeliydi. Baekhyun, bütün bunlar yaşanırken hiç kıpırdamamış transa girmiş gibi hâlâ olduğu yerde durup boş gözlerle boşluğa bakıyordu. Chanyeol yavaşça birkaç adım yanaştı. Xiumin ve Sehun hemen arkasında duruyordu. Suho oturduğu yerden yavaşça doğruldu.

     "Baek... Özür dilerim. Beni affet. Sana yalvarırım in oradan, lütfen."

      Chanyeol öfkeyle ona döndü. "Kapa çeneni... Bütün bunların sorumlusu sensin! Eğer ona bir şey olursa seni de yaşatmam." Chanyeol, Baekhyun’a dönüp sessizce onu korkutmamaya çalışarak konuştu.

     "Meleğim, korkma. Her şey bitti. Bak, ben buradayım. Baek, beni duyuyor musun?"

      Baekhyun hiç tepki vermeden öylece durmaya devam ediyordu.

      "Baek, sakin ol lütfen. Benim Chanyeol. Bana bak."

    Baekhyun, uyuşmuştu adeta buraya gelirken ne düşünmüştü? Konuşup ikna edeceğini mi? Ama buraya gelip Suho’yu görünce bunun ne kadar da anlamsız olduğunu anlamıştı. Bütün bunların bitmesi için bir tek şey gerekiyordu o da onun aradan çekilmesi. Chanyeol tekrar seslendi, biraz daha yaklaştı artık korkuyordu.

    "Baek, meleğim buradayım. Hadi, dön, elimi tut. Lütfen beni korkutma."

   Baekhyun, daldığı düşünceler içinde kaybolmuş kendini rüyada gibi hissediyordu. Bu boşluk hissi onu sarıp sarmalamış bırakmıyordu. Uzaktan biri ona mı sesleniyordu? Bir an nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Neredeyim? diye düşündü. İşte yine o ses, ona sesleniyor du. Çok tanıdık geliyordu bu ses ona.

    Ne güzel bir ses, diye düşündü. Bu seste korku vardı, bu kadar güzel sese sahip kişi neden korkuyor olabilirdi ki?

    Ses ona ısrarla sesleniyor adını söylüyordu. Birden Baekhyun kendine geldi. İçini ani bir korku ve panik sarmıştı. Bu ses ona, Chanyeol’a aitti. Nerede olduğunu hatırladı ve hatırladıkları onu daha çok korkuttu. Chanyeol ona seslenmeye devam ediyordu.

   "Baek, meleğim bana dön. Lütfen korkma, her şey bitti. Ben buradayım, seni koruyacağım."

     Biten neydi? Baekhyun yavaşça başını ona seslenen Chanyeol’a doğru çevirdi bakışları hâlâ bir yabancı gibi bakıyordu.

    "Evet meleğim, işte böyle. Yavaşça dön bana."

   Chanyeol, bir taraftan göz yaşlarını siliyor, bir taraftan da onu korkutmamaya çalışıyordu. Baekhyun biraz daha döndü ve Chanyeol’un hemen arkasın da onu, Suho’yu gördü. Yüzü ve üstü kan içindeydi bu görüntüyle irkildi yapamazdı aynı şeyleri bir daha yaşayamazdı. Chanyeol onda ki bu ani değişimin farkına vardı ama hareket edemedi. Baekhyun dönüp kendini boşluğa bıraktı.

    "Baek! Hayııır... meleğim... Hayııır..."

    Suho olduğu yerden Baekhyun kendini boşluğa bırakırken atılmıştı.

   "Kedicik, hayırrr..."





=====================

Y/N : Hepinize kucak dolusu sevgiler 🙆

    Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazar mısınız lütfen?

    Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın, mutlu kalın 💙💙💙💙

    Hepinizi klasik Baekhyun öpücüğüyle öpüyorum 😙😙😙😙 mu mu mu mu...

Yeni Gelen Öğrenci/ Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin