Ayakların yoldan kesilmiş
Ama sevda yokuşu hâlâ yaya sana..🍊
Amankuşum mahallesinin ilçe sınırlarına ulaşmayan, komşu mahalleleri hasedinden çatlatmakla kalan, emsallarini taklitle suçlayan Ören Bey Festivali ansızın kapıda belirmiştir. Âna sızan beklenmediklik sadece Jongin için geçerli. Tül perde ardından dürbünle KyungSoo Bey'ini gözetlerken bu fırsatın, alçısı nazımlı ayaklarına kadar geldiğini ancak canı sağolası arkadaşı Baekhyun bildirir. Zira babası Junsun amcanın elindeki tek marifet yemek değildir, örgü şişlerini adeta elinde dans ettirir. Annesi de bununla Sevdaçıkmazı sokağı hanımlarına pek bir övünür. Üç yıl üst üste birinciliği vardır. Bu yıl da birinciliği kaptırmak niyetinde değildir.
"Bir ters bir düzden başka bildiğin bir işlem yok ama KyungSoo Bey'inin dikkatini çekmek için iyi bir fırsat be oğlum."
"Bilmiyorum yaa.. Ören Bey nedir alla sen. Az dalga geçmedik şimdi de kendi makarama ip mi olacağım Baek?"
Dese de annesinden öğrendiği bir ters bir düzle bu tersine düz aşkına belki bir yokuştan hallice bir yol çizebileceğini umar.
"Şu sehpadaki çantayı versene bakim."
Baekhyun Rana teyzesinin örgü çantasını uzatır Jongin'e. Jongin kırk yıllık örgü ustası gibi parmağına ipi dolar ve annesinin yarım bıraktığı lifi bir sıra işler, sabrı bu kadar götürür onu emellerine ve can sıkıntısı ile bırakır ipi de işi de.
"Balkona mı çıksak biraz. Daraldım sabahtır salonda oturmaktan."
Baekhyun her zamanki huysuzluğunun aksine sakin bir uysallıkla ne derse yapar haldedir ve bu Jongin'i huysuz bir merakla alçılarını kaşındırır. Tekerlekli sandalyesini balkona yürüten genci yandan yandan süzer, besbelli Baekhyun ile bedeni burada sakin, ruhu başka yerde huysuz etmektedir.
"Eee..? Dün Sehun'la beraber çıktınız, sonra?"
"Sehun işte.." dedi, gerisini bir kedi mırladı, bir akarın önüne durmuş kuyruğunu heyecanla sallarken delikte gördüğü her ne ise afiyetle bekliyordu. Çocuklar bir topun peşinde koşuyor, oyuna girmek için bekleyen beş yaş altı sütlükler onlara bir türlü gelmeyen sıra yüzünde artık sızlanıp, yakınıyorlardı. Her zaman ufak tefek görünen Baek'in yedi yaşında iken bile sütlük olduğunu hatırlıyordu. Muzip muzip ona baktığında ise oğlan karşı apartmanın, Asuman'ın hemen yan apartmanı üçüncü kat lila perdeli penceresine daldığını yakaladı. Bu ikisi ondan habersiz bir entrika yaşıyordu belli. Kendi entrikası kendisine fazla gelse de dostlarının entrikasına da vakıf olmak isteyen bir iştah hep vardı onda.
"Bir şey olmuş besbelli, aşikâr, ayan beyan ama bana hep yalan dolan.."
Baekhyun bu sözlere kanmadı. Dirseklerini balkon korkuluklarına yasladı. Sardunyalar onunla flört için kokuştular tatlı ekşi. Jongin sardunya yerine fesleğen koymayı bir kez daha annesiyle konuşmayı düşündü. Asuman'ın penceresinde onun kadar yolunu gözlediği şu fesleğenlerden farkı yoktu.
"Jongin abiiiii!"
"Naber lan Minseok!"
"Abi özledik seni! Uçurtma yapacaktık!"
"Olum şu yapış yapış havada uçurtma mı uçar?"
"Eyvallah yokuşundan aşağı uçururduk be abi, senin gibi!"
"He he! Canınız uçardı! Bana o yokuşta bir can hakkı daha verdiler. Dikkatli kullanmalıyım!"
"Ama abi sen de pedallamışın! Kafan mı güzeldi? Yengeye mi kızdın?"
Jongin üç kat aşağıda kaldırıma dikilen oğlana laf yetiştirirken durdu, o göremese de gözlerini kıstı, "yok lan sana uçurtma filan!
"Ama abi söz verdin! Hani delikanlı adam sözünde durardı!"
"O aşkıma laf etmenden önceydi!"
"Aşkına söylerim o zaman delikanlı sözlerini bozduğunu!"
"Sen ne bilicen benim aşkımı filan yenge diyorsun bir de!"
Oğlan utanmaz utanmaz güldü ve elini bordo apartmana doğru uzattı.
"Asuman değil mi seninki?"
Jongin o an tehdidin ciddiyetini gördü yutkundu.
"Hehehehehe.. Asuman'a söylerim seni!"
"Allah belanı vermesin senin çilli tavuk! Sus bütün mahalleye yumurtlayacaksın şimdi!"
"Abi bütün mahalle Asuman'ı dikizlediğini biliyor zaten."
"Ayyh rezil oldum Baek beni içeri götür, yalvarırım."
Baekhyun oralı bile değildi ve aşağıdan yukarıya bütün mahalleye bilinmeyenleri de duyuran Minseok Jongin'i resmen makaraya sarıyordu.
"Sus Allah'ın cezası çocuk! Yapcam sana uçurtma! Herkese duyurdun özelimi."
"Abi Mark'a da yapsana!"
"Mark bok yesin!"
"Küfür ettiiiiii! Asuman'a derim el kadar çocuklara küfür ettiğini!"
"Küçül de cebime gir ayy! Cinli çocuk! Senin abini de sevmezdim!"
"Chanyeol abimin de sana selamı var. Senin Asuman'ın arabası ile geldi dün gece eve. Sen hâlâ pencerede kuşum Aydın.."
"Ayy yeter beni ağlatma git şuradan su döktürtme üstüne!"
Jongin tekerlekli sandalyesine tutunmuş çırpınıyor Baekhyun oralı bile olmuyordu.
"Lanet olsun aşkıma!" diye bir hönkürüşle ağlamaya başladı Jongin. Onun ağıdına Asuman'ın otomobilinin gürültüsü karıştı. Ön kapıdan endamını seyre veren adam kapıyı artistik bakışlarla şakk diye kapattı. Bütün mahalle gizliden onu süzüyordu. Onun bakışlar balkonda salya sümük ağlayan oğlana. Jongin kaçamadığı nazarlara en kötü manzarası ile yakalanmaktan daha çok ağladı. Gök buna dayanamadı bir kümültü de o patlattı.. hava ansızın kapattı ve inceden bir yağmur başlayarak hızlandı. Göz yaşları yağmurun perdesinde kalmıştı. Bu emniyetle bakışlarını kaldırdı, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yüzü gözünden hâlâ yaşlar süzülüyordu. Asuman hâlâ arabasının yanında dikilmiş ona bakıyordu. Yapılı saçları biriyantininden çözülmüş, takımının ütüsü ıslanmış, zeytin gözleri kararmıştı. Geleceği ya da kaderi okumaya çalışıyor gibi bir gizeme kapılmıştı. Yuvarlak yanaklarından süzülen damlalar dudakları ile iki yana kıvrıldı. Jongin yağmur serabı gördüğünü sandı. Adam yavaş adımlarla bordo apartmanına yol aldı. Demir kapısı gürültü ile kapandı. Baekhyun'un gözleri onunkinden de kırmızıydı. Jonginlerin balkonu bir vakitte üç yağmurla ıslanmıştı.
🍊
Nedir, bu mesele nedir de bu hikaye nereye gidecektir henüz bilmiyorum çocuklarım ama aşka erene kadar sürecektir.