☘️2☘️

9.3K 604 345
                                    

Gözlerimi camın arkasında hareketsizce yatan anneme diktim.

O güzel teni solmuş, sarı uzun saçları yıpranmıştı.

O güzel mavi gözlerini görmek için herşeyimi verebilirdim.

3 sene önce geçirdiğimiz bir araba kazası onu benden koparmıştı. Ben şanslıydımki, kazayı geçirdikten 3 gün sonra uyanmıştım. Ama o, uyanamamıştı.

Lalisini yalnız bırakmayı tercih edip bir süre, dinlenmeye çekilmişti. Ama, biliyordumki o dinlendiği yerden daha dinç bir biçimde geri gelecekti.

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu.. Bu hayatta annemden başka kimsem yoktuki. Ne bana destek olabilecek bir arkadaş nede sırtımı sıvazlayacak bir babam yoktu benim.

Benim adı min-hi olan mavi gözlü, sarı uzun saçlı ve ressam bir annem vardı. Ki onunla olmaktan mutluydum.

"Lisa hanım?" duyduğum ses ile arkamı döndüğümde dünki koruma ellerini birbirine kenetlemiş öylece yüzüme bakıyordu.

"Bay jungkook sizi dışarıda bekliyor." dediğinde o, kaşlarımı çatmıştım. "Gelemem." dediğimde adamın dişini sıktığını fark etmiştim.

"Emir var efendim. benimle gelmeniz gerek."

"Bende size gelemem dedim."

Dediğimde parmaklarını bileğime dolamış beni öylece sürüklüyordu. Kapıdan dışarı çıkmadan önce bileğimi bıraktı ve, bana gülümsedi.

İki yüzlülük.

Yavaş adımlarla siyah audiye doğru ilerledim ve, ön kapısı açıldığında arabadan içeri girdim.

O, saçlarını özenle yapmış giydiği beyaz gömleğini kıvırmış ve damarlarının görünmesini sağlamıştı.Kulaklarındaki küpeler ve parmaklarındaki yüzükler dikkatmi çekmişti.

"Neden bana buraya geleceğini söylemedin?" dedi öfkeli sesi ile. "Sana nasıl haber verebilirdim? daha adını bile yeni öğreniyorum."

"Bugün seni alttan alacağım ama, unutma beni alttan alması gereken kişi sensin. Çünkü bipolar olan benim." dediğinde parmaklarını arabanın anahtarına değdirdi ve çevirerek arabanın çalışmasını sağladı.

"Bugün, seni ailem ile tanıştıracağım. Şimdide seni stilistinin yanına götürüyorum. Ortak stilistimiz." dediğinde kafamı onu onaylarcasına sallamıştım.

Kafamı cama koyduğumda, gözümden bir damla yaş düşü vermişti.

"Neden ağlıyorsun?"

"Korkuyorum. Annemin ölmesinden korkuyorum."

"Hepimiz bir gün öleceğiz."

"Ama o, benim yüzümden ölecek."

Sorarca bana baktığında, sertçe yutkundum ve bakışlarımı ellerime indirdim.

"Lunaparka gitmek isteyen bendim. Annem, bana o gün dolu olduğunu söylemişti. Ben çok ısrar ettiğim için, lunaparka gittik."

"Ben 3 gün sonra uyandım ama o, benim kadar şanslı değildi. Uyanmadı. 3 yıldırda uyanmıyor."

Dediğimde, ağlamamak için kendimi sıkıyorum. Güçsüz gözükmeyi istemiyordum çünkü, annem ne olursa olsun herzaman güçlü olmamı bana söylemişti.

Yol boyunca ne o konuştu nede ben. Öylece sessizce durduk...
.
.
.

Arabadan iner inmez o, parmaklarını parmaklarım arasına geçirdi ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

Yavaş adımlarla bir mağazadan içeri girdiğimizde, buranın bir butik olduğunu anlamak 2 dakikamı almıştı.

"Ah, jungkook hoşgeldin.!"

"Hoşbuldum haneul."

Dedi jungkook haneula gülümseyerek. Kadın, gözlerini üzerimde küçümseyici bir tavırla gezdirdiğinde, yerimde kıpırdanmıştım.

"Bugün lisayı annemler ile tanıştıracağım haneul. Ona göre giydirmeni istiyorum."

"Tabii. Sizi şöyle alalım lisa hanım."

Dediğinde yavaşca elimi elinden çekmiş ve haneulu takip etmeye başlamıştım. Burada birçok şey vardı damatlık, gelinlik ve bir birçok şey daha.

Haneul birsürü elbiseyi elime verdi ve kabinde giymem için yardım etti. Akşama kadar birçok elbise denemiş ve ben yorulmuştum.

En sonunda ise, karar verilmişti.

(Elbise)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elbise)

(ayakkabı)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(ayakkabı)

Sevmemiştim. Üzerimdeki kıyafeti sevmemiştim.

Ben böyle şeylere pek alışkın değildim. Böyle kıyafetler giymeyede alışkın değildim. Ama, eğer annem için ise işlerin rengi değişiyordu.

Yavaş adımlarla onun yanına gittiğimde, haneul sahte bir öksürükle dikkatini bana vermesini sağladı.

Baştan aşağıya beni süzdükten sonra, "Fazla açık değilmi?"

"Kusura bakma! sevgilin çok zayıf bir bedene sahip bu bile zor oldu." Dediğinde o, yavaşca ayağa kalkmış ve beni tekrardan dikkatlice süzmüştü.

Uzun sarı saçlarım belime geliyordu. Saçlarım doğal rengindeydi. Yani annemin genetiğinden gelen doğal bir renk.

"Pekala. Gidebiliriz." dedi ve tekrar elime yapışıp beni peşinden sürüklemeye başladı.

Düzgün birşekilde araba koltuğuna yerleştirdiğimde elbiseyi sürekli aşağıya çekmek istiyordum.

"Kıvranmayı kes!" dediğinde yerimde sıçramış ve bakışlarımı ona bile değdirmeden yola kilitlemiştim.

Ben bir buçuk yıl boyunca nasıl cehennemimin ateşinde kül olmamaya dayanacaktım?

✏️Bu kurgu en çok yapmak istediğim bir kurguydu. Eğer okunmaz ise ben yıkılırım arkadaşlar.

✏️Umarım beğenmissinizdir

✏️Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Sizi seviyorum...

❤️
❤️
❤️

SİLVER ☘️ LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin