Evin içeri girer girmez, kendimi buraya ait hissetmemiştim. Hissedememiştim. Acemi tavırlarım Buraya alışık olmadığımı gösteriyordu.
Salon olduğunu düşündüğüm bir yere geldiğimizde o, elini belime yerleştirmişti.
Kızıl saçlı ve kahverengi gözlü bir kız yavaşca ayağa kalktı ve gülümseyerek kollarını iki yana açıp bana sıkıca sarıldı.
"Ben jisoo. Jungkookun ablasıyım. Bana unnie diyebilirsin."
Dediği şey ile kafamı olumlu anlamda sallamıştım.
"Hey beni unuttunuz ama?!"
Jisoo unnienin arkasından gelen ses ile, yavaşca arkaya bakmıştım. Kahverengi saçlı yeşil gözlü ve boyu oldukça uzun olan bir adam gülümseyerek bize bakıyordu.
"Ah, buda benim eşim kim seok jin." dediğinde o, yavaşca ayağa kalktı ve oda bana en az jisoo unnie kadar sıkı sarıldı. "Bana da oppa diyebilirsin." dediğinde gülümseyerek kafamı onu onaylarcasına sallamıştım.
"Jungkook!" diye bir ses duyduğumda, çok cılız bir ses olduğunu düşünmüştüm. Arkamı döndüğümde ise vücudu benimkine göre daha dolgundu. Giydiği kısa elbise içinde vücudu patlayacak gibi duruyordu.
"Senin burada ne işin var?!" dediğinde jungkook kız, aralarındaki mesafeyi sıfıra indirdi ve parmağını beni işaret ederek,
"Bu kızda kim? yeni sürtüğünmü?!"
"Benimle doğru konuş! asıl sen kimsin? eski sürtüğümü?. Ah, kendimi tanıtayım ben pranpriya manoban. Jungkook'un eşi olacak kişi.
Diye ani bir tepki ile, ben bile kendime şaşırmıştım. Jisoo unnie, yavaşca koluma girdi ve, "Zaten mi cha'da şimdi gidiyordu." dedi ve gözleri ile adeta gitmesini emretti.
Kız, bana nefret bakarken zorla yutkundu ve evden çıkıp gitti. Jisoo unnie sevimlice gülümsedi ve , "Hadi sofraya." dedi ve jin oppanın elini tutarak sürükledi.
Jungkook tekrar ellerimizi birbirine geçirip içeri götürdü.
Daha yemeye başlamamıştık. Birini bekliyorduk anlaşılan.
Aşağıya inen iki yaşlı çift jungkookun anne ve babası olmalı diye bağırıyordu beynim.
Herkes yavaşca ayağa kalkarken, bende yavaşca ayağa kalktım ve onlara bakarak gülümsedim.
Tatlı bir çifte benziyorlardı.
Onlar ise, tam önümde durduklarında gözleri benim ile jungkookun arasında mekik dokuyordu. O, yavaşca elini belime koydu ve beni kendine çekti.
"Anne, baba bu benim kız arkadaşım lalisa."
"Öylemi? bize bundan bahsetmemiştin."
"Şey, size söylemek için zaman kolluyorduk."
Dedim yüzüme güzel bir gülümseme koyarak. Onlar bana sıcak bir şekilde gülümserken annemin bana herzaman yapmam gerektiğini söylediği şeyi yaptım.
Yavaşca saldalyeyi bacağımla geri ittim. Yavaş ve bir o kadarda çekingen adımlarla yanlarına gittim ve ellerini öptüm.
Babası, gülümsedi ve elini saçlarıma koyup, "Pekte saygılı bir kız." dediğinde o, annesi kafasını salladı.
Ben ise, hızla onun yanındaki yerimi aldım ve herkes gibi yemeğimi yemeye başladım.
"Mesleğin ne?" diye sordu annesi. "Ressamım." dediğimde dudakları yavaşca aralanmıştı ve gözleride hafif büyümüştü.
"Annen ve baban ne iş yapıyor kızım?" diye sorduklarında çiğnediğim lokmamı zorla yuttum ve, " babam ben 16 yaşımda iken vefat etti efendim. Annem ise, 3 yıldır komada." dediğimde ikisininde yüzü düşmüştü.
Jin oppa konuyu dağıtmak istercesine,
"Baba, sence lisa annemin gençliğine benzemiyormu?"
"Benziyor. Hemde fazlasıyla benziyor."
Dediğimde yüzümde gülümsemem açmıştı. Samimi insanlardı.
"Ya ne zamandan beri soracağım ama sormaktan çekiniyorum. Saçların boya mı?"
"Hayır, Boya değil."
Dediğimde jisoo unnienin gözleri faltaşı gibi açılmıştı."İlk defa bu kadar açık bir sarının boya olmadığını görüyorum." dediğinde yüzümdeki gülümsemem iyice genişlemişti.
"Düğün ne zaman?" diye sorduğunda babası, yavaşca kafamı ona çevirdim. O bir süre bana baktı ve, "2 ay sonra."
"Güzel."
İnsan kendi cehenneminin başlangıcına nasıl güzel diyebilirki?...
❣️ Bugün bir bölüm daha atacağım aşklarım. Umarım hikayeyi beğeniyorsunuzdur.
❣️ Daha utanacağınız yerler var arkadaşlar azıcık spoi vermiş oldum ama olsun.
Sizi seviyorum
❤️
❤️
❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLVER ☘️ Liskook
Teen FictionHayatıma bana yardım etmek adına giren adam, benim onunla 1 buçuk sene evli kalmamı istiyordu... #Lizkook1 (06.02.2020) #Ceykey2 (06.02.2020) #Lali3 (06.02.2020) Lalisa ❣️ Jungkook