İsmini yazma

2K 123 42
                                    

Ben bunları düşünürken bizim çete çoktan sınıfa geçmış sıralara oturmuş konuşuyorlardı. Kendime geldiğimde camdan dışarı baktığımı fark ettim. Sonra takımın bir kaha atması ile anca kendime geldim. "Çete" olarak adlandırdığım beni de sayarsak mükemmel altılı bol salaklı kişiler sırasıyla Azerbaycan namı diyer Azer, minik bela Belarus, Kartal kaptan Kazakistan, Gezegenimsi olarak adlandırdığımız, vodka içtiği için genelde sulak alanlarda yaşayan Rusya the gökdelen. Bana seslendikleri isim Hilal. Ama bir tek Rusya bana Kızıl yıldız olarak sesleniyor ve son olarak Ukrayna ama o bu aralar Rusya ile kötü olduğu için bize uğramaz oldu. Ara sıra benim yaıma geliyor o kadar.
      Bende onların yanına geçtım ve konuşmaya katıldım. Aslında uykum vadı o yüzden Rusyanın omzuna yaslanarak onladı dinledim sadece. Ama ne lafladıklarını pek anayamıyordum. Bir ara düşecekmiş gibi oldum ve Rusya beni sarstı. Uykuya dalmış gidiyordum "Hey! Çok mu uykun var senın kızıl?"
Bu soruyu gözlerimi ovuşturarak cevapladım. "Dün gece hep oyun oynadık ya Rus? Uykumu alamadım heralde." Kazakistan diyer yanımdaydı ve o da söze giri "Çok uykun varsa söyle biz derste asker gibi tarikat kuralım hoca baktığında hoop uyandırırız seni. Nası fikir?"
"Aslansın kartalım ama o iş öyle olmaz. Hoca yakalarsa sonumu benden iyi siz biliyorsunuz." Azerbaycan "Disiplin.. Değil mi?" Başımla yavaşca onayladım. Ne yalan söyliyim hala uykum vardı. "Azer sen benle gelde bir yüzümü yıkıyayım." Yüzümü gurubun kalan kısmına çevirdim "Sizde bana bir kahve gibi bişey bulun."
          Azerbaycanla erkekler tuvaletine kadar geldik. Musluğu açıp soğuk suyun elimle temas edişi. Su gerçekten çok soğuktu ben bunal yüzümü yıkarsam heralde- aman be na kadar taktım. Alt tarafı soğuk su. Öldürüecek hali yok ya. Cesaretimi toplayıp yüzüme suyu çarptım ve çarptığım anda lanetler okumaya başladım. Musluğu kapatıp hızlıca okul üniformamla yüzümü sildim. Azerbaycan'a döndüm. Yüzünde saklamaya çalıştığı bir sorusu varmış gibiydi. Belli oluyordu. "Azer, n'oldu?" Dedim kısaca. Ben bu soruyu sorarken korudordan sınıfı  yolunu tutmuştuk. "Senin şu fobi olayı... Hala aynı mı? Korkuyor musun bizden?"
Bu soruyu duyunca duraksadım. Onlardan korkmuyordum. Onların bana veya benim onlara zarar verme olasılığından korkuyordum. Eski bir anıdan kaynaklanıyordu bu durum.. Zamanı gelince anlatacağım. "H-hayır korkmuyorum. Ben sadece.. İçimde hep bir ürperti var. Bilirsin ya. Herşey kötü olacakmış hissi. Asla yakamı bırakmıyor." Dedim hızlıca. "Seni seviyoruz... Biliyorsun değil mi?" Azer bana içi dolu gözlerle bakıyordu. "Biliyorum" dedim kısaca. Bu konuşmayı daha fazla uzatmak istemiyordum çünkü. Sınıfa gelmiştik bile 11/B. En arka sırada oturuyorduk bu yüzden bende oraya yöneldim. Rusya "Hoş geldiniz" İkimizde gülümsemeye çalışarak yerimize oturduk. Öğretmen de bi süre sonra geldi. Hepmimiz en arkada ve yan yana oturuyorduk. Sıralar üçe ayrılmıştı. Cam kenarı orta ve duvar yanı. Ve her sırada iki kişi birlikte oturutordu. Azer duvar yanındaydı ve yanında kimse oturmazdı. Sınıfa yirmi öğrenci ve yirmibir sıra vardı bizde Azerbaycanın yanının boş olmasını bir avantaja çevirdik. Hepimiz sınıfa gelince çantaları oryaya atardı. Ortada ikili olarak Belarus ve Rusya oturuyordu. Belarus duvar yanına daha yakındı Rusya da cam kenarına. Ben ise Kazakistan ile Cam kenarında oturuyorum. Kazak hemen camın bitişiğinde bende orta ile daha yakınım. Derste arada sıkılırsak bu şekilde notlaşabiliyorduk. Ders şu an biyolojiydi. Biyoloji benim için kırk dakikalık ninniydi. Bir öğretmen bu kadar mı sıkıcı anlatır. Ders biyoloji olduğunda zaman falan bükülüyor heralde yoksa başka mantıklı bir açıklanası yok bu olayın. Normalde saate bakınca zaman yavaş geçer. Adamın desinde saate bakmayınca zamanın geçtiğini bile anlamıyorsun.
       Bir kırk dakikalık uyku ve ıstırap eziyetinden sonra ders nihayetinde bitmişti ve artık beş dakikalık ilahi lanet özgürlüğümüzün tadını çıkarabilirdik. Beş dakika tenefüs mü olur ya? Neyse sakknim. Bu gün birinin kemiğini kırmamaya kendi kendime ant içtm. En azından cuma diye kendimi yalandan yere avutmaya çalışıyordum. "Sınav için hazır mısın?" Bi dakka kim dedi onu? Yanıma baktığımda sıraya ellerini koymuş ve benimle iletişim kurmaya çalışan bir Rusya gördüm. Tedirginlike "N-ne sınavı b-bu R-rusya?"dedim. Rusya şaşırmış bir ifadeyle bana baktı. "Haberim yoktu deme. Sana iki hafta önce söyledim."
"İki hafta önce söylediysen nasıl hatırlamamı beklıyosun benden?! İKİ HAFTA KOSKOCA İKİ HAFTA!!" Rusya streslenmiş görünüyordu. Gözlerini sınıfta gezdiriyodu. Bişeyler mi düşünüyordu bu?
"Aah- Şey. Sınav kağıdına ismini yazma tamam mı?" Ne demye çalışıyodu bu. Niye ismimi yazmayacakmışım ki?
  "Umm... Neden?"
  "Yazma dedim işe Yıldız. Bir defa beni dinle yalan söylicek değilim."
  "Kabul."
Neyin peşinde olduğunu anlayamamıştım. Öğretmen eninde sonunda o kağıdın benim olduğumu bulacaktı zaten. Zil çaldı ve matematik öğretmeni içeri girdi. Kalbim cidden çok hızlı atıyordu ve ellerim terlemeye başlamıştı bile. Gözbebeklerim tahminen büyüyordu. Öğretmen yer değişkliliği yapacağını sözledi. Kazakistan ile duygusal bir sahne yaşadıktan sonra kenimi Arnavutluğun yanında buldum. Birbirimize sarılıp ciddi ciddi ağladık. Öğretmen araya çanta koymamızı istedi. Arnavutluk ile de duygusal sahneler yaşladıktan sonra tek başmaydım. Çanta dediğime bakmayın yasal olsa beton ile farklı odalar yaprırırdı ama olsun.
       Sınav cidden zor geçmişti. Rusyanın isteği üzerine ismimi yazmamıştım. Dışarı çıktım ve zilin çalmasını bekledim. Sonra çetenin yanına gittim.
       Azer beni selamladı. Belarus "Sınav nasıldı Hilal?"
"Ne ben anlatıyım ne sen sor Bela. Ama bir çocuk bekliyorum. Çünkü sınav bildiğin beni si- Ahh!"
Kazakistan bacağımı cimmişti.
"Sus!"
Kaprisli kaprisli ona bakmaya başladım. Biraz konuşma böyle devam ederken akılma geldi.
"Hey Rusya. Sen niye benim ismimi yazmamı istemedin. Hoca eninde sonunda ben olduğumu öğrenecek zaten?"
Rusya okuduğu bir parça kağıttan başını kaldırdı sırıtarak.



○.•°Philopofobi°•.○Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin