Bölüm Şarkıları;
Thiago Pethit - Moon
Daughtry - Waiting For Superman
------------------------------------
Dilim tutulmuş, gözlerim yerinden çıkmış bir vaziyette anneme bakıyordum. Dediklerinden bir anlam çıkarmam, neler olduğunu kavramam gerekiyordu. Ancak nöronlarım error vermiş, işlevini yarıda kesmişti.
Titreyen dudaklarımı yaladığımda “B-Buda ne demek?” diye geveledim. Sesim çatallaşmıştı, kekeliyordum.
Annem bir an gözlerini kapayarak derin bir enfes aldı. Ağzından tiz bir çığlık çıktığında zorlukla yatağa oturdu. “Bilmiyorum.” Diye fısıldadı. Gözleri üzüntüyle benimkilere takılırken “Phoneix’te bulunduğum süreç içerisinde bilmediğim bir numara beni arayıp durdu.”
Bedenimi taşımakta zorlanan bacaklarımı yayarak yatağa doğru ilerledim. Ne demem, ne yapmam gerektiğini anlayamıyordum. Annem, gizli bir numara tarafından tehdit ediliyordu, bense çaresizce kabuğuma çekiliyordum.
Yanaklarını dişleyerek annem, “Her gün, her saat durmadan arayıp durdu. Telefonları açmamayı denedim. Bu kez şirket telefonunu arayıp arkadaşım olduğunu, benimle konuşması gerektiğini söylemiş.” Dedi. Burnunu çekiyordu ancak artık ağlamıyordu.
Kirpiklerimi kırpıştırdım. Gözlerim sulanmıştı. Annemi ilk defa böyle görüyordum. Böylesine çaresiz, korkmuş, endişelenmiş ve yapayalnız.
Gözümden düşen yaşlara engel olamadım. “Ne istiyordu?” diye sordum, boğazımı temizlerken.
Ellerini saçlarından geçirerek çekiştirdi. “Bilmiyorum, lanet olsun. Sadece ‘O’ deyip durdu. İşleri batırdığını, ‘O’ ‘nu bulup bunu ödeteceğini söyledi. O kim, benimle ne alakası var bilmiyorum.” Derin bir nefes alırken “Lanet olsun, hiçbir şey bilmiyorum, Zena.” Diye çığlık attı. “Hiçbir şey bilmiyorum.”
Elimin tersiyle hızla yanağımdaki ıslaklığı sildim. “Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, anne. Ancak söz veriyorum bunu kimin yaptığını bulacağım.” Diye fısıldarken kollarımı boynuna dolayarak kafasını göğsüme yasladım. Hıçkırıkları kafasını titretiyordu.
Kasvetli bir sessizlikten sonra annem, kafasını kaldırarak bana baktı. Gözleri tekrar kızarırken ağzını aralamıştı. Söyleyecek doğru kelimeleri arıyor gibiydi. “Zena, ımm.” Kaşlarımı çatarak devam etmesini beklerken “İşin için de senin de olduğunu söyledi. Seni bulduğunda yok edeceğini tekrarlayıp durdu. Bana neler olduğunu söyle, Zena.” Karamel gözleri tekrar bulanıklaştığında yavaşça gözünden yaşlar akmaya başladı.
Tüm vücudum kasılıyordu. İşin içinde benim de olduğumu, bana zarar vereceğini duymak, kafamdan aşağıya dökülen kovalarca kaynar sulara yol açmıştı. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Sonrasında kafamda çakan şimşekler beni kendime getirdi. Olay tamamen Travis ile alakalıydı. Nasıl ve neden olduğunu bilmiyordum, ancak her şey Travis’in üzerine kurulmuştu.
Sinirden ve anneme zarar gelecek korkusu beni deli ederken yerimden zıpladım. Annem şaşkınca bana bakarken yaklaşıp alnına bir öpücük kondurdum. “Evde kal, anne. Calvin burada olacak. Halletmem gereken işler var. Endişelenme, sadece güvende olduğunu bilmeye ihtiyacım var.”
Annem hızla bileğimi tutarak çekerken “Hayır, Zena. Aklındakileri unut. Kahramanlık oynayamayız. Seni bulurlarsa ne olur hiç düşündün mü? Tanrım, Zena!” diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANGSTER
RomanceKehanetler, Gizemli rüyalar ve kimliksiz cesetler, Tehlikeli anlaşmalar Ve tutkulu aşklar. Zena Hetterson, Uzun bir süredir gördüğü rüyalardan dolayı psikolojik yardım almaya başlamış, gördüklerinin birer kabus olduğundan emin olmuştur. Ancak bir g...