"Ee ilk hangisinden başlayalım?"
"Hangisi derken? Sadece ayakkabı alıcaz sanıyordum?"
Yine beni bileğinden tutup alışveriş merkezinin içine doğru yürümeye başladı.
"Fikrimi değiştirdim. Sana ayakkabiyla birlikte mont kazak ve kot gibi şeylerde alcaz. Ve evet seçim şansın yok. Her türlü bir şekilde sana onları alıcam. Bedava kıyafet zaten. Ben olsam reddetmezdim."
"Ne? İyi de öğrenciyiz ve paramız az?"
"Türkiye. Ben babamdan zenginim." Bu sözleri söylerken dönen kapılardan geçmiş ve birinci kata çıkmıştık bile. Yürüyen merdiavende etrafıma bakınıyodum ve bu sosyete mekanı tanımaya çalışıyordum."Benim babam zengin" ha? Keşke benimki de böyle izin verse. Çocuk benim kış alışverişimi üslendi cidden. Tatlış dev. Ben bunları düşünürken elim istemsizce Rusyanı yanağına gitmişti. "Sağol. Gamzelerin çok güzel."
Rusya kıkırdamaya başlamıştı bile. Elimi yavaşca yanağından çekti. Yürüyen merdivenler bitince ikimizde tökezledik. İçgüdüsel olarak Rusya nereye giderse bende oraya gidiyordum. O çok büyüktü ve baba rolünü oynuyormuş gibi hissediyordum. Bana da oğul rolü düşüyor haliyle.
Mağzalardan birine girdik. Oraya adımımı atar atmaz benden daha pahalı oda parfümü kokusunu içime kadar çektim. Zehir gibiydi. Rusya kış reonu bölümüne ilerliyordu. Bu magaza sadece erkeklere özel olduğu için kız erkek diye ayırmalarına gerek yoktu. "Bu nasıl?" Dedi Rusya aynı zamanda elinde koyu lacivet kalın boğazlı bir kazak tutarken. Ben bişeyi alcaksam önce ona ellerim. Kazağın bel kısmından iki elimle tuttum. Biraz okşayınca bunun gervçek koyun yününden yapıldığını anladım. Elimde biraz keçeleniyodu kumaş. "Bilmem?" Diye cevapladım.
"Hadi ama Kızıl. Sana bakıyoruz beğenirsen açıkca söylemen gerekiyor."
"Ne biliyim normal standart bir kazak işte daha n'olsun!"
Rusya kazağı hızlıca çekti ve lacivert kazak iki elimin arasından kaydı. Sonra üstümde nasıl duracağına bakmak için kazağı göğsüme yapıştırdı. "Olur bu sana ya."
"Deniyim mi?"
"Dener misin ki?"
Gülmeye başladım. "Evet ama bana bakıyoruz o yüzden şunun "L" modeli değil de "XS" modelini alıyım." Sonra elimle kazakları karıştırmaya başladım. Bedenimden daha büyük göstermeme rağmen bedenim boyum kilom küçüktü. Daha büyük göstermekten kast ettiğim benim bedenim "S" gösteriyor ama aslında "XS"
Ben böyle kazakları karıştırırken sonunda bana uygun olanını buldum.
"Şey Rus, ben bunu deneyıp geliyorum. Tamam?"
"Huh. Tamam giyince yine gel bişey daha buldum."
Çoktan arkamı döndüğümden buna sadece başımı sallamakla cevap verebildim. Deneme kabinlerinin olduğu yere gittim. Şansıma sıra falan yoktu. Normalde hala okul olduğundan ve normal insanlar evlerinde yada işlerinde olduklarından pek kalabalık değildi zaten. Ama Türkiye ile Rusya durur mu canım (!) Bir kabıne girip üstümü hızlıca değiştirdim. Kazak aslında biraz kaşındırıyordu. Kabinden çıkıp Rusyanı yanına gittim beni görür görmez. "Yakışmış." sözüyle karşılaştım. Kazağın boğazıyla biraz oynayarak "Sağol ama bu kaşındırıyor." Dedim. Koyun yünü n'aparsın. O anda gözüm Rusyanın elindeki kazağa gitti. Avcı yeşili ve gayet bol ve rahat görünüyordu. "Belki bunu da denemek istetsin?"
"Aaa bu çok güzel!" dedim Rusyanın elindeki kazağı büyük bir hızla kaparak. Kazağı bir elimde tutarak bir eliminde işaret parmağını Rusyaya doğrultarak. "Beni burda bekle. Işık hızında değişip geliyorum!" Dedim ve koşar adımlarla deneme kabinine yol aldım. Ama kabinde bu sefer başla biri vardı. Bende biraz beklemeye karar verdim. Birkaç dakika sonra artık canıma tak etmişti. Kitli olan deme kabinin kapısını tıklamaya başladım. Benim dünyama buna tıklamak deniyor. Yada bir fiske vurmak. Ama normal çoğlan boşlatım yapabilen yemek yiyebilen canlıların dünyasında buna kapıyı kırmak deniyor. Kabinin içindeki kişi "Tamam tamam! Bir dakika. Aynı şey gibi vuruyorsunuz." Cümlesini yarıda kesip kapıyı açtı. Sonra yüzünde tuhaf bir gülümseme oluştu. "Türkiye."
"Yunan?! N'apıyosun sen burda!"
"Umm. Ķıyfet alıyor olabilir miyim. İçerde sinama izliyek halim yok ya?"
Çok uzun süre burda kaldığımı fark eden Rusya yanıma geldi. Kollarımı kavuşturdum kaşlarımda biraz çatıktı. "Benin kabinime niye girdin Yunan? Daha birçok kabin vardı. Hemde boş."
"Türkiye o seni rahatsız mı ediyor?" Diye sertçe girişti Rusya.
"Bak bak~ bizim kızıl kurt yanına alkolik mazoşist manyak ayısını almış gezintiye çıkmış."
Bu sözler Rusyanın ağırına gitmiş olcak ki Yunanistanı bir kolundan tuttu ve kendine doğu çekti.
"Senin böyle bir narsist pezevenk olcağını tahmin etseydim. Babama Osmanlıyı durdurmaması için yalvarırdım. Seni pis Hellanic. Balkanın en pis ve en tembelisin. Herkezin senin hakkında yaptığı şakalara sende gülüyorsundur umarım." Sonra sertce Yunanistanın kolunu itti. Onu biraz savurdu.
"Zaman gösterecek seni pis alkolik manyak." Dedi ve gitmeye başladı. O gittikten sonra Rusya ağzında bişeyler geveliyodu. Büyük ihtimal küfür. Yavaşca onun yanına geçim ve omzuna yaslandım.
"Onun için şimdi hep kötü mü olcaz?"
Sonra onun uşankasını kafasından aldım ve kedi kafama geçirdim. Artık göremiyordum.
"Hadi ama! Kafan bile benden büyük!" Gülerek uşankasını benden geri aldı ve kafasına taktı.
"O değil de. Sen şu kazağı denemeyi düşünüyor musun?"
"Huh?! Evet tam denicektim işte bir anda Yuan çıktı. Benim ne suçum var ki? Neyse be şimdi bunu deniyorum."
Kaşındıran kazaktan çıktığım için çok mutluydum. Ve rahatlamış. Bol kazğı giydikten sonraki sevincim anlatılmaz. Hani şeker bayramında çok uzak bir akrabanın elin öpersin ve "aha şeker vercek yine bu gavat" dersin ama onun eli cüzdanına uzanır ya. O sevincin altı bin- yedi bin katı.
Kabinden dışarı çıktığımda. "Sevdin bun sen? Değil mi?" Dedi gülümseyerek. Sadece gülmek ve başımı sallamakla yetindim. "Tamam bunu alalım o zaman." Sonra onun elinde de aynı bu kazaktan olduğunu fark ettim ama o kadar büyuk bir detay olmadığından pek umursamadım. Rusya kasada o iki kazağı aldı. Dışarı çıktık. "Bari poşetin parasını ben ödeseydim." Dedim mahçup bir sesle. Rusya beni omzumdan tutarak kendine çekti gülerek. "Hiç gerek yok." Dedi. Şimdi bana kot almaya gidecektik. Bir üst kattaydı. Yine yürüyen merdivenlere bir selam çaktık ve ikinci kata geçtik.-----------------------------------------------------------
Not: Yunanistan'ı sevmediğimden böyle yazmıyorum ama kitabın bir tane (yada daha fazla) kötü karaktere ihtiyacı olduğu için Yunanistan'ı bad boy yaptım aw ;^;Bu arada kitapta herhangi bir ülkeye linç ederseniz hepinizi bim ekmeği ile eşşek sudan gelinceye kadar döverim. Phen sevmek bütün ülkeleri çünkü♡
Neys hadi bb ùwú
ŞİMDİ OKUDUĞUN
○.•°Philopofobi°•.○
Non-FictionEyy!! yine bir ruskey kiabıyla karşınızdayım çünkü bu ship muq Diğer kitaba da devam edebilirim ama sık yb gelmez bu kitaba odaklanmayı düşünüyorum uwu Diğer kitaba yb atamamıştım çünkü uygulamada sıkıntı vardı ama çözdum. Eğer moralim varsa haftada...