Maceracı Hayatı 1

2 0 0
                                    

Okula başlamamdan bu yana 6 yıl geçti. 2000 altın maaşım vardı. Her ay 100 altın aileme gönderiyordum. Köy büyüklerinin bana yolladığı 200 altını ilk mhaaşımda geri ödedim. Okuyan 2 kişiye,ayşe'ye ve kuzenlerime ayda 100 altın yardım ediyorum. Çok sıkıcı bir hayatım oldu bu altı yılda keşke anılarımdaki gibi bilgisayarlar olsaydı. Herşey var bilgisayar yok.1 hafta sonra sınıf seçimi yapacağım ama hatırladığım kadarıyla kutsal yetenek kazanabilme ihtimalim var.
Hergün antrenman yapıyorum gücüm epey yükseldi.
-Istatistikler
Isim: Fatih Seviye:38
Sınıf:Acemi dövüşçü
Ünvan: Yok Güç GP:39.248.976
- Can: 37.178.900/37.178.900
- BH:0 Dyn:37.178.900/37.178.900
- BG:0 FG:37.178
- BD:136.820 FD:1.858.900
- Çeviklik:37.178 KŞ:%100 KH:%25100
Ateş elementi direnci:%99.9
Su elementi direnci:%99.9
Hava elementi direnci:%99.9
Toprak elementi direnci:%99.9
Karanlık elementi direnci:%99.9
Işık elementi direnci:%99.9
Soğuk direnci:%99.9
Sıcaklık direnci:%99.9
Psişik direnç:%99.9
6 yıl önce kendimi güçlü sanırdım şimdi ki halimle karşılaştıralamam bile. Kıvrık'tan şimdilik başka hayvan almadım çocukları oldu ama onları da sahiplenmedim.
Sabah kalktığım gibi bana 2 görev geldi.
Zor görev: Şeytan ordusu dünyana boyutsal kapı açmak için hazırlığa başladı. Kapı açılırsa milyonlarca şeytan dünyana akın eder.
Ödül: Rastgele güçte sınıf silahı
Düşman sayısı:1178
Görev başarısız olunması durumunda düşman sayısı:73,4 milyon
Engellemek için kalan süre 21 gün.
Acil görev: Şeytanlar Büyücü konseyinin araba konvoyuna saldırı düzenleyecekler. Konvoydan istediklerini elde ederlerse boyutsal kapı yapımı hızlanır. Saldırıya Kalan süre 1 saat 57 dakika.
Düşman sayısı:248
Ödül: Rastgele basit eşya
Bu görevler hep geleceği gören biri tarafından veriliyor. Neyse yola çıksam iyi olacak bu konvoy nerede acaba. Bugün okula gidemem konvoy ile ilgilenmem gerek. Böyle bir bilgiye ancak soylu büyükbaba ulaşabilir.
Koşa koşa malikâneye gittim. Hep oturduğu koltukta yoktu. Hizmetçiye sordum.
-Lordum saraya gitti akşama anca gelir.
Bende saraya gittim. Kıvrık'a dışarda beni beklemesini söyledim ve kapıdaki korumaların yanına gittim.
- Günaydın ben Fatih Sayın Baron Mahmut Tayfun'un bir çalışanıyım kendisiyle görüşmeyi talep ediyorum.
- Buyur beni takip et.
Yavaş yavaş yürümeye başladı.
- Beyefendi konu torunuyla ilgili bu yüzden acele eder misiniz? Geç kalırsam seni suçlarım haberin olsun.
- Tamam anladım ama sarayda koşmak yasak.
Hızlı yürümeye başladık. Soylu büyük baba bir masada oturmuş 5 6 kişi sohbet ediyorlardı. Uzakta durduk. Bir hizmetçi yanımıza geldi.
- Toplantının bölünmesi yasak.
- Sayın Baron Mahmut'a Torunuyla ilgili bir problem olduğunu söyler misiniz.
- Toplantının bölünmesi yasak.
- Ben söylerim çekil. 3 tane koruma üzerime atıldı. Hepsini yere yatırıp kelepçeledim ve ilerlemeye devam ettim. Bu sefer 6 kişi üstüme atıldı.
Yine kelepçeledim.
- Efendim toplantıyı böldüğüm için özür dilerim. Efendim acil konuşmamız lazım.
Yerde kelepçeli olanlara aldırış etmeden 15 metre kadar geri yürüdüm ve durup büyük babayı bekledim. 3 dakika sonra geldi.
- Sizden yardım istemek için geldim. Büyücü konseyinin araba konvoyunun nerede olduğunu öğrenmem lazım.
- Neden böyle birşey soruyorsun.
Orasını düşünmedim ya. Ne desem yardım eder.
- Efendim dün gece şehirden çıkıp Kıvrık ile birlikte ormanda avlandım. Avlandığım sırada birkaç insan oturmuş ve şeytanlardan  bahsediyorlardı. Öyleki anladığım kadarıyla büyücü konseyinin konvoyuna saldırı düzenleyecekler. Size anlatmam gerektiğini düşündüm.
- Fatih böyle şeylerde şaka olmaz.
- Şaka yapmıyorum hem niye şaka yapayım.
- Gel benimle.
Masaya geri döndük. Hepsinin soylu olduğu belliydi. Birinin kafasında taç vardı. Bu tacı sadece şehrin sahibi takıyordu.
- Yanımdaki çocuk torunumun korumasıdır. Küçük olduğuna bakmayın gerçekten çok güçlüdür. Bana dün gece ormanda ava çıktığını söyledi. Orada birkaç kişinin konuşmasına şahit olmuş. Anladığı kadarıyla Büyücü konseyinin konvoyuna şeytanlar saldırı düzenleyecekmiş.
- Sadece bir söylentidir. Şeytanların saldırıları hep rastgele olmuştur.
- Büyücü konseyinin konvoyunu yola çıkacağını sadece burdakiler biliyor. Görevlilere bile sadece yarım saat önceden haber verilir.
- Bu çocuğun yalan söylemediği ne belli.
- Bu çocuk 6 yıldır yanımdadır. Bu tip konularda yalan söylemez.
- O zaman önce haber gönderelim.
- Haber göndermeye ben gidebilir miyim? Konuşanların içinde büyücüde vardı. Belki konvoyun içine sızmış ise onu tanıyabilirim.
- Fatih orada şeytanlarda olacak gitmek istediğine emin misin?
- Evet. Şeytanlar ben ve Kıvrık için bir sorun teşkil etmiyor.
- Anladım Lordum siz ne düşünüyorsunuz?
- Bu çocuğu ve Şahsi korumalarımdan Şahin pençesini bir helikopterle konvoya gönderelim başka kimsenin gitmesine gerek yok. Hemen yola çıkın.
- Emredersiniz Lordum.
Deri zırhlı bir adam çatıdan atladı ve şövalye selamı vererek yere indi. Bu adamın az önce kelepçelediklerim gibi göğsünde arması var. Bana gidelim der gibi kaş göz işareti yaptı.
Bende peşine takıldım. Koşmaya başladı. İlerde bir helikopter gördüm.
- Dur köpeğimide alalım dışarda beni bekliyor.
- Köpeğin mi bırak kalsın orda acelemiz var. Şeytanlar söz konusuyken bir köpeğimi düşünüyorsun.
- Şeytanların kokusunu ayırt edebiliyor.
- Git getir o zaman ne bekliyorsun.
Gittim Kıvrık'ı alıp geldim yaklaştığımı fark edip biz binmeden helikopteri havalandırdılar.
- Kıvrık helikopterin kokusunu alabiliyor musun?
Evet der gibi havladı.
- Hadi o zaman gidelim.
Kıvrık'ın üstüne bindim ne kadar büyüsemde oda büyüdü. Hala at gibi binebiliyorum. Saraydan çıktık, şehirden çıktık, ormanı ve tepeleri geçtik. Konvoyu 1 saat 40 dakika sonra ucu ucuna yakaladık. Helikopter durmadı. Şahin pençesi helikopterden en öndeki arabanın tepesine atladı. Konvoyu Yakaladığımız gibi Kıvrık hırlamaya başladı. Konvoy yavaşladı ve durdu.
Bir yuvarlak oluşturdular. Sanki vahşi batı filmi izliyormuşum gibi bir hava var. Şahin pençesi ise kızıl derili gibi duruyor. Gri büyücü şapkası ve cübbesi giymiş biri herkesi karşısına almış konuşma yapıyordu. O sırada bende Kıvrık'ın üstünden inmeden kalabalığa yaklaştım.
- Dostlarım Reysay şehrinin lordu haber göndermiş. Şeytanlar bu konvoya saldıracakmış. Sizden isteğim.
- Kıvrık aralarında şeytan varsa saldır
Kıvrık önce hırladı sonra ileri atıldı. Kimse onu takip edemiyordu. 12 tane kafa koparıp bana getirdi.
- Şahin pençesi beni niye beklemedin.
Bak aranızda şeytanlar varmış. Kıvrık olmasa tuzağa düşmüştünüz.
Bana baktı ama birşey demedi ama Etrafımdaki insanlar bana doğru nişan aldı.
- Durun oda Lordum tarafından gönderildi.
Dedi Şahin pençesi. Bunu duyan gri cübbeli ekledi.
- Arkadaşlar akan kanların hepsi yeşil sakin olup silahlarınızı indirin.
- Merhaba ben Fatih buda Kıvrık. Tanıştığımıza memnun oldum. Şeytanlar yakınlarda konvoya her an saldırabilirler.
- Hemen savunma büyüsünü kurun.
Dedi gri cübbeli dede yaşlı olduğunu daha önce anlayamamıştım.
Tam yuvarlağın ortasında durup tepesinde bir kristal olan direği yere sabitlediler. Sonra 10 kişi direğin etrafında durup büyü yapmaya başladı. Etrafımızda daha önce kırdıklarım gibi bir büyü alanı oluştu.
1 saat boş boş bekledik.
- Kıvrık etrafta şeytan kokusu alıyor musun?
Kolamaya başladı bir yöne doğru hırladı. Toplamda 200 civarı şeytan var tek başımıza halledebiliriz ama önceliğimiz korumak ve biz sadece 60 civarı insanız.
- Aranızda ışınlanma büyüsü yapabilen kaç kişi var.
- 4 kişi var
- Kıvrık'ı alanın dışına yollayacağım eğer tehlikeye girdiğini hissedersem onu geri ışınlamanızı istiyorum.
- Üstüne ışınlama büyüsü çizeriz senin sözünle geri çekeriz.
- Çizin hadi.
4 tane mavi yazılı halka Kıvrık'ın sırtına çizemediler.  Kağıtlara çizip yapıştırdılar.
- Kıvrık git  ve şeytan avla.
Kıvrık ok gibi fırladı. Her avladığı şeytanın kafasını getiriyordu. 20 50 80  kafalar giderek artıyordu ama 120 de durdu sanırım başka şeytan kalmadı.
- Sanırım etrafta şeytan kalmamış.
Gri cübbeli bana döndü
- Evet sanırım öyle. Senin köpeği bana satar mısın? 1 milyar altın veririm.
- Satılık değil.
- Anlıyorum bende satmazdım ama fikrini değiştirirsen beni istediğin zaman bulabilirsin.
- Bana bulanabilecek en güçlü 3 yavru canavarı bul o zaman düşünebilirim ama söz vermiyorum.
- Anladım izin verirsen sana kişisel bir soru soracağım. 6 yıl önce Reysay şehrindeki şeytan avcısı pigme savaşçı sen misin?
- Hayır ama Kıvrık ordaki altın güneş kurdunun yavrusu.
- Hmm anlıyorum.
Durum böyle olursa bende yavrularını satabilirim. heheheh
- Yani senin Köpeğin bir kurt kırması anlıyorum. Yarı kurt olması gücünü açıklıyor. Normalde kırma canavarların 1 yaşına gelmeden ölmesi lazım ama senin Köpeğin bu özelliği bastırmış.
Sonra Kıvrık'ın üzerindeki kanları temizledim.
Etraftaki kafaları saymayı bitirdiklerinde boyutsal yüzüklere koydular koydular. Kesin o kafalar para ediyordur.
- Şeytan kafası başına kaç altın vereceksiniz.
Gri cübbeli bunu duyunca irkildi.
- Anladım ödül istiyorsun kafa başına bin altın yeterli olur mu?
- Olur Olur. Teşekkürler. Şimdi biran önce yola çıkalım ve bende gelicem. Şeytanlar bundan daha fazla olmalıydı. 118 tane daha öldürmemiz lazım.

Kıyametin DengesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin