-Anıl'dan-
Okuduğum kitabı kapatırken bakışlarım yatağında kablolarla bağlı papatyama gitti.
O küçücük bedene bir sürü kablo sığdırmışlardı. Onu ilk gördüğümde kendimi ağlamamak için tutsam da onun yanından ayrıldıktan sonra, onun yerine de hıçkırarak ağlamıştım.
Elindeki not defterini bana uzattığında, gözlerimin üzerinde fazlaca kaldığını fark ettim. Elindeki not defterini aldığımda kaşlarım çatıldı.
Sesimi duymadan nasıl sevebiliyorsun beni?
Not defterini ona uzatırken "Ben seni severken sesini duymayı beklemiyordum. Ancak düşündüğünün aksine sesini duyabiliyorum. Eğer istersen konuşabileceğini de biliyorum. Çünkü, sen güçlü bir kadınsın. Her istediğini yaparsın" dedim. Gözleri anında dolarken yatağın boş tarafına uzanıp küçük kadınımı kendime çektim. Tekrar not defterine bir şeyler yazarken onu doyasıya izledim.
Ya sesimi ömür boyu duyamazsan? Benim ağzımdan aklımdan geçenleri duymak istemez miydin?
"Güzelim" diyerek başının üzerine bir öpücük kondurdum.
"İnan bana seni zorlayacak hiçbir şey istemiyorum. Ben böyle iyiyim"
Değildim. Onun ölüme yakın olduğunu düşündükçe, onunla birlikte ölmek istiyordum.
Uzattığı not defterine baktığımda bir an için, gerçekten kalbimin durduğunu zannetmiştim.
Seni seviyorum. Ve sana söz veriyorum, bir gün bunu sana söyleyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solmuş Papatyalar Mezarlığı - Texting
Short StoryTexting - Tamamlandı *** Anonim: Sen, küçük papatya... Anonim: Evet sana papatya diyorum. Anonim: Çünkü sarı saçların, beyaz tenin ve saf kalbinle papatyaya benziyorsun. Anonim: Kalbin... Anonim: O küçük kalbin bir gün benim için atar mı sevgili pap...