***
URAZ KORKMAZ
Tutmayan uykularımın ardından uzun zamandır ilk defa bir sabaha kendi isteğimle ve gülümseyerek uyanmıştım. Gülümsemem başımdaki şiddetli ayrı sonucu silinirken gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalıştım. Dün, biraz fazla kaçırmıştım sanırım. Orkun bana ramazanda davulcuların söylediği manileri aktarıyordu. Sonrası pek net değildi.
Esneyip başımı yastığa geri yasladım. Bir dakika, bu bir yastık değildi. Burnuma karamel kokusu geliyordu. Yağmur? Gözlerimi açıp olduğum duruma baktım. Yağmur'a sıkıca sarılmış kafasına başımı gömmüştüm. O da incecik kollarını belime sarmış neredeyse üstüme çıkacak durumdaydı. Zihnimde sahneler oynarken olayı anladım ve hatırladım. Sarhoş olduğum zaman kontrolü kolay kolay kaybetmezdim ama kaybedersem de olanları az da olsa hatırlardım. Bünyemde mi var bilmiyordum ama hafızam sarhoş olsam bile iyi çalışıyordu, sonuçta bana aitti.
Dün gece bana anlattıkları aklıma geldiğinde ise yutkundum. İşler karışmıştı ama şu ana odaklanmalıydım. Şu an o minik vücudu kollarımın arasındaydı, gerisini umursamak istemiyordum. Kafamı saçlarına tekrardan gömüp uzunca çektim içime kokusunu. Çok özlemiştim, bunu yapmayı bile deli gibi istiyordum. Yavaşça boynuna yönelip kokladığımda gıdıklanıp yerinde kıpırdandı. Resmen sapık gibi kız uyurken onu kokluyordum.
"Ne demek yani bilmiyorum nerede olduğunu, burada çıkmazs-Oha!" kafamı kapıya çevirdiğimde Başak, Emre ve Orkun'u gördüm. Başak arkadaşının üzerine eğilen bir ben gördüğü için olsa gerek, şaşkın şaşkın bakıyordu. Geri çekilip sırtımı yatak başlığına yasladım. Başak açılan ağzını kapatıp Emre'ye döndü.
"Biz kız o kafayla intihar eder diye endişeleniyoruz, kız ne hallerde" ardından bana dönüp yapay bir gülümseme yolladı.
"İnsan bir Yağmur yanımda, endişelenmeyin falan der. Gerçi bunu senden beklemem hata. Onu lütfen güzel bir şekilde uyandır ve aşağıya gelin, yürü Emre" Orkun kafası karışmış bize bakarken kapıyı işaret ettim. Omuz silkip çıkarken kapıyı kapadı.
"Emrivakini sikeyim" sakince uyuyan güzelime döndüm. Yalan. Gürültüden rahatsız olmuş olacak ki kaşlarını çatmış, uyuyan güzelden daha çok cadıya benzemişti. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu, değil mi?
"Güzelim? Uyan artık, yoksa kötü şeyler olacak" mırıldanarak kafasını göğsüme daha çok gömdü. Garip hissetmeye başlarken ona eğildim ve boynuna üfledim. Yerinde kıpırdandıktan sonra uyumaya devam etti. Gözlerimi kıstım, ben uyarmıştım.
"Hasiktir! Ne yapıyorsun?" burnu ısırdığımdan olsa gerek tıkalı olduğundan sesi çok ince ve tatlı çıkmıştı. Evet, uyanması için burnunu ısırmıştım.
"Uraz, lütfen özürlü taklidi yapmayı bırakıp aramıza dön. Burun ısırarak uyandırmak nedir ya?" kaşlarımı kaldırdım.
"Yüzüme çıkmayan kalemle spiderman yazdığın günleri hatırlatırım" uyku sersemi olmasına rağmen güldü. Benim de dudaklarım yana kıvrılırken göğsüm sıkışmaya başladı. Sikeyim, çok güzel gülüyordu.
"Sen iyisin, değil mi? Ateşin düştü mü?" deyip şapşalca ayaklanmaya çalıştı. Dizleri üstünde yatağa çıkıp sıcak dudaklarını alnıma bastırdı. Ben yutkunurken gülerek çekildi,kaşınıyordu cidden.
"Geçmiş sonunda" güzel güzel gülüp başımı döndürürken birden gülümsemesi soldu.
"İyileştiğine göre ben gideyim" burnunu çekip yataktan çıkmak için hareketlendi. Elinden tutup kendime çektim, bunu yapmayı seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...