zero; junsaeng

6.2K 431 435
                                    

≭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur camları döverken Lalisa derin bir iç çekerek dönen sandalyesinden kalktı. Pencerenin önüne geldiğinde kollarını göğsünde bağladı ve fütursuzca yağan yağmuru seyretmeye başladı. Hava artık kararmıştı, sonbaharda oldukları için güneş her zamankinden çok daha erken kayboluyordu gözden. 

"Lalisa Hanım, ben çıkıyorum."

Henüz toy olan 20 yaşındaki ve odasına ne zaman girdiğini fark edemediği sekreterinin sesini duyduğunda Lalisa irkildi, hafifçe arkasına döndü ve kendini toparlayarak gülümsedi.

"Dikkatli git Bong Cha."

Bong Cha, tombul suratını gülümsemeyle kapladıktan sonra saygıyla eğildi ve odadan çıktı. Eski, küçük ve tek katlı bir binanın içinde artık tamamen yalnız kalmış olan Lalisa, hüzünle derin bir iç çekti. Dakikalar sonra binadan çıkan ve otobüse yetişmek için şişman vücudunu koşmaya zorlayan Bong Cha'yı gözden kaybolana dek izledikten sonra, odasındaki küçük deri koltuğa geçti ve oturdu.

Dirseklerini dizlerine dayadı ve yüzünü sıvazladı. Hayatı gittikçe daha berbat bir hal alıyordu, geçen ay kirasını ödeyemediği için evinden ayrılmak zorunda kalmıştı, kliniğinin dışının ve konumunun pek iyi olmamasından dolayı yeterince müşteri çekemiyordu, temizlikçiye verecek parası olmadığı için kliniği kendisi temizliyor ve artık burada kalıyordu. Yalnızca maddi olarak değil, manevi olarak da çöküşteydi. Anne ve babasıyla arası oldum olası bozuk olan Lalisa, üniversite okumak için yanlarından ayrıldığından beri onlarla görüşmüyor, dahası ailesi de onunla iletişim kurmak için herhangi bir çaba göstermiyordu. Pek fazla arkadaşı yoktu, hepsi üniversitedendi ve kendi yollarına gitmişlerdi. Mezun olduğu 2 yıldan beri hiç birisiyle iletişim kurmamıştı.

Yapayalnız ve beş parasızdı.

Neredeyse ağlamak üzere olan Lalisa koltuktan kalktı ve çekmecesinden çıkardığı şişeden bir tane antidepresan hapı alarak, suya ihtiyaç duymadan ağzına attı. Hap boğazını yırtmak istercesine midesine doğru yol alırken, Lalisa her an ağlayacak gibiydi. Herkesi iyileştirmek için yıllarca eğitim alan kadın, kendisine bir türlü iyi gelemiyordu.

Sıkıntıyla iç çekip kalktığı koltuğa tekrar oturduğu sırada dışarıdan gelen sesle korkuyla yerinden sıçradı. İş yerinin kapanma saati çoktan gelmişti, kapısını kilitlememiş olması kendi hatasıydı. Yavaşça yerinden kalkarken odasına doğru yaklaşan adım seslerini duydu. Kalbi korkuyla hızlanırken yutkundu, saniyeler sonra kapısı açılmıştı.

Sırılsıklam olmuş, giyindiği takım elbisesi yağmurdan üzerine yapışmış siyah saçlı adam, nefes nefese bir halde kapısındaydı. Bir süre yalnızca bakıştılar, ikisinden de ses çıkmıyordu. Lalisa, ağlamaktan gözleri kızarmış, bitik haldeki adamı incelerken adam da ona bakıyor, fakat yaşla dolu gözleri yüzünden ne gördüğünü tam olarak seçemiyordu. Sessizliği bozan, adamın hırıltılı sesi olmuştu.

junsaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin