Ne yapıcaktım. Ne yapmalıydım. Off ya kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm resmen. Normalde şuan birinin beni kurtarması gerekiyordu. Ama şimdiye kadar kimseden bir ses çıkmadıysa hiç çıkmayacağı kesindi. Hilal... Hilal bana yardım etmeliydi. Şuan tamamen terk edilmiş hissediyordum.
Ama hayatta her şeye iyi tarafından bakmamız gerek değil mi? Bunun iyi yanıda, bunu yaptığına göre hatırlıyor olmasıydı. Dolaylı olarak cevap vermeye karar verdim.
"Sanırım ana sınıfında öğretmenin yaptığı bir oyunda..."biraz düşünür gibi yaptım "Bir egoist ilk dansımı çalmıştı."
Onun hala cevap vermediği daha yeni aklıma dank etmişti"Sen hala cevap vermedin BARIŞ." Barış'ı bastırarak demiştim. Haha şimdi de sen sıkıştın Barış efendi."Senle" oha bunu derken nasıl bu kadar rahat olabildi.
Bu.. Bu ne anlama geliyordu. Önemsemediği anlamına mı yoksa.. Bilmiyorum ne olduğunu bilmiyorum ama inşallah aklıma ilk gelen şey değildir. İstemiyordum beni sevmediğini duymak istemiyordum. "İlk dansımı böylesine güzel bir kızla yapmak, hayatta tek şanslı olduğum şeydi galiba." bu çocuk gerçekten benim aklımı çok karıştırıyordu. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Yüzümün kızardığına emindim.
Her şeyi geçtim de abimin yanında bunları söylemeyi nasıl götü yedi be. Aslında abim ona bir şey dememişti, ki bu abime uygun bir davranış değildi. Daha önce bir çocuk bana abimin yanında çıkma teklifi etmişti ve abim çocuğun ağzını burnunu dağıtmıştı. Evet benim abim buydu ve ben bundan pişman değildim. Abimi çok seviyordum. Ama şimdi.. Şimdi neden bir şey demiyordu veya yapmıyordu?
Yolun geri kalanın da ortamdan gerçekten uzaklaşmıştım. Kulaklarımı takıp telefonumla uğraşıyordum. Zaten onunla bir daha konuşmak isteyeceğimi ya da istesem bile konuşabileceğimi zannetmiyordum. Yan tarafıma yani Barış'ın oturduğu tarafa baktım. Başını cama yaslamış yolu izliyordu. Ve kesinlikle aşırı tatlı görünüyordu. Bu anı fotoğraf karelerine yansıtmam gerekiyordu. Ama nasıl yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu kadar yakınındayken onu çeksem anlardı.
Bir fikir bulmuştum. Ayakkabılarımı çıkartıp sırtımı kapıya yaslayarak koltuğun üzerinde bağdaş kurmuştum. Bunu yaparken ona bakmamaya çalışıyordum. Ama onun beni izlediğine emindim. Tam olarak yerleştiğimde tekrar az önceki konumuna gelmişti. Telefondan bir şeye bakıyormuşum gibi ona çevirdim. Biraz bekledikten sonra hemen çektim. Bu konuda üstüme yoktu.
~~~~~~~~~~~~~~
Hilal'den
Yol kenarındaki bi benzinlikte durduk. Fatih arabadan inince bende onu takip ettim. Birlikte markete girdik. Bir süre rafları kurcalayıp su ve atıştırmalık bir şeyler alıp kasaya gittik. Fatih elini cebine attı cüzdanını arıyordu ama sanırım bulamamıştı bu yüzden ceketinin cebini felan kurcalamaya başladı"Cüzdanımı araba da unuttum galiba bir gidip bakayım."
"Senin gitmene gerek yok ben hemen gidip getiririm canım." deyip arabaya doğru gitmeye başladım. Arabaya vardığımda gördüğüm manzara karşısında donup kaldım. Su başını koltuğa dayamış, Deniz'in başıda Su'yun kucağında ikiside uyuya kalmıştı. Su'yu uyandırmak istedim ama onun şuanda uyumasına rağmen ne kadar mutlu olduğunu düşündüm bu yüzden uyandırmadım. Ve hemen Su'yun rolüne bürünüp onların fotoğrafını çektim. Sonra arabaya niçin geldiğim aklıma geldi. Ve hemen cüzdanı aramaya başladım.
Cüzdanı bulduğumda doğrulup arkama döndüm ve birden Fatih'le burun buruna geldim. Onunla ne kadar uzun süredir çıkıyor olsamda bu yakınlaşmalar hala benim yüzümün kırmızıya boyanmasına yetiyordu. Gözlerimi onunkilere çevirdiğimde Fatih biraz daha yaklaştı. Ama ben onu ittirdim çünkü benzinliğin ortasında bunu yapacak biri değildim.
"Fatih nerde olduğumuzun farkında mısın?" pis pis sırıtıp
"Değilmiş gibi mi görünüyorum"
"Tamam hadi saçmalama" deyip kolunun altından geçip arkasında durdum. Ben arkasına geçince o da direk Su'lara odaklanmıştı. Hemen bir yumruk sallamadan onu tuttum. "Biraz konuşalım mı?" Su'yun Denizi sevdiğini abisine söylediğimi örğenince beni öldüreceğini bilsem de bu durumu Fatih'e açıklamazsamda bu kez Fatih Deniz öldürürdü. Buyüzden Fatih'i elinden tutup marketin yanındaki çardaklara sürükledim.
Olanları fazla derine inmeden anlattım. Aslında beklemediğim bir şekilde sakin karşıladı. Ama sadece Su'yla ilgili olan kısımları. Haklıydıda, Su gerçekten çok güzel bir kızdı. Aynı zamanda zeki ve başarılıda. Dersleri gerçekten iyiydi. Onu bu konuda kıskandığım bile olurdu.
Arabaya gittiğimizde Barış uyanmıştı. Ama az önce bizim onları o halde gördüğümüzü bilmiyordu. Su hala uyuyordu. Tekrar yola çıktık. Fatih bir arabayı sollarken Su'yun düşmesine santimler kalmışken Deniz ani bir hareketle Su'yu belinden kavradı. Su hala uyuyordu, bu kızın sabahları nasıl uyandığını anlamıyorum.
Fatih hemen arabayı yana çekti ve arkaya dönerek "Deniz yer değiştirsek iyi olacak bu halde uyumaya devam ederse İzmir'e vardığımızda pek sağlam biri olarak kalamayacak."
"Şeyy.. Benim ehliyetim yok. Ama senin için sorun olmayacaksa başını benim kucağıma koyabilir." Fatih biraz düşündü. Deniz her ne kadar bir aile dostları olsa da ki, artık Su için sadece o kadar olmadığını da biliyordu. Ne kadar korumacı yaklaşsada kabul etti.
Bi an içimden acaba Su uyumuyor mu diye geçirdim. Ne olursa olsun o mutluydu bu yüzden bunu hiçbir şekilde bozmaya niyetim yoktu. Bende her ne kadar utansamda başımı Fatih'in omzuna koydum ve yolda ilerlemeye devam ettik.
![](https://img.wattpad.com/cover/26988628-288-k304972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKLER UNUTULMAZ
RandomHikayem Su'yun, Deniz ile arasındaki aşk serüvenini anlatıyor. Klasik bir konu gibi gelebilir ama ön yargıyla yaklaşmamalısınız. Beğenmeniz dileğiyle...♥♥ Anasınıfından beri kendi canınızdan daha çok değer verdiğiniz biri... Onu daha ilk gördüğünüz...