Sabah beş sularıydı yanlış hatırlamıyorsam. Güne erken başlamıştım o gün. Alışık olmadığım kadar erken kalkıp, kahvaltı için simit almaya gittim. Eski bir mahalleydi. Evler hep tek katlı, yıpranmıştı. Uygun fiyata alabileceğim en güzel evdi yaşadığım ev. Biraz tadilat gerekmişti, onu da uygun fiyata yaptırdığımda kendi sarayımın prensesi olmuştum.
Evin demir kapısını kapatıp iki sokak ötedeki tekele gittim. İki simit, bir paket süt ve Camel sigaramı alıp evime geri döndüm. Daha doğrusu dönmeye çalışıyordum. Ceyhan'ın evinin önündeki siyah Toyota'yı gördüğümde duraksadım. 26 MSR 9012 plakalı bu araç, Ahmet'in arabasıydı. Dağınık saçlarıma, pijamama, yarısı akmış eyeliner ve rimelime aldırmadan Ceyhan'ın kapısını çaldım. Ceyhan, mini şort ve askılı pijaması, özenle toplanmış saçları ve doğal görünümlü badana suratıyla karşımdaydı. İlk gördüğünde afalladı. Ardından da tahmin edilecepi gibi Ahmet belirdi. Altında sadece kot pantolonu vardı. O an ne yaptım, yüz ifadem nasıldı bilmiyorum. Heralde nişanlısını, ilk taşındığında ona kol kanat geren, genelevde çalışan ama herkesin onu bir mağaza müdürü bilen bir orospuyla aynı evde yakalayan biri gibiydi.
Yüzsüz Ceyhan, utanmadan gülümsüyor, metresliğinin tadını çıkarıyordu. Sanırım bir iki dakika öyle durduktan sonra Ahmet konuya girdi.
"Asya, düşündüğün gibi değil sahiden! "
O an ağlamadım. Gurumu yüzüme örttüm ve ağlamadım. Sadece arabanın yanında duran büyük taşı alıp arabanın ön kısmına fırlattım. Camın tuz buz oluşunu izledim. Yüzümde acı gülümsemeyle sigaramı yakıp evime döndüm.
Olayı sindirmem gibi bir olanak yoktu. Tahmin ettiğim gibi Ahmet kapıyı çaldı. Gayet soğuk kanlıydım. Kapıyı açtım. Yüzümdeki sahte gülümsemeyle buyrun dedim.
"içeri girebilir miyim Asya? "
" Ne münasebet, elbette hayır. "
" Haklısın ama açıklayabilirim! "
" Dinliyorum" dedim, kapıya sağ omzumu dayadım. Eve geldiğimde saçımı tarayıp örmüştüm.
"Sadece sana gelip süpriz yapacaktım. Seni kahvaltıya götürecektim. Sonra araba arızalandı. Ceyhan da camdaydı. Tamirci gelene kadar otur bir çay iç dedi. O an iyi bir fikir gibi geldi. Hem senin komşunla da tanışmış olacaktım. Ona seni sordum. Hakkında bayağı konuştuktan sonra üzerime çay döküldü. Bende çıkartmak zorunda kaldım. Ceyhan yeni tişört getirmeye gittiğinde sen geldin. "
" Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi Ahmet? Her zaman araba arızalanır, tesadüfen Ceyhan da ordadır, aa tesadüf bu ya tam üzerine çay döküldüğünde ben gelirim! " diye bağırdıktan sonra utandım. Tüm mahalle cama çıkmış rezilliğimi seyrediyordu. İçeri geç dedim yarım ağız. Hemen geçti. Komşulara gülümseyerek ve göz kıparak bende kapıyı kapatıp oturma odasına geçtim. Ahmet beni yatak odamda bekliyordu.
"Hangi sıfatla odama giriyorsun? Çık buradan!"
Boynu bükük şekilde oturma odasına geçti. Cebinden Parliament Aquayı çıkartıp bir tane yaktı.
DEVAMI GELECEK.