Gladstone, Blair Lee
Her şeyi unuttum.
O gün olan her şeyi, Jungkook'un itirafını, Sehun'un tehditlerini, arkadaşlarımın alt katta olduğunu... Her şeyi o kısacık süren öpüşme boyunca unuttum. Daha sonra neler olacağını düşünmeyi aklımdan def ettim ve sadece o ana bıraktım kendimi, Taehyung'un dudaklarının verdiği huzurun tadını çıkardım.
Pişman olacak mıydım? Emin değildim, olabilirdim ama şu an bunu kesinlikle umursamıyordum.
Tarifi imkansız bir duygu beni tamamen ele geçirdiğinde, Taehyung'un bu denli iyi hissettirmesi beni afallattı. Ondan etkilendiğimin o an bir kez daha farkına vardım. Kabullenmek istemediğim gerçekleri önüme sürmüştü, ondan hoşlanmadığıma dair söylediğim ne kadar yalan varsa hepsini yerle bir etmişti. En garip olan şey ise, bunu sadece ufak bir dokunuşuyla yapmayı başarmasıydı.
Soluklarımız birbirine karışıyor, kalbimiz yaptığımız şeyin ne gibi sonuçlar doğuracağını önemsemeden deli gibi çarpıyordu. Dudaklarımı öpmeyi bıraktığında dahi benden uzaklaşmamış, alnını alnıma yaslamıştı ve bir eli belimdeyken, diğer eli usulca yanağımı okşamaya devam ediyordu. Benim titreyen ellerim ise hala onun omuzlarındaydı, bırakırsam yere yığılacağımı biliyordum çünkü.
Beni tekrar öpsün istiyordum. Dudaklarının sıcaklığını tekrar hissetmek ve bu sefer ona karşılık vermekten çekinmemek istiyordum. Omuzlarında dinlenen ellerim yumuşacık olduğuna yemin edebileceğim siyah saçlarında dolaşsın ve bana yine her şeyi unuttursun, aklımı yeniden başımdan alsın istiyordum. Fakat ne ben ilk adımı atacak kadar korkusuzdum, ne de o beni yeniden öpecek cesur. Sadece bu öpücükle yetinmek zorunda olduğumu biliyordum.
Belimdeki tutuşu zayıflarken benden sadece birkaç santim uzaklaştı fakat ufak bir adımda tekrar dudaklarımızın birbirine temas edebileceği bir yakınlıktaydık. Göz kapaklarını hafifçe aralamış, baygın bir ifadeyle bana bakarken ben de gözlerimi onun yüzünden çekemiyordum. İkimizde susuyor, sadece birbirimize bakıyorduk ve ikimizde tek kelime edemeyecek kadar şaşkındık.
"Lalisa," dedi sessizce geçirdiğimiz dakikaların ardından. "İyi misin?"
Kalbim Taehyung'un fısıltılı kelimelerinin ardından teklerken, konuşmaktan aciz bir halde olduğumdan sadece başımı salladım. Dilim damağım kurumuştu, bir an önce kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım ama şu an duygularım öylesine yoğundu ki, kontrol edemiyor ve heyecanımı dizginleyemiyordum. Hayatım yeterince karmaşık ve zorlu değilmiş gibi dertlerimin arasına bir de Kim Taehyung eklenmişti ve ben bu yeni keşfettiğim hislerimle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.
Taehyung belimdeki elini çekip yavaşça benden uzaklaştığında boşluğa düşmüş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım. Ona belli etmek istemiyor olsam da, beni kelimenin tam anlamıyla dağıtmıştı ve ne kadar gizlemek için çabalasam da, bunun farkında olduğundan da fazlasıyla emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.