ahmet yılmaz boyunuzağa

2.9K 11 3
                                    

YANKILI KAYALAR 



           Mehmet, Doğuanadolu’nun bir dağ köyünde doğmuştu. Köylerinde kışlar çok karlı geçerdi, kısa geçen yazlarına ise doyum olmazdı.Bu yüzden sabırsızlıkla beklerlerdi. Özellikle de çocuklar! Yüksek kayaların tepelerindeki ovalarda, bütün kış biriken enerjilerini harcarlardı. Bazen dağlara tırmanır, yankı yapan kayalara seslenirlerdi.

“Heyyy! Sen kimsin? Cevap versene! ...

Seslerimiz değişmiş, korkunçlaşmış, karışmış ve tanınmaz halde uğuldayarak geri döner:

_Heyyy! Hey! Sen kimsin? Kimsiiin? Kimsiin? Cevap…Vap…Vap…Verseneeeee! Seneee! Seneee!”

Uğultu böylece sürüp giderdi. Mehmet ve arkadaşları yaz aylarını kırlarda ovalarda oynayarak geçirirlerdi.

Mehmet’in babası inşaat işçisiydi. Yazın ilçelere giderek çalışır. Kışın ise iş olmadığı için çalışmaz, yazın kazandığı parayla geçinirlerdi. Annesi de çok iyi kalpli, şefkatli, güler yüzlü ve tatlı sözlüydü. Küçük bir evleri iki inekleri, tavukları vardı. Ve Mehmet’in üç yaşında küçük bir de kız kardeşi vardı. Mehmet 11 yaşındaydı. Köy halkı ona Kara Mehmet derlerdi.Mehmet dördüncü sınıfa gidiyordu ve okumayı çok seviyordu.

Bir gün Mehmet’in annesi çok hastalanmıştı. Durumu hiç iyi değildi. Babası doktor getirmek için kasabaya gidecekti. Mehmet bahçeden çıkarken babasına el sallamıştı ve babası da ona gülümseyerek el sallamıştı. Bu babalarını son görüşleriydi. Anneleri iki gün sonra iyileşmişti. Fakat babaları hala ortada yoktu. Köyün bütün erkekleri babasını aramaya gitmişlerdi. Ama onu bulamamışlardı. Hepsi çok üzgündü. Annesi sürekli ağlıyordu.

Babaları hiç dönmedi. Karlar eridiğinde babasının diş izi bulunan çizmelerini getirmişlerdi. Anlaşılan onu kurtlar parçalamıştı. Bu olaydan sonra annesi her gece ağlamıştı. Mehmet onun bu halini görüyordu ve çok üzülüyordu. Annesi nasıl geçineceklerini düşünüyordu.

_Babanızın acısı kadar, geçimimiz de düşündürüyor beni Mehmet’im! Sonumuz ne olacak?

_Düşündüğün bu mu be anam? Sütümüzü, yoğurdumuzu, yağımızı kasaba pazarında satıyoruz ya! Bugüne kadar nasıl geçindik !”

Mehmet annesine hiç üzülmemesini, doktor olup ona bakacağını söyledi. Annesi çok çalışıyordu. Babası öleli bir yıl olmuştu. Mehmet bir gün okuldan geldi ve annesini ateşler içinde yatarken gördü. Annesi telaş etmemesini söyledi. Mehmet doktor getirmek istese de annesi izin vermedi. Eşinin acısı yetmişti ona zaten.

“Çok fenayım Mehmet’im! Bana bir şey olursa, İstanbul’a, dayınızın yanına gidin. Benim öksüz ve yetimlerim, sonra…

Anam sözünü bitirmeden, hıçkırarak ağlamaya başladı. Ben de fena oldum.Gözyaşlarımı görmesin diye, yüzümü yastığına kapadım.”

Mehmet daha doyamadan annesini de kaybetmişti. Komşuları Mehmet ve kardeşini yalnız bırakmamışlardı. İmam Emmi’nin konuşmaları Mehmet’i biraz olsun teselli etmişti. Mehmet kararını vermişti. Çalışıp doktor olacaktı. Başka çocuklar doktorsuzluk yüzünden anasız babasız kalmayacaklardı. Dayısına mektup yazıp yollamıştı.

Mehmet kimseye yük olmak istemiyordu. Bu yüzden arkadaşlarının yanında birer ikişer gün kaldılar. Bahar gelmişti. Dayısı bir mektup yollamıştı. Okullar kapanınca onları bekliyordu. Ve nihayet Mehmet’in beklediği gün gelmişti. Okullar kapanmıştı. Bütün köy onları uğurlamak için gelmişti. Öğretmeniyle, İmam Emmi’yle tek tek vedalaşmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 22, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

yankılı kayalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin