"Sütünü içtin mi Kara Büyücü?"

4.3K 476 190
                                    

“Biz seninle hiç telefonla konuştuk mu ne bu çocuk merakı ya?” Oren gecenin karanlığında askerlerin uyuduğu bölgeye ilerlerken bir yandan da Oktay'a cevap veriyordu.

“Ya uzatma işte kızım ve Nehir istiyor arkadaşımsın sen benim o kadar da işe yara.”

“Bebek mi lan bu, koca adam."

Oktay cevap veremeden arkadan duyulan kuş cıvıltısına benzer sesler konuşmasını böldü.

“Gelmiş mi babacığım? Uyumuş mu yoksa Jack? Sordun mu? Erken mi uyumuş?" Üzülmüş gibi bir sesle devam etti. "Yazık yoruluyor çok."

Oren duyduğu ince yumuşak sese gülmeden edemedi.

“Uyumuştur tabi Eylül tavuk çünkü o." Dedi başka bir ses. "Mızmız diyorum inanıyorsunuz."

Diğeri daha ciddi konuşsa da sesi küçük olduğunu ele veriyordu. Bunlar Oktay'ın ikizleri olmalıydı.

“Oren’e soruyorum bebeğim uyumuş mu diye? Duydun mu Oren teyzesi?”

“Duydum Oktay şerefsizi duydum.”

Sevimli ses yine konuştu. “Abimi çok özledim uyuyorsa uyandırır mısın acaba Orenciğim, lütfen olabilir mi, çünkü abimizi çok özledik. Çok teşekkür ederim şekerim. Kocaman öpüyorum.”

Oren bir kahkaha attı. “Oktay o neydi?”

Telefonun diğer ucundan Oktay’ın gülme sesi geldi. “Bu bana tanrının hediyesi Oren.”

Oren durup yönünü değiştirdi. Oktay’a gıcıklık yapmak istese ve yanına gönderdiği o kara büyücüden nefret etse de bu sevimli kızı üzmek istemiyordu. 

Burası çok da iyi bir yer değildi tavanı yıkık bu yeri sadece bir süre kalmak için kullanacaklardı. Jack'in uyuduğu yer yeni askerlerin kaldığı yerden nispeten uzaktı. Neredeyse açık hava olan bu alanda uyumayı kendisi istemişti.

Odaya girdiğinde Jack'i yatağında uzanmış, kollarını başının altına almış gökyüzünü izlerken buldu. Dalgın görünüyordu.

Oren’in girdiğini görünce yattığı yerden doğruldu. Ona sadece Oktay Niler yüzünden tahammül ettiğini biliyordu. Oren Lokhari, hiçbir şekilde kara büyüye müsamaha gösterecek biri değildi. Onu görev için Satürn'e yolladıklarında güzel günler geçirmeyeceğini biliyordu. “Komutanım.”

“Kalkmana gerek yok.” Dedi Oren kendini yandaki koltuğa atarken telefonu ona fırlattı. “Baban arıyor.”

Jack şaşkınlıkla yakaladığı telefona baktı. Oren bu tarz şeylere izin verecek biri değildi. Böyle şeylere izin verse bile Jack için bunu kullanmazdı. “Konuşabilir miyim?”

Oren konuş dercesine elini salladı. O gözlerini kapatıp koltuğa uzanırken Jack elindeki telefona cevap verdi.

“Alo?”

“Jack.” Dedi Oktay’ın sesi.  “Umarım uyandırmamışımdır ama Eylül seni çok merak etti. Konuşmak istiyormuş.” 

“Uyandırmadınız merak etmeyin." Kendine itiraf etmese de ailesinden birinin sesini duymak garip hissettirmişti. Onları şimdiden özlemişti ve yanlarında olmak istiyordu. "Ben de konuşmayı çok isterim.”

“Jack!”

Jack telefonun öbür tarafından gelen sesle Defne’nin telefonu ele geçirdiğini anlamıştı. Gülerek cevapladı. “Beni özledin mi baş belası? Ben seni çok özledim.”

“Sensiz geçen günlerimin tadını çıkarıyorum.” dedi Defne. “Komutanın tekmeledi mi uyandırmak için?”

Jack güldü. “Uyanıktım. Hoşuna giderdi değil mi öyle olsa?”

Ayza - Yazılmamış Anılar (Yan Öykü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin