Fünfundzwanzig

1.4K 102 57
                                    

Diğer bölümü atlamayın.

***

Severus, çocukların insanlar yük olduklarını düşünüyordu.

Tabii bu Harry'nin oğlu olduğunu öğrenmeden önceydi. Şu an Harry'e sarılırken ve gözyaşlarını dökerken eski kendinden utanıyordu. Önceden yaptığı her şeyden utanıyordu. Fakat o anda bunu düşünebilecek halde değildi. Kendini Lily'e sarılıyormuş gibi hissediyordu. Onun saçları da aynı kokardı, onun gözleri de böyle bakardı, ağladığında böyle bakardı.

Harry'nin annesinin şampuanını nereden bulduğunu merak ediyordu. Hem de aynısını. Ama bir süreliğine bu soruyu zihninin bir köşesine itti. Ne kadar zamandır orada durup oğluna sarıldığını bilmiyordu, zaman kavramı yoktu. Sanki o ormanda zaman geçmiyordu, orası dünyadan soyutlanmış bir yer gibiydi.

Dizlerinin uyuşmaya başladığını hissettiğinde hafifçe geri çekilmek için hamle yaptı. Harry de itiraz etmeyince geri çekildiler. Harry, oldukları durumu farkedince yanaklarında bir kırmızılık belirdi. Cidden bir bebek gibi ağladığına inanamıyordu. Şimdi ağlamasa bile gözyaşlarının yanaklarında bıraktığı izler hâlâ oldukları yerde duruyordu.

O anda çok şaşırdığı bir şeyi fark etti. Babasının yanaklarındaki uzun çizgiler vardı. Ve bunlar onun da ağladığına işaret ediyordu. Harry nedense babasının ağladığı düşüncesine katlanamadı ve hızlıca dizleri üzerine kalkıp küçük elleriyle Severus'un yanaklarını sildi. "Ağlama" Ağzından çıkan tek sözcük buydu.
Saçma bir sözcük.

Ama bu sözcük adamı derinden etkilemiş gibi göründü. "Harry... Ben... Özür dilerim." Genç çocuk kafasını şaşkınlıkla kaldırdı. "Ne için özür diliyorsun ki?" O anın garipliğinden İksir öğretmenine 'Efendim' demeyi unutmuştu. "Sana onca yıl berbat davrandığım için. Sana sadece babanın James Potter olduğu için berbat davrandığım için. Yani yaptığım ve yapamadığım şeyler için."

15 yaşındaki bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. O yüzden sadece adama tatlı bir gülümseme sundu ve kafasını adamın göğsüne gömdü. Bir kaç hafta önce kendinden nefret eden bir adamın ona böyle duygu yüklü kelimeler söyleyeceği aklına gelmezdi.

Böyle sevgi yüklü.

Böyle düşünmesi gülümsemesinin genişlemesine sebep oldu. Sanki bir kaç saat önce iksir dersinden üzüntüyle çıkan o değilmiş gibi. Cidden bir babası olmasını böyle hayal etmemişti. Gerçi babasını da hep James Potter olarak hayal etmişti ama bu şu an konumuz değildi. O her zaman babasıyla birlikte gülüşeceklerini, kızlar hakkında konuşacaklarını, eski hatıraları dinleyeceklerini hayal ederdi. Şimdi de bu duruma bir itirazı yoktu.

Karşısındaki adam ise uzun zamandır hiç bu kadar mutlu hissetmemişti. Yaklaşık Lily'e en son sarıldığından beri. "Artık içeri girmeye ne dersin?" Adam yumuşakça sordu, kafasını kararmış bulutlara ve gökyüzüne çevirirken. Karşısındaki çocuk kafasıyla hafifçe onaylayınca kenardaki bir ağaçtan destek alarak ayağa kalktılar. "Teşekkür ederim", Harry hâlâ yüzünde olan gülümsemesi ile söyledi.

"Ne için?"

"Benim tüm yaralarımı tek bir cümlenle iyileştirdiğin için."

Severus bir an için tökezledi ve yere düşmekten son anda kurtuldu. Harry ona bilge ve hafif üzgün bir gülümseme ile bakıp yoluna devam etmişti. Severus Harry'nin arkasından bağırdı:

"Her zaman!"

***

Az ve öz olduğunu düşünüyorum.

Cidden Snape'i ne tatlış, yanakları sıkılası birisi yaptım ben beya. Gel yanaklarını sıkamm

Bir de, sizce satırların arasına daha fazla boşluk koyayım mı yoksa böyle iyi mi?

Böyle yazınca kendimi fazla yazmış gibi hissediyorum fndkkd

I feel like I've done some more.

Biz Severus severus.

Bu iğrenç espri ile bugünlük sahneyi terk ediyorum. Yorum yapan ve oy verenleri ayrı bir öpüyorum.

Zıbarın.

waldeinsamkeit ➵ severitus  ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin