Kahvaltım bittiği zaman diğerleri hala yiyordu.
- Baba şehre taşınmak ister misin?
- Hayır. Ben burda doğdum burda öleceğim. Annen ile benim nişanlıyken birbirimize verdiğimiz ilk söz bu.
- Anlıyorum o zaman Furkan için bir büyücüye hocası olması için maaş bağlamak istiyorum. Bu sayede Furkan hem yanınızda olur hem eğitimini alır.
- Fatih oğlum kardeşini şehre yollarız Doruk amcanların yanına birşey olmaz.
- Hayır ben istemiyorum, Yeterli param var. Gazi polislerden tanıdığım biri var. Onunla konuşurum kabul ederse haftaya buraya gelmiş olur. Büyü antrenmanı hocalığı yapması güzel olur hayır diyeceğini sanmıyorum.
- Fatih madem kararını verdin sana hayır diyemem. Konu kardeşinin geleceği olunca hayır demek beni baba yapmaz. Ama kardeşin için zor duruma düşmene göz yummakta beni baba yapmaz. Bana birsöz ver oğlum maddi sıkıntıya girersen bunu bize söyleyeceksin.
Babamın endişesini anladım. 2 oğlunun da iyi olmasını istiyor.
- Merak etme baba. Para bende çok.
Dedim ve yüzükten bütün altını çıkardım. Sonra hepsini tekrar yüzüğün içine aldım.
- Bu paranın birazı ile canavar alacağım ve kalanıyla kardeşimi 10 bin yıl okutabilirim. hehehehehhe
Herkes şoka girdi. Babam, annem ve Ayşe yarım dakika kıpırdamadılar veya birşey söylemediler.
- Kendinize gelin bu ne hal.
Ilk kendine gelen annem oldu.
- Yavrum 50 altın ile biz 1 yıl geçinebiliriz. Ayşe'ye aylık 600 altın dedin bu parayla nerden baksan en az 10 yıl çalışmadan geçinilebilir.
- Anne daha fazla söyleme para konuları bizim aramızda bir konu olmamalı lütfen. Ben kardeşimi okutacağım dedim ve nokta bitmiştir bu kadar.
Yemek bitti sonra 1 saat antrenman yaptım ve bütün gün pinekledim.
Ertesi gün sabahtan şehre doğru yola çıktık.Ayşe'yi Kıvrık'ın sırtına otutturdum. Kıvrık ile ben son hızda koşmuş olsak öğlene başkentte olurduk ama ayşe'de vardı. 2 günde başkente vardık. Sınıf seçimime 2 gün kaldı. Şehre girdik, hotel bulduk ve yemek yedik sonrada uyuduk.
- Kıvrık Ayşe'yi kaldır gidip ev kiralayalım.
Oturma ve yatak odası olan 2 odalı hotel odasında kalıyorduk. Kıvrık yatak odasına girdi. Ayşe'yi uyandırdı.
- Kıvrık yüzümü yalama yapma dur dur dedim sana.
Ayşe odadan her yeri salyalı olarak çıktı.
Hahahaahahah
- Gülme senin suçun bu
Deyip bana doğru yastık attı. Bende ona atacaktım ama son anda kendimi tuttum. Daha önce bir canavarda denemiştim. Canavarı sadece bir ıslak kek atarak öldürmüştüm.
- Tamam gülmeyeceğim git temizlen. ben seni kapı önünde bekliyorum. Çabuk ol fazla bekletme.
Dememe rağmen kapıyı açması 1 saat sürdü. Ben olsam 5 dakika sürmezdi.
- Bitti mi?
Kafasını evet der gibi salladı. Bende içeri girdim. Bavullarını yüzüğe koydum.
- Şimdi sen bekle beni.
Girdim banyo yaptım,tuvaletimi yaptım,dişlerimi fırçaladım, temiz kıyafetler giydim ve odadan çıktım.
- Ahh daha 10 dakika olmadı.
- Boşver hadi gidelim. Önce ev bakalım büyük bahçesi olanlardan yeni alacağım canavar sığsın.
- Tamam Fatih abi
Emlakçı ile görüştükten sonra anladım sadece soylular benim istediğim gibi ev alabiliyor.
Sokakta ejderhayı görebileceğim bir kafeye oturdum.
- Kıvrık'a yani hayranıma et getir. Ben çorba istiyorum.
- Bende çorba istiyorum.
Siparişleri verdik. Bende ejderhaya dönüp düşünmeye başladım.
- Ejderha bir konuda yardım eder misin?
Beni duymadı. Bende pisişik yetenek yok ondan olmalı yada uyuyordur ama beni taşımadığını düşündüm. Çorba ve birer çay içtik.
- Maceracılar loncasına gideceğim. Sende geleceksin.
- Tamam Fatih abi.
Ev bulamadık ama bir dükkan açıp ev gibi kullanabiliriz diye düşünüyorum.
Loncaya giderken önümüz iki adam tarafından kesildi. Silah çıkartıp bize doğrulttular.
- Çocuklar nereye böyle. Benimle gelmeniz lazım. Reddetme şansınız yok anladınız mı?
Demesiyle kendini yerde bulması bir oldu. Kıvrık adamın üstünde yüzüne hırlıyordu. Diğer adam Kıvrık'a tekme attı ama kendi dengesini kaybedip yere düştü. Bu salak niye silahını ateşlemedi anlamıyorum.
- Kıvrık buraya gel! adamı öldürmeye gerek yok.
Kıvrık benim yanıma geldi. İkiside ayaklanıp kaçmaya başladılar. Böyle tiplere ilk defa denk geldim.
- Kıvrık kokularını adamları takip et. Ben Ayşe'yi güvenli bir yere bırakıp yanına gelicem.
Hemen fırladı.
- Kimin köpeği hehehe. Ayşe gel şu kafeye gidelim ve sen otur Beni bekle. Gelmemiz uzun sürmez herhalde yarım saat falan.
- Tamam Fatih abi.
Onu burda bırakırsam başına kötü birşey gelmez diye düşünüyordum ama 11 yaşında bir kız tek başına herşey olabilir. Getirsem kesin çok korkacak iki düşüncenin arasında kaldım.
- Abi gitmeyecek misin?
- Gelmek ister misin?
- Nereye o adamları takip etmeye mi?
- Evet istersen gelebilirsin.
- Size engel olurum abi ben burada beklerim. Söz veriyorum burdan ayrılmayacağım.
Daha çok endişelenmeye başladım.
- Hayır benimle geliyorsun.
Kolundan tuttum dışarı çıkardım sonra sırtıma aldım ve koşmaya başladım. Anılarımdaki hikayelerde hep yanlız olan çocuğun başına birşey geliyor. Ayrılmazsak bize birşey olmaz. Korumalık yaparkende böyleydim Buse bana çok kızardı. Kontrol için kızlar tuvaletinin içine Kıvrık'ı gönderdiğimde öyle kızardı ki herkesin ortasında bana tüm gücünü kaybedene kadar büyü atardı.
Kıvrık'ın yanına geldik. Bir araba tamirhanesine geldik.
- Kıvrık içerlerdeler mi?
Evet der gibi havladı. Şimdi ben veya Kıvrık hangimiz gitmeli. Ben gitsem kendimi başta yakalanmış gibi yapsam neler döndüğünü anlarım. Bence güzel taktik.
- Kıvrık sen Ayşe'yi koru. Ben içeri gidiyorum. Kaçan olursa kendinizi göstermeyin bırakın kaçsınlar.
Onları sokakta bırakıp içeri girdim.
- Iyi akşamlar. Burası Mahmut amcanın tamirhanesi mi?
Içeride dürüm yiyen iki kişi birbirlerine baktı.
- Sen dur bekle ben çağırıp geliyorum. Yemek yedikleri masayı kenara çekip bir kapak açtı. Aşağı doğru inen merdivenlerden bağırdı.
- Mahmut bir çocuk geldi Seni soruyor.
- Gönder buraya gelsin.
- Tamam çocuk aşağı in Mahmut amcan aşağıda seni bekliyor.
Sonra yanındaki arkadaşıyla konuştu.
- Sende git dışarda kimse var mı bir bakıver.
Arkadaşı dışarı çıkarken ben merdivenlerden aşağı indim. Sonra üstüme kapağı kapattılar. Aşağı indiğimde boyunlarında kemer olan 10 tane çocuk 3 masanın etrafında durmuş birşeyler yapıyorlardı.
- Gel Mahmut yan odada seni bekliyor
- Ah öyle mi? Peki buradaki çocuklar ne yapıyor.
Çocuklardan birisi ağlamaya başladı.
- Ben sana uyuyacağım çocuklar ağlamasın demedim mi?
Bize saldırmaya kalkanlardan biri yan odadan dışarı çıktı.
- ha bu çocuğun burda işi ne? Içeri sen mi aldın?
- Evet hemde hiç uğraşmadım kendisi geldi.
- Köpek köpek nerde?
- Ne köpeği çocuk tek geldi.
Adam birden rahatladı. Sonra duvarda asılı duran kemerlerden birini aldı ve bana yaklaştı.
- Gel buraya sen iyi para edersin.
Iyi paramı ederim anladım ne iş yaptığını anlamadım ama kötü olduğu kesin. Tokatı suratına yapıştırdım duvara uçarak girdi. Diğer adamıda tekmeledim oda yan odanın kapısını parçalayarak diğer duvara girdi. Çocuklar bağrışmaya başladı. Yan odaya baktım bize saldıran diğer adam bana doğru silah ateşledi. Omzumdan vurdu ama fazla acı hissetmedim çünkü mermi benden sekti.
Adamın silahını alıp onu yere yapıştırdım.
- Şimdi seni öldüreceğim ama bilirsin bana bilgi verirsen öldürmem ve kaçmana izin veririm. Şimdi çocuklardan başla.
Hemen konuşmadı bekledim yine konuşmadı. Tam tokatlayacakken hatırladım saldırılarım onu sersemletiyordu. O sırada çocuklardan biri konuştu.
- Bize canavarlaştırma ilacı yaptırıyorlar. Istediğin cevabı verdim Lütfen efendimi bırakın
- Efendin mi? Onu öldürürsem sen serbest kalır mısın?
Adamın kafasını yerde göçük yaratacak şekilde tekmeledim. Sonra çocukların tasmalarının üstünde yazılar belirdi. Büyü dilinde yazılmışlar.
- Şimdi düzgün anlat siz kimsiniz ve burada ne yapıyorsunuz.
- Ben ve diğer arkadaşlarım yetimhaneden kaçtık sonra bizi yakalayıp köle tasması taktılar. Arkadaşım Görkem'in ilaç yapma yeteneği var. Onu ve bizi bu yasak ilaçları yapmak için kullanıyorlardı. Efendim bize ne olacak. Yetimhaneye göndermeyin oraya gideceğime kendimi öldürürüm.
- Bu konuyu halledebilecek birini tanıyorum yani yetimhaneye gönderilmeyeceksiniz. Şimdi Burası gibi başka yerlerde var mı?
- onlar konuşurken var olduğunu duyduk ama yerini bilmiyoruz.
- Tamam hadi gidelim.
Merdivenlerden çıktım kapağı yumrukladım. Beklediğim gibi kapak uçmadı elim kapağın içine girdi. Elimi çektim ve kapağı bu sefer tokatladım.
Bu sefer kapak ve masa uçtu. Yukarı çıkıp kalan son ikisinide tokatladım.
- Hadi yukarı çıkın gidiyoruz.
Ejderhanın adı sözde zayıfların koruyucu kralı. Bakalım bu çocuklar köleyken o ne yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyametin Dengesi
Science FictionBenim gibi bir bilimkurgu severin hayal ettiği bir hikaye Edebiyattan anlamam ama umarım hayalimdeki evrenin hikayesini seversiniz