35.BÖLÜM: TESLİMİYET 'ten alıntı

146K 5.4K 2.7K
                                    

Son iki bölümdür kitaptaki olayları anlayabilmeniz için farklı zamanlara ve farklı karakterlere gitmiştik.

Şimdi kaldığımız zamana geri dönüyoruz.

Uzun bir bölüm yolda, en son 33.bölüm sonunda kaldığımız yerden devam edecek. Reha'ya bol bol doyacağınız bir bölüm geliyor.

Biliyorum son birkaç bölümdür özlediniz onu...

Her ne kadar binbir türlü hakaret etsenizde seviyorsunuz bu adamı...

Önümüzdeki bölümden alıntıyı da buraya bırakıyorum



35.BÖLÜM: TESLİMİYET'ten
ALTINTI


Sesini duyduğum anda şok olmuştum. Gözyaşlarımı mı silsem, arkama bakmadan kaçsam mı bilememiştim. Burada olmasını hem istiyor hem istemiyordum. Mantığım varlığını reddediyordu, duygularımınsa yanımda birinin olmasına ihtiyacı vardı. Zaten şu saatten sonra benim ne istediğimin önemi yoktu. Ben istesem de buradaydı, istemesem de.

Yüzümden ağladığımın belli olduğunu biliyordum bu yüzden dönüp ona bakamadım. Arkamdaydı, adım seslerini duyumsuyor lakin yerimden kıpırdamıyordum. Hayır, bana bu haldeyken yaklaşmasına izin veremezdim. Kaderli anlar pişmanlıkla dostluğunu sürdürürken bu kumara giremeyecek kadar korkak ve güvensizim. Hayat en büyük kazığını ailemden yana atmışken, farklı bir adama cesaretim yok. Ama kalp cesaret istemiyor. Kalbin hiçbir şeye ihtiyacı yok, tek ihtiyacı teselli.

"Tutku..." diye tekrar seslendi, bu kez sesi daha yakından geliyordu. Tam ensemdeydi sanki solukları... Omzumda elini hissettiğim an irkilerek ona döndüm. Göz göze geldiğimiz an ruhumda kıyametler koptu, anında tekrar önüme döndüm. "Ne işim var burada? Beni nasıl buldun?" Mesafeli sesim kısık çıkıyordu. Güçlü durmak için çabaladığım her halimden belliydi, ne kadar başardığım ise muamma. Fokur fokur kaynayan acıları buz gibi kayıtsızlıkla soğutmaya çalışıyordum.

Reha, önümden dolanarak bankta hemen yanıma oturdu. "Neyin var senin?" Kaşlarımı çattım, sorularımı geçiştirmişti.

Lütfen git, yoksa hep gel isterim...

Boğazımı temizledim. "Sorumun cevabı bu değil." Ona bakmıyor, karşıya bakarak konuşuyordum. Yanımdaki bedeninin hareketlendiğini hissettim. Bana daha fazla yaklaşıp yüzümü inceledi. "Ağladın mı sen?" Anında gözlerim irileşirken hızla ona döndüm. "Sana ne, defolup git başımdan." Gözleri sürekli yüzümün farklı yerlerine kayıyordu. Siyah kısa saçları rüzgârın etkisiyle anlına düşüyor, rüzgâr yönünü değiştirince tekrar havalanıyordu.

Kaçları çatıldı, irisleri göz kapakları arasına sıkıştı. "Sorun ben miyim?" Ne diyeceğimi bilemedim, şaşkınca ona bakarken böyle düşünmüş olması çok farklı hissetmeme sebep oldu. Onun yüzünden ağlamamıştım ama onun yaptıklarına da öfkeliydim. "Ne?" Artık doğrundan gözlerine bakıyor, hiçbir çekinceye sahip olamıyordum.

"Duydun, sorun ben miyim? Neden ağladın?"




--

Bölüm sizin sınav haftası bitince gelecek, malumunuz bölüm hazır. Maksat siz sınavlarınıza çalışın, dikkatiniz dağılmasın. Sınav haftanız bitince benim mesaj panosuna yazarsınız 💖

Aşağıda 1M olduğumuzda yaptığım bir yorum var. Şimdi 8M okunmayı geçiyoruz, milyonlar bizi bekliyor derken yanılmamışım. Bendeki öngörü diyorum susuyorum

Ay bu arada 1 MİLYON olduğumuzu söylemiş miydim? :) Ben bu kitaba başlarken ne dedim, 1 MİLYON olacağız, durmak yok dedim. Fakat bundan sonra da durmak yok, milyonlar bizi bekliyor. 👊🏻

Instagram: lefazen

Karanlığın Aç Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin