3

1K 100 178
                                    

Merhabaa.
Medyadaki He Ran'ın sevgilisi Felix.

Neredeyse geç kalacağım kafenin konumuna tekrar baktım. İlerideki köşeden dönmem gerekiyordu. Tam zamanında orda olmak için biraz daha hızlandım. Bu sırada aklımda binbir türlü tilki dönüyordu. Kafamdaki sorulara yanıt bulabilmek için Beomgyu ile konuşmam gerekiyordu ama bu yüzü kendimde bulamıyordum.

Yemekhanedeki sohbetimizin üstünden 4 gün geçmişti. İlkokul aşkımı bulduktan sonra ona kendimi hatırlatmak için tüm anılarımızı anlatmam gerekmişti. Hâla hatırlamadığında kendimden şüphe etmeye başlamıştım. O olduğuna emindim ama beni hatırlamıyor oluşu çok kötü hissettirmişti. 4. Sınıfın yazında ona ulaşmaya çalıştığımı ve eski evlerini bulamadığımı söylediğimde artık sabrı taşmış olucak ki yüzüme bile bakmadan kalkıp gitmişti. Yanlış bir şey söyledim mi diye kaç gündür düşünüyordum ama bir türlü çıkamıyordum işin içinden.

Günlerdir, uzun süre önce düşünmeyi bıraktığım şeyleri tekrar gündeme getirmiş ve huzursuz uykular çekmiştim. Bir anda ortadan kayboluşu ve ona hiçbir şekilde ulaşamamış olmam bir yana, bu sene basit bir tesadüfle karşılaşmamız da beni şaşırtmıştı. Beni hatırlamıyor oluşuyla ise tamamen yıkılmıştım.

Köşeyi döndükten sonra biraz ilerde kafeyi görmüştüm. Telefonumdan saate baktığımda buluşma saatinin geldiğini gördüm. Zaten kafamdaki seslerden dinleyemediğim şarkıyı da kapatıp hızla kafeye girdim. Arkadaşlarımı bulmak için etrafıma bakındım. Bulamayınca hızla merdivenlere gidip ikişer ikişer çıkarak göl manzaralı terasa ulaştım. Çocukluk arkadaşlarım pencerenin yanındaki masada oturuyorlardı. Hueningkai beni gördükten sonra diğerleri de bakışlarını bana çevirdi. Hepsi bana bakarken onlara doğru yürümek tuhaf hissettiriyordu. Hızlı hızlı yanlarına gidip selam verdim. Sanırım en son ben gelmiştim.

Henüz yaz aylarındaydık ve havalar o kadar soğumadığından, krem rengi bir tişört ve yüksek bel kot pantolon giymiştim. Geçenlerde yeni aldığım kot ceketi de evden çıkarken annemin zorlamasıyla giymiştim. Ceketimi çıkartıp Taehyun ve Yeonjunun arasına oturdum ve çocuklara döndüm. Taehyun'la geçen gün sokakta karşılaşmıştık zaten. Hızla yemekleri söyledik. Uzun zamandır bir araya gelmediğimiz için herkesin anlatacak çok şeyi vardı.

Kendimi bildim bileli arkadaşlarımdılar. Sokaklarda oynar, arabaların arkasına binerdik, top oynarken arabaları öttürürdük, sapanla hedef vurmaya çalışırken sürekli camını kırdığımız teyzeden çok azar işitmiştik. Çocukluğum onlarla geçmişti. Annem sürekli erkeklerle takıldığım için 'birazda kızlarla oyna' derdi. Hiç de öyle olmamıştı. Kendimi her zaman prenses gibi hissederdim. Hatta sürekli oynadığımız bir oyunda ben prenses, onlarda benim korumalarım olurdu. Prens de Beomgyu olurdu her zaman. Tabi onun bundan haberi yok... (Yn:Çok yıkık)

Ortaokula geçtikten sonra Soobin ve Hueningkai taşınmışlardı. Liseye kadar, Yeonjun ve Taehyun'la çok daha yakın olmuştuk. Taehyung çok zeki biriydi. Ayrıca çoğunlukla onunla dertleşirdim çünkü beni en iyi anlayan ve akıl veren kişiydi. Yeonjun ise daha çok korumacıydı bana karşı. Hepimize karşı öyleydi aslında. En büyüğümüz olduğu için sorumluluğu olarak  hissetmişti belkide, bilemiyorum. Ama yinede aramızdaki en eğlenceli kişi sayılabilirdi. Dede şakalarıyla eğlenmeyi bilene tabiki...

İlkokuldan beri her şeyimi anlattığım için, Beomgyu olayını da biliyorlardı. Zaten okulumuz evimize çok yakın olduğundan aynı ilkokuluna gitmiştik ve Beomgyu'yu onlarla tanıştırmıştım. Bu zamana kadar da, küçükken Beomgyu çok tatlı olduğundan ağzına pamuk şeker sokmayı istememle dalga geçmişlerdi. Açıkcası aramızda Beomgyu'nun muhabbetinin dönmesi hoşuma gidiyordu. Hatta bir keresinde ailelerimiz bizi buz patenine götürmüştü. Annesi Beomgyu da getirmişti. Ahh ne rezil günlerdi. Belki de hatırlamaması daha iyiydi.

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin