5.Bölüm

290 126 12
                                    


Gerçekler elbet bir gün yalanları yener...

15 yıl sonra

Yatağında huzurlu bir şekilde uyuyan prens. İçeriye giren kişinin adım seslerini duymasıyla uyanmıştı.

Gözlerini açmadan, bekledi. Uyuyormuş numarası yapıp avını bellediği kişinin yaklaşmasını bekledi.

Odanın içinde gezen ayakların sahibini tahmin etmişti bile. Odaya dolan kokuyla tahmin etmesi zor olmamıştı.

Hafifce gözlerini aralayıp avını olarak gördüğü kişiye saldırmak istedi ama gözlerini aralamasıyla penceredeki perdelerin açılması bir olmuştu.

"Yaa ne oldu beni bu sefer kandıramadın ne oldu" diye kahkaha atan Alvina Prensin oyununa gelmediği için çocuk gibi seviniyordu.

Gözleri ışıkla dolan Prens ise yatağında doğrulmuş, gözlerini ovalıyordu.

Amcasının kızı Alvina'nın kendisiyle dalga geçtiğini gören Prens doğrulup Alvina'yı yakalamak istedi.

Bunu gören Alvina eteklerini toplayıp odadan kaçmaya başladı.

"Gel dedim sana buraya! Sana bunu ödeticem."

Alvina önde kahkahalarla koşarken Prens arkada onu kovalıyordu.
Saray'ın içinde koşuşturan ikiliyi durduran kraliçe Zetian olmuştu.

Prens'ten ve Alvina'dan hiç hoşlanmiyordu. Yüzünü asarak selam verip yanlarından ayrılmıştı. Zaten Prens ve Alvina'da ondan hiç hoşlanmiyordu.

Ferahnaz Kraliçenin ölümünden bir sene sonra Kral tekrar evlenmişti.  Şu anda da 14 yaşında bir oğlu daha vardı. Prens her ne kadar Zetian Kraliçe'den hoşlanmasada kardeşini seviyordu.

Suspus olan ikili kraliçenin geçmesinden sonra tekrar çocuklar gibi merdivenlerden aşağıya doğru  koşuşturmaya başladı.

Ayağı takılan Alvina iki elini havaya kaldırarak küçük bir çığlık attı.
Bedeninin yere kapaklanmasını beklerken beline dolan el ile havada asılı kaldı.

Prens onu doğrultunca Alvina'nın yüzündeki korkuyu görmüştü. Alvina hızlı bir nefes alışverişinden sonra nefesinini düzene sokarak karşısındaki kişinin kendisiyle dalga geçen ifadeyle bakmasina takıldı. Sinirle "Senin yüzünden az daha düşüyordum, bırak beni dedim sana."

Elleriyle Prensi kendisinden uzaklaştırmaya çalıştıktan sonra belinde elleri hissetti.

Prensin gözlerine kısa bir süre baktıktan sonra tekrar prense vurarak kendisini bırakmasını istedi.

Onun bu hareketine karşı prens onu kendisine çekerek ,sıkıca sarıldı.
Başını prensin göğsünde bulan Alvina kısa bir şoktan sonra prensin kokusunu içine çekti.

Şu anda o kadar çok huzurluydi ki gözlerini kapatıp sonsuza dek böyle kalmayı diledi.
"Benim küçük kardeşim sana zarar gelmesine asla izin vermem. Bunu sakın unutma"

Huzur içinde kollarını prense dolayan Alvina, prensin bu sözüne karşı içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Unutmuştu prens onu kardeşi gibi görüyordu. Hemen aklından düşünceleri kovup içinden 'kendine gel Alvina o senin ağabeyin kendine gel.'

Prensten uzaklaşıp buruk bir gülümsemeyle "vermezsin biliyorum"

Gözlerini kaçırıp devam etti." Hadi sen git üstünü değiştir. Cesur prens sarayın içinde pijamayla dolaşıyor."

Üstüne bakan prens Alvina'ya hak verip odasına çıktı. Üzerini giyinip keskin kılıcınıda beline taktıktan sonra aşağıya inip Kral , Zetian Krali'çe ve küçük kardeşiyle kahvaltı masasına oturdular.

Masanın etrafında koşuşturan hizmetciler. Hızlıca servisi yapıp sıraya girdiler. Kahvaltı da Kral yarın için Prensin heyecanli olup olmadığı söylediğinde, Prens yarını tamamen unutmuştu. Kısa bir sessizlikten sonra
"Kral'ım bana hangi ismi uygun görürseniz. Benim haddim değil bir şey söylemek"

Memnunce başını sallayan Kral "Yarın sadece senin isim törenin değil biliyorsun, yarın tüm dünyaya senin benden sonraki Kral olduğunuda ilan edicem ."

Zetian Kraliçe sinirden eteğini sıkıp yanlış birşey söylememek için kendini sıkıyordu. İçinden sadece 'Benim oğlum kral olmalı ve bunun için herşeyi yapıcam.' diyordu.

Krala minnettar olduğunu belirten prens yemeğine devam etti.

---

Ölüm kulesine çıkan Kral. Yıllarca keyifle  yaptığı şey için keyifle kahkahalar atıyordu.

Yanında duran Arsıl Kral ise onula gülümseyerek eşlik ediyordu.

Aşağıda dövülmekten zor ayakta duran 50 'ye yakın insana seslendi.
"Şimdi benim söylediklerimi tekrarlicaksınız anladınız mı!!" diye bağırdı .

Aşağıdaki insanlar sadece birbirilerine bakarak birazdan ölümlerini geleceğini kabul etmişlerdi bile.
"Tanrı kötü insanlara bela gönderir."
aşağıdaki insanlar askerlerin kendilerine vurmasıyla buğuk bir sesle Kral'ı tekrarladılar.

"Tanrı kötü insanlara bela gönderir."

Kahkaha atan Kral devam etti. "Beni de size bela olarak gönderdi."

Ölümleri gelmişti artık askerler kılıçlarını çekerek birbirine sarılan insanların etrafını sardı.

Arsıl komutanın emir vermesiylede insanlara saldırdılar. Bağırışlar, koşuşturmalar, Kral'ın kahkahası birbirine girmişti.

Kral keyifle elindeki bastonu yere vura vura aşağıdaki kanı, ölümü izliyordu.

Sonunda kılıç sesleri, bağırışlar , ayak sesleri susunca Kral kuleden inip Saraya  gitti.

---

"Mahir benim Hazard Saray'ına gitmem gerekiyor."

Karısının söyledileri karşısında şok olan Mahir "ne diyorsun sen Şehna ne Hazardı ne sarayı "

Başını yere eğen Şehna kocasını ikna etmek için elinden geleni yapiyordu. "Mahir beni anlamıyorsun. Buraya gelmeme sebep olan , seninle evlenip hayatımı kurmaya sebep olan insanın son isteğini yerine getirmem gerekiyor."

Ona anlamıyormuş gözlerle bakan kocasına "Bak Mahir bu benim için çok önemli. yarın o saraya gitmem gerekiyor. Yıllarca bu günü bekledim."

Mahir Şehna'nin ellerini tutarak "Ama zaten hayatimizi birleştiren insan öldü şimdi oraya neden gidiceksin."

Dolan gözlerle kocasına bakan Şehna kocasına sıkıca sarılıp "Lütfen gitmemiz gerekiyor. Yoksa ben yaşayamam."

" Tamam gidiceksin ama ikimiz beraber. Akşam yola çıkarsak yarin oraya varırız."

Karısının başina bir buse konurup ona daha da sıkı sarıldı....

🌑

ŞAH-MATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin