11. Bölüm

112 17 2
                                    

Sarılmak, sadece bir kaç dakika sarılmak istiyorum. Kollarımı açsam kollarını açar mısın? ..

Otobüse bindigimizde ben ve Sibel yanyana bizim hemen arkamızda ise Başak ve bizim sınıftan Duru yanyana oturmuştuk. Bizim karşı koltuklarda ise Eray ve Meriç oturmuştu. İpek hoca gelip sayımızı aldığında ve gerekli uyarıları yaptığında yola çıkmıştık. Orada üç kişilik küçük ahşap kulübelerde kalacaktık . İpek hoca üç ,dört saate  orada olacağımızı söyledi . Sibel yolculuk yaparken midesi bulandığı için uyumaya karar verdi . Bende yol boyunca müzik dinleyerek ve tabi arada Başak 'ın sınıftaki kızları çekiştirmesini dinlemekle geçirmiştim. Otobüs durduğunda geldiğimizi anlayıp
Sibel 'i uyandırmıştım. İpek hoca ve Yasin hoca bizimle beraber gelmişti. İpek hoca kızlara herkes istediği üç kişi ile kulübelerde kalacağını  ve sabah saat 8 de kahvaltı verileceğini söyledi . Aynı şekilde Yasin hoca da erkeklere . Bizim gurup belli olduğu için hiç düşünmeden bir kulübe seçip girdik. Kulübenin içi pek büyük sayılmaz dı. Üç tane yan yana yatak , küçük bir buz dolabı, birde çalışma  masası vardı. Sibel zaten otobüste de uyuduğu için hemen pijamalarını giyip uyumaya kaldığı yerden devam etmişti . Bizde Başak ile pijamalarımızı giyip yataklara yatmıştık. 

Başak alarm kurmuş olmalı ki saat tam da 8 de uyanmıştık. Tabi yine Sibel 'ı uyandırılmak bana kalmıştı. Sanırım Sibel uykuyu çok seviyordu ama biraz daha oyalanırsak kahvaltıya geç kalacaktık. Sibel' de uyandığında hep beraber hazırlanmaya başladık . Başak üstüne beyaz bol bir tişört onunda altına mavi bir şort giymişti . Sibel ise siyah üzerinde yazıları olan bir tşört onun altında kahverengi dizlerine gelen kot bir etek giydi . Bende sıradan ama güzel olduğunu düşündüğüm siyah pantolon üzerine siyah önü düz arkasında yazıları olan bir tişört giydim . Saçlarımı da tepeden bağlayıp dağınık topuz yapmıştım. Gri sporlarımı da giydim mi tamamdım. Hep beraber kulübeden çıktığımızda , kimisi ileride kurulmuş olan büyük masalarda kahvaltı yapıyordu . Kimisi de sıraya geçmiş kahvaltısını alıyordu. Bizde kahvaltımızı alıp masaya geçtik. Herkes tabağındakileri bitirdiğinde Yasin hoca konuşmaya başladı.

"Çocuklar şimdilik serbestsiniz ama yarım saat sonra hep beraber paintball oynayacağız gruplar halinde, o yüzden yarım saat sonra herkes burda buluşsun tamam mı? Ve fazla uzaklaşmayın. "

Biz tekrardan kulubemize gelmiştik. Sibel yarım saatini yatakta oturarak geçireceğini Başak ise makyaj yapacağını , ben de canım sıkılmasın diye yürüyüşe çıkacağımı söyledim . Kulaklığımı takıp ormanda ilerlemeye başladım. Biraz daha aşağı indiğimde kulaklığı çıkarıp cebime koydum a bir yerlerden su sesi geliyordu sanırım burada göl yada nehir olmalıydı . Tam da dediğim gibi çalılıkların arkasında çok güzel bir göl vardı. Gölün üst tarafından da sular akıyor ve bu küçük göl de birleşiyorlardı. Oturup öylece seyrettim çok huzurluydu. Hem gölü izliyordum hem de düşünüyorum , hayatımı ,  ailemi ...
Böyle zamanlarda hep aklıma geliyorlardı , zaten pek çıktıklarını söyleyemem ama , ben bunları düşünürken arkamdan bir el omzuma dokundu ben o korkuyla yerimden sıçrayıp küçük çaplı bir çığlık atmıştım ki gelenin Meriç olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Tamam, tamam  sakin ol benim . Seni korkutduysam özür dilerim. "

yok canım ne korkması altı üstü böbreğimi düşürdüm demedim tabiki

"yok ya korkutmadın sadece dalmıştım, seni fark etmedim."

Oda gülümseyip yanıma oturdu

" Onu görüyorum nereye daldın gittin öyle,  baya bir düşünceliydin. " 

ahh be Meriç bir bilsen neler çektiğimi , en ufak şeye bile ağlamak istediğimi , ama bilemezsin ki kimse bilemez kimin ne acı çektiğini. 

" Heyy Asel yine daldın sana diyorum özel ise söylemek zorunda değilsin. "

daldığım hipnozdan çıktığımda

" yok ya özel bir durum değil okul gelecek falan filan "

pek inanmasa da  üstünde durmamıştı. Anladım dercesine başını sağlamakla yetindi .

"Eee senin ne işin var burada , yoksa beni mi takip ettin doğru söyle. "

dedim şakaya karışık sonra da hafif bir yumruk vurdum omzuna

" Hayır, hayır seni takip etmedim kuş sesi duydum bu tarafta bir bakayım dedim sonra da seni gördüm işte "

kuş sesi mi peki ben neden duymadım o kuşları , hafif kızardı gibi yüzü de gerçekten hiç yalan söyleyemiyordu neyse inanmış gibi yapacaktım bende . Aynı onun gibi başımı salladım. Bir kaç dakika daha öyle oturduktan sonra kalkıp toplanma yerine gitmiştik henüz kimse gelmemişti Meriç 'e veda edip kulübeye gittim . Aynı bıraktığım gibi duruyorlardı kızlar . Daha sonra toplanma yerine gittik . İpek hoca oyunun kurallarını anlattı . İki grup olarak oynayacaktık sayımız fazla olduğu için,  ilk birinci grup daha sonra da ikinci grup . Biz birinci grupdaydık ben ,Eray, Arda , Gizem, Mete ,Pelin ve Yusuf  karşımızda  ise
Sibel , Başak, Emre , Samet , Meriç  Çisem ve Pınar . Giysilerimizi giyip boya tabancalarını almıştık. Yasin hocanın düdüğü ile herkes koşmaya başladı saklanacak yer arıyordum. En sonunda bir ağacın arkasına gizlenmiştim. İleride çuvaların arkasında da Eray vardı . O etrafını izlerken arkasından  Samet Eray 'ı  vurmak için geliyordu . Ben ondan önce davranıp onu vurmuştum. Eray bir bana bir Samet 'e bakıyordu ben bir teşekkür beklerken o bana

"Ortada durup yerimizi mi belli edeceksin ?"

Ne bu mu yani onu kurtardım  bir de üstüne azar yedim iyi mi, odun işte ne olacak . İleride Arda 'nın da Sibel ' i vurduğunu gördüm geriye kaldı beş kişi . Arda daha sonra bize doğru gelmeye başladı fakat sol taraftaki ağacın arkasında saklanan Emre onu vurmuştu en azından bizi fark etmemişti . Emre Gizem ve Mete 'yi de vurduğunda geriye sadece biz kalmıştık  sanırım onlardan da Meriç ve Emre çünkü diğerleri vurulmuş bir şekilde kenara çekiliyorlardı. Ben oflamaya başlamıştım bile Eray ise kendin de emin bir şekilde

" Asel şimdi beni iyi dinle , ben şuradaki taşı alıp onların olduğu yere doğru atacağım .Onlar o taşla oyalanırken karşıda ki ağacın arkasına saklanıcam. Sen de sonra eğer ikisinden biri ağaçların arkasından çıkarsa ateş edeceksin diğerini de arkadan  ben vuracağım anladın mı?"

ben çok beceriksizdim kesin vuramayacaktım . Eray 'a korkarak 

"Ya vurmasam, o zaman ne olacak? "

Eray sinirlenmişdi sanırım "O zaman da biz vuruluruz, senin anlayacağın kaybederiz . Ve biliyor musun ben kaybetmekten hiç hoşlanmam. "

Allah Allah sanki ben bayılıyorum kaybetmeye tövbe yarabbim. Sınıfta ki hallerini özlemistim sanırım yakından tanımaya başlayınca hiç de kibar biri değilmiş onu fark ettim . Ben kibarlık kraliçesiyim de sanki her  neyse
  Eray dediği gibi taşı attıktan sonra karşı ağaca geçmişti Meriç 'de taşın nerden geldiğini anlamak için ağacın arkasından çıkmıştı, şimdi sıra bendeydi. Çuvaların arkasından çıkıp bir anda ateş ettim. Meriç daha ne olduğunu bile anlamamıştı hemen ardından Eray' da Emre 'yi vurmuştu. Kazanmıştık yani , ben o sevinçle koşarak Eray 'a sarıldım

"Kazandık , kazandık Eray gördün mü nasıl vurdum Meriç 'i "

sonra ne yaptığımı anladım ve hemen geri uzaklaştım yani en azından çalıştım. Çünkü bu odun beni yere itti baya baya düşürdü beni. Tabi ben bunu sonradan anlaya bildiğim için o an takılmadım

" şey heyecandan şey yaptım yani sevinçten bir anda şey oldu  "dedim . Oda beni ellerimden  kaldırıp

" benimki de sevinçten benimki de emin ol . " dedi ve gitti .

Ben üstümü sirkelerken yanıma Meriç geldi

"Sen ona bakma , o sevmez böyle şeyleri. Canın acımadı değil mi ?"

Ben hâlâ şoktan çıkmamıştım,  hayır anlamında kafamı saldım sadece . Tekrardan toplanma yerine gitiğimizde hocalar öğle yemeğinden sonra odalara geçebileceğimizi akşama da istediğimiz bir şey varsa onu oynayacağımızı söyledi. Gizem arkadan "Hocam şişe çevirmece oynasak olmaz mı , tabi arkadaşlar da isterse? " dedi .

herkes bu fikri sevmişti İpek hoca da tamam oynamak isteyenler oynayabilir dedi .
İnşallah o şişe bana gelmezdi...

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin