Evet yine lanet olası yere gitmek zorundayım. Tam yarım saatir yatağımda köy ağası gibi oturmak ve annemin mızmızlanmasını dinlemek en vazgeçilmez hobim. Tamam istediği şehrede gelmiştim daha benden ne istiyordu acaba. Yine bir mesaj gelmişti. Son iki gündür bu sese alışmıştım açıkcası. Tahminime göre yine Meriç'ti. Ondan başkasıda mesaj atmazdı zaten.
Gönderen: Meriç
-Okula beraber gidelim mi?
Gönderilen: Meriç
-Peki giyinip hemen geliyorum.
Ya kendime son günlerde gerçekten inanamıyorum. Ne kadar çok iletişim kurmaya başlamıştım böyle. Meriç, Bora, sınıftakiler ve Bora'nın yanındaki çocuklar. Resmen kendimi tanıyamıyordum artık. Değişmiştim, insanlarla konuşur, geceleri dışarı çıkar olmuştum. Aslında geceleri her zaman çıkardım ama tek başıma şimdi ise Meriç beni yalnız bile bırakmıyordu. Ayakkabılarrımı bağladıktan sonra;
-''Ben çıkıyorum. Bugünde geç gelebilirim.'' diye bağırdım. Bağırmak yanlış tabir böğürmek.
Ses gelmediği için hırkamı alıp dışarı attım kendimi. Onu gördüğümde hemen karşıya geçtim ve;
-''Günaydın.'' dedim.
Bu çocuk gerçekten sorunluydu sanırım. Günaydın demiştim bir sanada diyemezmiydi. Sorunlu velet. Benden daha uyuz olduğu kanaatine varmıştım artık. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra okula gelmiştik. Yarın cuma. İşte bu en sevdiğim daha doğrusu tüm öğrencilerin kutsal saydığı gün.
Sınıfa girince sıramda bir çocuğun oturduğunu gördüm. Hey orası benim bay gerzek.. Yanına gittiğimde omzunu dürtüp;
-''Yerimden kalkarsan çok sevinirim.'' dedim
Beni kaale bile almadan oturmaya devam etmişti. Al işte Meriç kadar sorunlu bir velet daha. Neydi bunların benimle derdi. Sanırım yeni gelmişti sınıfa. Yada ben geldiğimde de vardı ama ben çok fazla etrafa bakmadığım için tanımıyordum. Soğuk bir şekilde elini uzatıp;
-''Merhaba ben Burak.'' dedi
Seninle konuşmak istediğimi sanmıyorum bay buzdolabı. Ben bile bu kadar soğuk değildim. Neydi bu ciddiyet ? Ama ben onlar kadar ciddiyet takınan biri değildim. Havadaki elini sıkarak;
-''Merhaba bende Ada. Tanıştığıma memnun oldum.'' dedim.
Neee Bay Buzdolabı gülmüşmüydü daha demin ? Acaba insanlarda benim hakkımda böyle düşünüyorlarmıydı ki ? Aklımda yine deli sorular asdjd. Delirmiştim sanırım diye kendimle konuşurken;
-''Yanında oturabilirmiyim ?'' diye sordu.
Benim için bir sorun yoktu aslında. Ama iyi anlaşabilirdik. Kafamı onaylarcasına salladığımda yeniden gülümsedi. Sevgili inkılap öğretmenimiz derse girdiğinde önüme dönüp kafamı sıraya koydum. Nasıl olsa dinlemeyecektim dersi boynumun ağrımasına izin veremezdim. Allahtan kafama dikilip ''Kafanı kaldır, dersi dinle.'' tarzı şeyler söylemiyordu.
40 dakikanın ardından ilahi kurtarıcım yeniden beni kurtarmıştı. İyi hissetmiyordum hemde hiç iyi değil. Başım dönüyor ve boğazlarım acayip derecede ağrıyordu. Koridorda çarptığım insanların haddi hesabı yoktu. Ağzımı açıp özür dileyecek mecalim bile kalmamıştı.
Olduğum yere çöktüm ve derin nefes almaya çalıştım ama işlevlerimi kaybetmiştim sanki. Başıma herkes toplanmıştı. Açılın gerzekler ölmek üzereyim!!