10

2.4K 208 7
                                    

Küçük prens...

Açtığım anda gözüme dolan ışıkla yorganı tekrardan kafama kadar çektim. Başıma saplanan ağrı ile inlerken kafama kadar çektiğim yorganın üzerimden alınmasıyla zar zor tekrardan açabilmiştim gözümü.

Gördüğüm şeyle tüm dikkatim dağılmış o şaşkınlıkla az önce başıma saplanan ağrı bile yakamı bırakmıştı. Gözlerimin önüne serilmiş rüya gibi kıza baktım. Yorganı kaldırmış gülümseyerek yüzüme bakıyordu.

Dönüp tıpkı onun gibi kafamı elime dayayarak yüzünü izlemeye başladığımda hâlâ beni seyrediyordu.

Uzanıp önüme düşen birkaç tel saçı kulağının arkasına sıkıştırırken tenimde hissettiğim eliyle gözlerim kocaman açıldı.

Hızla geriye doğru çekilip yüzüne baktığımda o da doğrulmuştu. Resmen rüya olduğunu sanmıştım. Şaşkınlıkla bakışlarımı ondan kaçırıp içinde olduğum yabancı odada gezdirdim. Nerede olduğumu anlayamıyordum. Ağzımda hissettiğim kötü tat yüzümü buruştururken utançla yorganı üzerime doğru çekmiştim.

Kazağım üzerimde değildi ve şu an büyük ihtimalle az önceki saçma tepkime sırıtarak yüzüme bakıyordu. Kaşlarımı çatarak ürkek gözlerle ona bakıp bir şey söylemesini bekledim. Ama o sadece üzerime doğru çektiğim yorgana ve kızaran yanaklarıma bakıp gülüyordu.

Neredeydim? Kimin eviydi burası? Nasıl gelmiştim? O niye buradaydı? Gözlerimi cama çevirdiğimde güneşin çoktan doğmuş olduğunu gördüm.

Tekrardan ona döndüğümde bu kadar yakın olmasını beklemiyordum. Gözlerim şaşkınlıkla onun gözleri arasında mekik dokurken düşünceli düşünceli yüzüme bakmış bir anda geri çekilmişti.

Yataktan hızla kalkıp odadan çıkarken yatağın yanına bıraktığı şeyi giyebileceğimi söylemişti.

Giymem için bıraktığı erkek sweatini üzerime geçirip saçlarımı bileğimdeki tokayla toplayarak odadan çıktım.

Ses gelen yere doğru ilerlerken açık olan banyo kapısını görüp yüzümü yıkamak için içeri girdim.

Çıkarken kenarda gördüğüm kazağımı elime alıp salona girdim. Koltuğa oturup camın önünde telefonla konuşan Venüs'ü izlemeye başladım.

Sonunda telefonu kapatıp yanıma oturduğunda bir şey söylemesini bekledim ama o sadece yüzümü izliyordu.

"Neden söylemedin şimdiye kadar?" anlamadığımı belli edercesine boş boş yüzüne baktığımda konuşmaya devam etmişti.

Dün geceyi baştan sona anlatıp söylediğim her şeyi bir bir tekrarladığında nutkum tutulmuştu.

"Saklamaya çalışman saçmalıktı. Zaten anlamıştım." gözlerim tekrar dolarken bakışlarımı ellerine dikmiştim. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu.

Sonunda konuşmayı bırakıp sessizliğe büründüğünde vücuduma sarılan kollarla gözlerimi kapadım. Sonunda akmaya başlamış göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken ona dönüp boynuna sarıldım.

Yüzümü boynuna gömüp kokusunu derince içime çektim. Anlımı yumuşak tenine dayadığımda çenesinin altındaki başıma öpücükler konduruyor belime sardığı elleri sırtımda geziniyordu.

O sırada çalan kapıyla birimizden ayrıldık. Ben elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken o çoktan kapıyı açmış, ellerinde simitlerle bekleyen Mila ve Kerem'i içeri almıştı bile.

~~

Saati farketmesem de akşama doğru yaptığımız kahvaltıdan sonra birkaç arkadaşları daha gelmişti.

LAVİNİA GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin