Yâ kebikeç!
❝ Bu kitap düşünmeye adanmıştır. ❞
Hepiniz hoş geldiniz. Sizden buraya bu kitaba başlama tarihinizi değil, kendinize ya da başkasına vereceğiniz bir sözü bırakmanızı isteyeceğim.
Kim Taehyung, henüz birkaç gün önce taşındığı, deniz kenarındaki güzel evinden dışarı çıkmak için hazırlanıyordu. Güneş doğduktan birkaç dakika sonra kalkmıştı ve kapının önünde birikmiş, ona aşık olan genç kızların bıraktığı aşk mektuplarını, anlamlı aşk şarkılarıyla doldurulmuş kasetleri kapının önünden almıştı. Hiçbirini okumak ya da dinlemek için zamanı yoktu. Hazırlanıp işe gitmesi gerekiyordu.
Güzelce kahvaltısını etti ve doğruca giyinmeye gitti. Seksenler ve daha öncesindeki yıllarda kadın-erkek herkesin günlük giyiminin bile ne kadar şık olduğunu bilirsiniz.
Taehyung bugün sade giyinmeyi planlıyordu. Beyaz gömleğinin düğmelerini bir-iki tanesini açık bırakacak şekilde özenle ilikledi ve gri bir takım elbise giydi. Siyah saçlarını nazikçe tarayarak şekil verdi ve parmağına sade ve gümüş bir yüzük taktı. Rugan ayakkabılarını da ayağına geçirdi ve koku sürmediğini fark etti. Sicilya bergamotu kokulu kolonyayı hafifçe eline döktü ve uzun ince parmaklarıyla bütünleşmiş zarif ellerini boynunda gezdirdi. Ardından bir kaba su doldurdu ve evden çıktı. Kabı sokak hayvanlarının önüne bırakıp onları birkaç saniye boyunca okşadı. Ardından işe doğru yürümeye başladı.
Yürürken kasabanın en işlek caddesinin önünden geçiyordu. Kasabanın genç kızları yine Taehyung'u izlemek için denizin kenarındaki banka kurulmuşlardı. Ellerinde birer şiir kitabı, Taehyung'un geçmesini bekliyorlardı. Sofia ise bu durumdan habersizdi. Kızların yanına gitti.
"Neler oluyor burada?"
Kızların cevabı gecikmedi.
"Taehyung'un buradan geçmesini bekliyoruz işte."
"Taehyung mu? O da ne?"
"Birkaç gün önce taşındı buraya. Kore'den geliyormuş. Adamdaki yakışıklılık bizim İtalyan erkeklerinde yok."
"Ellerinizdeki şiir kitapları neyin nesi peki?"
"Adam sanat tutkunu. Hepimiz resimde, müzikte yetenekli olamayacağımıza göre biz de o buradan geçerken sağlam yazarların güzel cümlelerini söylemeye karar verdik."
Sofia alaycı bir biçimde güldü."Böyle bir kur yapma taktiğini ilk defa görüyorum. Umarım kur yapmaya değer birisidir."
Kızlardan biri bağırdı.
"İşte, geliyor!"
Sofia, Taehyung'u ilk defa görüyordu. Birden gözlerini ondan ayıramadığını fark etti. Kafasındaki her şey durmuştu. Sesler, hareketler... Sadece herkesin tapındığı adam ile o vardı.
Birden kızların ciyaklamasıyla her şey kesildi. Ah, evet, sağlam yazarlardan güzel cümleler söylüyorlardı.
Kızlardan biri "Sabahleyin Kurulan Pazara Gazel"den bir bölüm okuyordu.
"Göreceğim geçtiğini,
Elvira kemerinden,
Gözlerini içmek
Ağlamak için."Öteki kız ise Kafka'dan bir söz söylemeyi tercih etti.
"Özlüyorum seni
En derinden
Çok derinden
Şuursuzca..."Biri ise "40.Sone"den bölüm okumayı tercih etti.
"Hepsini al, sevgilim, ne varsa bende,
Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
Gerçek der misin ona eline geçirsen de
Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?"
Şiir kitabı almaya uğraşmayanlar ise "Ti adoro (sana tapıyorum)", "Tu sei una stella (sen benim yıldızımsın)", "Ti amerei per tutta Ia mia vita (hayatımın sonuna kadar seni seveceğim)" gibi cümleler söylüyorlardı.Taehyung bunları üstüne alınıyor muydu hatta duyuyor muydu bilinmez ama kendisine duyulan sevginin farkındaydı elbet.
Yarbay Roberto Bianchi'nin tombul karısı Maria Bianchi yine Taehyung'u yakalamıştı.
"Bay Taehyung, teniniz nasıl da esmer! Buranın güneşli ve sıcak havası size iyi geldi sanırım."
"Hanımefendi, benim tenim zaten esmerdir."
Maria kahkahayı patlattı ve daha fazla rezil olmamak için bir bahane bulup Taehyung'un yanından ayrıldı.
Sofia'ya dönecek olursak Sofia gördüğü sanat eseri gibi adamın etkisinden hâlâ çıkamamıştı.
Eve geldiğinde annesinin misafirlerinin olduğunu gördü. Yine kaynatıyor olmalılardı.
Hanımların gündemi de genç kızlarınkinden pek farklı değildi.
"27 yaşında fakat buna rağmen dulmuş."
"Bende böyle adam olsaydı ben bırakmazdım."
"Bırakmamış zaten, karısı birkaç ay önce lösemiden ölmüş. Henüz bir yıllık evlilermiş zaten."
"Huzur içinde yatsın."
"Anlattıkların gerçekten doğru mu?"
"Tabii ki. Maria'nın kocasıyla Taehyung iyi anlaşıyormuş."
"Onun gibisini bulsam kendi kocamı anında boşarım."
Gülüştüler ve Sofia'nın geldiğini gördüler.
"Hoş geldin, Sofia. Senin hayatında birileri var mı bakalım evlenmeyi falan düşündüğün."
Sofia sahte bir gülümsemeyle "Yok." dedi.
Annesi "Taehyung ile mi evlendirsek seni?" dedi ve yine gülüşmeye başladılar.
Sofia "bilmem" işareti yaparak odasına koştu ve ergenlik çağından beri tuttuğu günlüğünü açtı. Ardından şu satırları yazdı.
"Sevgili günlük, bugün uğruna serenatlar besteleyeceğim hayatımın aşkıyla tanıştım."
✁- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
➵ | playlist ׂׂૢ་༘࿐
⇢ Craft Spells - Komorebi
⇢ Daniel Johnston- True Love Will Find You In The End
⇢ Lana Del Rey - Salvatore
⇢ Shigeru Umebayashi - Yumeji's Theme
⇢ Erik Satie - Gymnopédie No. 1
⇢ Schubert - Serenade
⇢ Dalida - Love In Porfofino
.˚◞♡ ⃗ 🕊*༄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
serenata per taehyung
Hayran Kurgu⇢ Satırlarda tamamlandı. ❝ Kim Taehyung, henüz birkaç gün önce taşındığı, deniz kenarındaki güzel evinden dışarı çıkmak için hazırlanıyordu. Güneş doğduktan birkaç dakika sonra kalkmıştı ve kapının önünde birikmiş, ona aşık olan genç kızların bırakt...