Bu nikah olamaz!

2.8K 124 13
                                    

Güneş yavaşça ufukta görünürken, uyku girmeyen gözlerim, beliren ışığa tepki verircesine yandığından bir kaç kere kırpmak zorunda kaldım. Saat sabahın 6sıydı. Ve benim yok oluşuma sadece 2 saat kalmıştı. Babam gece bana söyleyeceğini söyledikten sonra itiraz etmeme fırsat bile vermeden aramıştı Berk'i.

Paşam hiç tereddütsüz kabul etmişti babamın söylediklerini.

"Saat 8 de en yakın nikah tarihini almaya gidiyorsunuz!"

Hayatım benim ellerim fırlayıp gitmiş gibiydi. Her ne kadar bu nikahın kağıt üstünde kalacağını bilsem de istemiyordum işte. İstemiyordum! Adım onunla yan yana yazılsın, çocuğum o şerefsizin adını taşısın istemiyordum. Evet içimde Berk'e yönelen bir öfke yoktu ama ruhumun aldığı en büyük darbelerden biriydi o. Bir insanın aldatılması özgüveninde ve insanlara güveninde ağır yaralar açardı. Ki nitekim beni de yerle bir etmişti ben farkında olmadan.

Birden yan odada kızıyla uyuyan Eylem'e kaydı düşüncelerim. Ve dolayısıyla da Erdem'e. İçimde onu düşündüğümde yer alan tarifsiz acı yoktu artık. Sadece kocaman bir boşluk, bir hissizlik, bir boşvermişlik... Kendimi onları düşünerek acı çektirmemek için çekmişti duvarlarını yine ruhum. Ve ben de ruhumu daha fazla yormamak adına geldiği gibi bozguna uğrattım düşüncelerimi. Öyle bir ruh halindeydim ki delicesine gülmekle, bayılana kadar ağlamak istiyordum. Tabi ben gülmeyi tercih ettim. Yaşadıklarımın bir şaka olduğuna inanırcasına alayla, kahkaha ata ata güldüm. Ve sonra göz yaşlarım düşmeye başladı yanaklarıma, ordan da ruhuma yol aldı. Ne kadar ağladım bilmiyorum. Çalan alarmıma gitti elim. Elimi yüzümü yıkayıp neleri aldığımı önemsemeden giyindim. Bir kaç gündür bakımsızlıktan dökülen saçlarımı özensizce tepemde topuz yaptım. Nihayet kendimde aşağıya inmeye güç bulduğumda kapıda beni gülerek bekleyen Berk'i görünce elimde olmadan tiksintiyle buruşturdum yüzümü.
"Müstakbel karım sonunda teşrif ettiler." Dedi o da alayla. Söyledikleriyle boğazımdan yükselen safrayı yutmak zorunda kaldım. Babama isteksizce hoşçakal deyip kapıyı ardımdan kapattım.

Arabada yol alırken "Neden?" Diye sorarken buldum kendimi. O da şaşkınlıkla "Efendim" dedi. Yol boyu ne derse, ne sorarsa sessiz kalmayı tercih ettiğimden şaşırmıştı belli ki. Boğazımı temizleyerek tekrar sordum.
"Neden ısrarla benimle evlenmek istiyorsun?"
Yine alayla kıvrıldı dudakları. "Seni seviyorum çünkü."
"Yapma Berk, başkasının çocuğunu taşıyorum ben. Seninle yıllardır yapmadığımı, başkasıyla yaptım!"
"Sus" diye kükredi birden. "Neden susayım. Başkasının oldum ben, başkasının tenine dokundum. Başkasının kokusunda kayboldum, zevkiyle sarhoş oldum."
"Sus dedim sana kahrolası. Sus, sus,sus" eliyle direksiyona vurarak bir kaç kere daha tekrar etti.
"Susmam bu gerçeği değiştirmiyor" dedim inatla. Gözlerinden ateşler saçarak bakıyordu bana. İçten içe bir aşinalık dolaştı bedenimde, geldiği gibi geri giden. Söylediklerimle bile isteye hatırlamıştım Erdem'i ve onun ateş saçan gözlerini.

"Beni hala sevdiğini düşünmüyorum. Bu kadar enayi olamazsın." Belki ağırdı söylediğim şey ama vazgeçsin diye son çırpınışlarımdı bunlar. Her ne kadar kağıt üstünde kalacak olsa da istemiyordum işte.
"Haklısın" dedi. "Seni aslında uzun zamandır sevmiyorum." Şaşkınlıkla açılan ağzım yerini gülümsemeye bıraktı. Biliyordum işte. O alaycı hallerinden işkillenmiştim bir şekilde. "E hadi beni Deniz'e bırak o zaman. Ben babama vazgeçtiğini söylerim" dedim gülümsememi devam ettirerek. Ama o söylediğiyle beni şaşırtmayı tercih etti. "Hayır."
"Anlamıyorum. Sevmediğin halde neden evlenmek istiyorsun?" Gerçekten ilk defa ilgimi uyandırmıştı.
" Aslında bunun cevabını biliyorsun." Dediğinde belleğimi zorluyordum bildiğimi düşündüğü cevap için. Ama kaşlarım bulamadığımı belirtircesine çatıldığında devam etti.
" Babam evlenince tüm şirketi bana devredecekti. Sen nişanı bozunca devretmeyi bırak 5 parasız bıraktı beni."
İçimden çıkmayı zorlayan kahkahamı öksürüğümün ardına gizledim ve "Oh olsun ona. İyi olmuş" diyen iç sesime göz kırptım. İşler sanki eğlenceli bir hal almıştı. Ve ben ciddi olmakta zorlanıyordum.

"Ebruyla evlenseydin sen de. Ben de ısrar etmen niye?" Kendimden çıkan bu mantıklı soru için yine kendimi tebrik ettim.
" Aslında öyle yapacaktım. Hatırlarsan bizi bastığın gün arkandan gelmedim. Ve sana attığım mesajlar biraz vicdan azabımı bastırmak içindi. Dönmeyeceğini biliyordum. Birkaç gün sonra babama nişanın bozulduğunu ve başkasıyla evlenmek istediğimi söyledim. Gerçi Ebru'yu da çok sevdiğim söylenemezdi ama başka şeylerde iyi anlarsın ya." Göz kırparak söylediği son cümle tekrar midemi bulandırmıştı. Nasıl bir karaktersizmiş bu adam. Resmen Allah'ın sevgili kuluymuşum. Düşündüklerimden dolayı yüzümün buruşmasına aldırış etmeden devam etti.
"Babam önce tamam dedi ama sonra Ebru'yu araştırmış kendince ve senin en yakın arkadaşın olduğunu öğrenmiş. "En yakın arkadaşına bunu yapan, sen şirketin başına geçtiğinde sana neler yapar" dedi ve son noktayı koydu. "Ne yap et Eylül'ü geri döndür. Yoksa şirket mirket yok.""
Vay be Arda amcaya bak sen. Maymun etmiş çocuğu. Trajikomik bir filmin içinde gibiydim resmen. "Evlen intikamını al. Sonra da yanıma dön, çocuk doğana kadar boşanma" diyen bir baba, " Eylül'le evlenmezsen şirketin başına geçemezsin" diyen bir babaya karşıydı. Gerçi onlar aynı taraftalardı ve hepsi bana karşıydı.
O değil de benim acaba aklımdan zorum mu vardı? Hala gülümsüyordum çünkü.
"Komik bulduğuna sevindim. Ama son bir şey ekleyeyim." Dedi Berk ruhsuzca bir alayla. " Madem ben her şeyi bırakıp senin tabirinle enayilik yapıyorum. O zaman ödülümü de hak ediyorum. Ha ne dersin?"
Ne demek istediğini anlamadığım için çattım yine kaşlarımı.
O sırada Berk arabayı durdurup bana doğru döndü. Gözlerine bakmak istemediğim için kafamı camdan dışarı çevirince nikah dairesine geldiğimizi anladım. Demek ki evlenmeye kararlıydı. E nasıl olmasın ucunda koskoca şirket vardı.
"Ne demek istediğini anlamadım?" Dedim emniyet kemerimi çözerken.
"Boşver" dedi arabadan inerken. "Hadi nikah tarihi alalım." İstemeye istemeye arabadan iniyordum ama giderek de sıcak bakmaya başlıyordum bu fikre. Sonuçta babam bir soyadı istiyordu, Berk'se şirketi. Kazan-kazan bir anlaşma olacaktı bu. Danışmayı geçip nikah memurunun odasına girdik ve bize hazırlamamız gereken belgeleri belirttiler. Sağlık raporu, ikametgah derken bir iki saate toparlayıp geri döndük nikah dairesine. Belgeleri adama uzatıp girişleri yapmasını beklerken, Berk yavaşça eğildi bana doğru. Gözlerinde sinsice dolaşan pırıltılar nedense huzursuz etmişti beni.

"Söylemeyecektim aslında" dedi. "Ama dayanamadım. Nikahın  kağıt üstünde olacağını düşündüğünü biliyorum. Üzgünüm ki bu gerçekleşmeyecek. Uzun zaman beklemiştim seninle olmayı. Ve şimdi başkasının olmanı hazmedemediğimi fark ettim. Bu yüzden imzayı attığın gün gerçekten karım olacaksın."

O biraz zordu da kanım donmuştu nedense. Derken bir şey uçtu gözümün önünden ve dosdoğru Berk'in yüzüne kondu. Yani patladı desem daha doğru olur sanırım.
"Sen kime karım olacaksın diyorsun lan" diye gümbürdeyen ses, burada duymayı en son beklediğim sesti. Erdem Berk'in tepesine karabasan gibi çökmüştü ve hiddetli bakışlarını, Berk'in burnundan fışkıran kanların oturduğu, yüzüne odaklamıştı. Ve o anda beni çok şaşırtan bir şey oldu. Hayır beni şaşırtan şey Erdem'in Berk'e sadece bir yumruk atması devamını getirmemesi değildi, ve hayır elimden tutup zorla götürmeye çalışması da değildi, ki onu şu anda yapıyordu, benim huşu içinde Erdem diye erimem! de değildi. Beni şaşırtan şey, nikah memuru olacak adamın söylediği şeydi.

"Bu nikah olamaz. Çünkü siz Eylül hanım, Erdem beyle zaten evlisiniz."

Merhabalar uzun bir aradan sonra nihayet dönebildim. Biliyorsunuz bir tıkanma dönemi yaşadım. Hikayem var ama oluşturacak cümlelerim yoktu. Normalde bir başladığımda akar hikayem. 1 saatte 1000 kelime civarı yazabilirim. Ve bugün yine aktı cümlelerim. İnşallah yeniden gelen şevkimle bu pandemi döneminde kısa kısa aralıklarla yazmaya devam edeceğim. Yeni aramıza katılan arkadaşlarımız hoş geldiniz. Ve bu hikayeden ümidini kesmeyenlerle kalan sağlar bizimdir diyerekten yolumuza kaldığımız yerden başlıyoruz. Sağlıkla kalın🙏🏻🙏🏻✋🏻✋🏻✋🏻

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin