Dışarı çıktık.
- Kıvrık Ayşe buraya gelin.
Çocuklar çıkana kadar Ayşe'lerde yanıma gelmişti.
- Herkes burada beklesin. Kıvrık çocukların hepsini koru ben 2 dakikaya gelicem.
Yerden bir taş aldım yakındaki 3 katlı bir binaya sıçradım. Burdan ejderhanın her yerini rahat bir şekilde görebiliyordum. Taşı aldım ve ona doğru fırlattım. Sırtına denk geldi taş derisini delip içine girdi ama diğer taraftan çıkmadı. Sersemleme etkisi 4 saniye sürdü ve gözlerini açtı.
- Bu ne demek oluyor insan.
- Senin adın neydi. Zayıfların Koruyucu Kralı değil miydi. Şurada duran çocuklara karşı niye gözlerini yumdun. Hani herşeyi görürdün.
Ejderha bir an duraksadı ve sonra gözleri parladı.
- Anladım benden saklamanın yolunu bulmuşlar.
Sonra gözleri bir daha parladı. Saraydaki helikopterler havalandı. Etrafta asker ve polis araçları gezmeye başladı.
- Şimdi yetimhane ne alemde bir bak bakalım çocuklara nasıl davranıyorlar. Bu çocuklar yetimhaneden kaçmış. Oraya dönmek istemiyorlar.
Gözleri bir kere daha parladı. Sonra bu sefer kendi ayaklandı. Sanki bir dağ hareket ediyormuş gibi şehrin duvarlarından birinin yakınına pençe attı sonra bir malikâneye saldırdı. Bunlar olurken şehrin insanları diz çöküp dua etmeye başladılar. Helikopterler bir yere füze yağdırdı.
- Fatih yardım ettiğin için sağol. Sen olmasan ben onları göremezdim bir çeşit efsunlu takı ile düşüncelerini benden saklamışlar.
- Tamam herşey bittiyse şu askerlere söyle silahlarını Kıvrık'a doğrultmasınlar.
Gözleri yine parladı ama biri çoktan Kıvrık'a ateş etti. Koşarak Kıvrık'ın yanına geldim silahın ateşi Kıvrık'ın bacağını delip geçmiş.
- Tamam Kıvrık sinirlenme birşey yok.
Kıvrık'ın kafasını okşamaya başladım.
Sonra asker özür diledi ve iyileştirme büyüsü yapmaya başladı.
- Tamam büyünü yaptın özrünü diledin hadi git burdan.
Ateş eden uzaklaşırken başka bir asker gelip benimle konuştu.
- Siz çocuklar benimle gelin önce hasteneye gidiyoruz.
Etrafımdaki çocuklar bana bakıyorlardı. Sonra boyunlarındaki kemerlerin yok olduğunu fark ettim.
- Hadi gidelim bir sağlığınıza baksınlar.
Beni duyan çocuklar bu sefer yürümeye başladı.
Zırhlı araçlardan birini doldurmuştuk
Hastaneye gittik. Hemşireler çocuklara test yaptılar, kan aldılar, yemek yedirip uyuttular. Ertesi gün ben ve Ayşe hariç herkesi sorguladılar
Rütbeli bir asker hastanedeki 130 kadar çocuğu biraraya getirip konuşma yapmaya başladı.
- Merhaba çocuklar ben Orgeneral Kazım ve beni iyi dinleyin. Çocuklar yetimhanedeki görevliler cezalandırıldı. Sizin için yeni bir yetimhane yapılıyor. bu sefer yetimhaneler bizzat Askeriye tarafından yönetilip,denetlenecek. Bundan sonra size söz veriyorum tek bir kılınıza bile zarar gelmeyecek. Şimdi uslu bir şekilde asker abilerinizi dinleyin sizi yeni yetimhane inşa edilene kadar kalacağınız yere götürecekler.
Bende ayağa kalkıp generale doğru bağırdım
- Tekrar olursa sorumluluğu alacak mısınız?
- Sorumluluğu alacağım. Aranızdan biri kötü muamele görürse hemen istifa edip yetimhanenin başına ben geçeceğim. Bunun sözünü veriyorum.
Bu arada sen diğer çocukları kurtaran çocuksun değil mi?
- Evet benim birşey mi oldu.
- Aferin sen olmasan bu çocukları kurtaramazdık. Yardımların için kendi adıma teşekkür ederim.
Salondaki herkes teşekkür etmeye başladı. Çok utandım ilk defa böyle birşey oldu. Dayanamadım ve dışarı çıktım. Kıvrık ve Ayşe peşimden geldiler.
- Hadi gidelim.
Hastaneden ayrılıp şehir merkezine doğru giderken ejderhanın uyanık olduğunu gördüm. Ve sonra düşündüm.
Ejderha beni duyuyor musun?
Ve kafasını bana çevirdi.
- Hayır bu sefer ne oldu.
- Bana büyük bahçeli bir ev ayarlasana. Yeni canavarlar almadan önce kalabilecekleri bir ev ayarlamam lazım.
- Ev değilde arsa vereyim evi sen dik yada sende yeni yetimhaneye taşın bahçesi çok büyük olacak hem çocukları korursun.
- Yetimhaneyi istemiyorum bana arsayı ver.
- Ordan sağına doğru bak üstünde yıkılmış ev olan arsa bundan sonra senin ve ben sana tapuyu yarın yollattırırım. Insan tapu işlerine bakanlık bakıyor ve çok yavaşlar.
- Tamam iyi olur, teşekkür ederim. Hadi sana iyi günler.
Ben ona bakmıyordum ama kafası bana doğru olunca rahatsız oldum.
- Ne oldu birşey mi diyeceksin?
- Çocuklarımdan biri yumurtasında öldü. Umarım diğerlerine birşey olmaz.
- Çok üzüldüm yapabileceğim birşey var mı?
Gözlerinde hüzün vardı.
- Aslında var. Hakîm dün şeytanların izine rastlamış. Burdan 6000 km uzakta sende avlanmak istiyorsan gidebilirsin dönerken bana şeytanların bulunduğu mağaranın derinliklerinden büyülü cevher getir.
- Şeytanlar o cevheri topluyo olmasın.
- Olabilir. Sen gidecek misin?
- Evet giderim ama bana ne ödül vereceksin.
- Ev verdim maaş bağladım daha ne istiyorsun?
- Anladım tamam birşey istemiyorum.
- Tamam üzülme artan cevherlerle sana zırh ve silah yaptırırım.
- Söyle hakime. hemen yola çıkalım.
- Hakim savaşta yaralandı. Helikopterle gideceksin. Cevherleri askerler toplayacak sende koruyacaksın sonra döneceksiniz.
- Kaç gün sürecek bu.
- Sen şeytanları hemen halledersen 3 gün sürer.
- Benim yarın 13. Yaş ritüeli yapmam lazım. Ritüelden sonra gitsem olmuyor mu?
- Gidişin 18 saat sürecek. Seninle bir Şaman gönderirim. Şimdi saraya gel.
- Tamam Kralım.
- ha Işine geldiği zaman kral oluyorum .
- Heheheh
- Fatih abi neye gülüyorsun.
- Saraya gidiyoruz yeni görev aldım.
- Hani maceracılar loncasına gidecektik.
- Sonra gideriz sende benimle geliyorsun.
Saraya vardık askerler birşey sormadan geçmemize izin verdiler.
Helikoptere 5 tane asker ve şamanda bizimle birlikte bindik. 6 helikopterde toplam 50 civarı asker vardı. Yolculuk boyunca etrafı izledim. Sonra askerlerin silahları gözüme takıldı. Bunlar siyah değil beyazdı.
- Sizin silahlar neden beyaz.
- Işık elementi ile efsunlandılar.
Anılarımdan bunların nasıl çalıştığını biliyorum ama yakından bakınca farklılar.
- Nasıl çalışıyorlar.
- Hehehe bak şuradaki işaret büyü gücümüzü emiyor. Her mermiye eskiden ok ucu denirdi şimdilerde mermi oldu. Neyse her mermi büyümüzle delicilik özelliği alacak şekilde büyülenmiş oluyor. Içinde bulunan büyü taşı patlama yaratıp mermiyi fırlatıyor. Kısacası şimdilerde bütün büyücü ve okçular gücü yüzünden tüfek veya tabanca adı verilen silahları kullanıyor.
- Muhteşem görünüyor. Birşey aklıma takıldı. Işık ile efsunlandıklarını söyledin delicik özelliği gidiyor mu?
- Gitmiyor delicik bizim büyümüzle sağlanıyor ışık efsunu metal dövülürken ekleniyor.
- Silahlar çok Güçlü duruyor. Herkesin kullanmasına şaşmamalı.
- Sen ne kullanıyorsun.
- Yumruk kullanıyorum
- Heheh Bize anlatıldığına göre Göklerin Hâkimi şeytanlar tarafından yaralanmış ve bu kadar güçlü şeytanları sana bırakacakmışız. Ne kadar güçlü yumrukların var çok merak ediyorum.
- Yeterince güçlü sen merak etme.
Cebinden oyun kartı çıkarttı.
- Heheheh Dostlarım kim oynamak ister. Iddialı olan gelsin parasına oynayalım. Kazanan hepsini alır.
18 saat çeşitli oyunlarla çabuk geçti. 5 saat sonra ritüel yapmam lazım ondan dolayı mağaraya doğru hızla yola çıktım. Ayşe'yi askerlerle bıraktım.
- Kıvrık ben direk dalıyorum sen kaçmalarına izin verme tamam mı?
Mağaraya daldığımda farklı birşey gördüm. Bu sefer şeytanlar tüfek taşıyorlardı. Nasıl yapsam silahları bana zarar versede canım hızla dolar ama Kıvrık. Ben bunları düşünürken şeytanlar beni fark etti. Bende öne atıldım zik zak çizerek yaklaştım. Silahları bana isabet etmedi ve tek vuruşta öldüler. Sonra bağırdım
- Kıvrık sadece kaçanları kovala ben hepsiyle savaşırım.
Şeytanların içine daldım ama hala cennetten görev almadım çok garip.
Üzerime mermiler yağdırmaya çalıştılar ama durmadan hareket ediyordum. Bazen sağdan soldan ne bulsam onlara atıyordum. Bana gelebilen mermi benden sekiyordu. Neyse savaş çabuk bitti.
- Kıvrık başka varmı.
Kıvrık'ın kafası karışmış gibi bir hali vardı. Sağa sola gidiyordu. Sanki koku alamıyordu. Sonra havada uçuşan birseyler olduğunu fark ettim.
- Kıvrık acele et dışarı çıkalım.
Dışarı koşarak çıktık. Kıvrık'ın koku duyusunun zayıflaması çok garip geldi bana. Sonra askerleri çağırdım.
- Kıvrık içerde koku alamıyor gibi görünüyor. Siz neden olduğunu anlayabilecek ekipmanınız var mı?
- Ekipman değilde büyü yapabiliriz.
Yarım saat sonra işleri bitti.
- Görünüşe göre içerde zehirli gaz çıkışı var. Çıkış noktası kapatılırsa rahat bir şekilde maden yapabiliriz.
- Nasıl kapatacağız.
- Işimiz bir saate biter isterseniz oturup bekleyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyametin Dengesi
Ficção CientíficaBenim gibi bir bilimkurgu severin hayal ettiği bir hikaye Edebiyattan anlamam ama umarım hayalimdeki evrenin hikayesini seversiniz