Doğmayan Güneş (✓)

13. Bölüm

İki esmer beden ortalıkta dolaşan şaşkın gençleri uzaklaştırıp kuytudan izlemeye başladılar aracın yanında dikilen iki sarışını. Jongin keskin bakışlarıyla süzdü önündeki sarışını. Vücudundaki kan akışını hızlandırıyordu yaptığı her hareket. İnce, uzun parmakları saçları arasında gezinip etrafı süzerken Jongin elinde olmadan vücudunda gezinen parmakları anımsadı. Yumuşacık bir his bedeninde hüküm sürerken hareketlenen Jonghyun dikkatini çekti. “Ne yaptığını sanıyorsun sadece gözleyeceğiz.” Ama bir yılan edasında süzülen arkadaşını durduramadı. Sonrasında kendisini tehlikeye atan arkadaşının nedenini görmüş oldu. Aptallardan oluşan bir grup vücutlarını ortaya koydukları kıyafetlerle sarışınlara doğru geliyor, kendilerini sergiliyorlardı. Jongin’de elinden geldiğince saklanarak yanlarına gitti. Bedeni döküntüler arasında süzülürken kolunda oluşan çizik kanın kolundan aşağı sızmasına neden oluyordu. Eliyle yaralanan yeri tutup dikildi çocukların karşısına. Jonghyun’un aksine oldukça sert bir sesle diklendi çocuklara.

“Ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz burada!” Gözleri tek tek başlarını eğmeye çalışan yüzlerde gezindi. Hepinizin abisi, ablası, en sevdikleri onlarla gittikleri için bugün yapayalnız kalmadınız mı? Siz kimi sizsiz bırakacaksınız?”

Çocuklar birbirine yaklaşıp destek almaya çalışırken Jongin’in sesi daha da yükseliyordu. Jonghyun sarışınların hareketlenmesini görünce Jongin’e işaret edip susmasını sağladı. Sarışının kıstığı gözleriyle etrafta av aradığını fark edince bir gölge gibi süzülüp bambaşka bir delikten ortaya çıktı. Ardından ağır adımlarla yürüyerek dikkatleri başka yöne çekti.

Key kendisine doğru ilerleyen bedeni gördüğünde gülümsedi. Oldukça ateşli görünen bu piliç elbette ateşinde pişmeye ve ardından iştahla yenmeye hazırdı. Bir iki adım atmasına layık görünen bedeni kolları arasına alıp yanaklarını okşadı. Kollarındaki esmer beden boynunu eğip kıkırdadığında şokla gözleri irileşti. Yoksa bu ateşli beden bu kadarından bile huylanacak kadar saf mıydı? Key gözlerini kısıp iyice süzdü bedeni, kulağına eğilip fısıldadı. “Sadece iyi bir oyuncu olmalısın bebeğim. Hadi gidip biraz eğlenelim.”

Kabullenmiş gibi görünen bedeni aracına sürüklerken Sehun’un sesiyle keyfi kaçar gibi oldu. “Buraya Kris mızmızlanmayı bıraksın diye kolaçan etmeye geldik. Bu kadar kısa sürede geri dönemeyiz Key. Biraz sabırlı ol ve o çocuğu bırak.” Key dudakları yukarı kıvrılırken çocuğu soymaya başlamıştı. Aklından geçen “Buradaki bütün güzellikleri sadece sen kullan biz de bize geleni kabullenelim istiyorsun Huniee!” cümlesini yutup “En azından burada beklerken biraz eğlenmeme izin ver. Birkaç dakika sonra yanına dönmüş olurum.” dedi. Elbette böyle ateşli bir parçayı burada bırakıp gitmek gibi büyük bir salaklık yapmayacaktı. Sadece farklı bir fantezi için fırsat bulmuşken bunu kaçırmayacak kadar akıllıydı.

Önündeki çıplak bedenin kaslı dokusunda gezdirdi parmaklarını. “Oldukça ateşlisin.” Diye mırıldandı kendinden başka kimsenin duyamayacağı bir sesle. Dudakları beden üzerinde ilerleyip altındaki bedenin titremesine neden olurken omzundan sertçe çekiştirilerek uzaklaştırıldı bedenden. 

“Yaa! Beni rahat bırakman konusunda seni uyarmıştım!” Key arkasını döndüğünde Sehun yerine esmer bir bedenle karşılaşınca gülümsedi. “Demek sende oyuna katılmak istiyorsun ha?”

İnce parmakları kaslı göğsün üzerinde dolaşıp saçlarına ulaştığında yavaşça esmerin kafasını çekiştirdi kendisine doğru. Dudakları boynuna ilerlerken durduruldu yeniden. “Yaa! Bu kez ne oldu ha lanet olası bu kez ne oldu?” Sinirle gerilmiş gözleri Sehun’la buluştuğunda sessizce arkasını dönüp üzerini giyinen bedeni izledi. Sehun ateş saçan gözlerini esmere diktiğinde Jongin aralarında yaşanan olayları anımsayan tek taraf olmadığını anlamıştı. “Burada ne işin var?” diye sordu Sehun en ufak bir duygu barındırmayan ifadesiyle.