Türk Yurdu

191 31 0
                                    

Zaman her şeyin ilacıdır derler ama bazı anlar gelir ki bu söz çürük kozanın içinde kaybolup gitmeye mahkum bırakılır, bazı yaralar vardır ne zaman, ne de ilaç merhem olur, o yaraların kabuk bağlamasına.
Ferda.
Babası tarafından cehennem ateşine atılan, sevdiği adam ve doğmamış bebeği için, bile bile ölüme giden sayısız fedakar kadınlardan yalnızca birisiydi.

"Ölüm hiç bu kadar ensemde olmamıştı." Genç kadının sesi tarumar çıkmıştı, bir gecede hayatı darmadağınık olduğunda güçlü kalan genç kadın, şimdi gücünün kan emici bir vampir tarafından tarumar edildiğini düşünüyordu.

"Hayatım boyunca Serdar ve Fulya için yaşadım, yaşadığım onca eziyete rağmen sevdiğim adam ve kızım için dayandım ama Serdar kalleşçe katledildi, kızım ise ölüm ile yaşam arasında savaşıyor. Serdar'dan sonra, kızıma da bir şey olursa nasıl nefes alırım?" Ferda çaresizce, Sedat'ın kan kırmızısına dönmüş ela gözlerinin içine baktı.

"Fulya, annesi ve babası gibi çok güçlü. Serdar'ın katledilişine şahit oldum. Ölüm bir nefes kadar yakınındayken bile dimdik duruyordu. 'Vatan sağolsun' diye bağırıyordu." Ferda gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi.

Mark ne olduğunu anlayana kadar esir düşmüştü bile. Deniz, Gaye'nin gözlerinin içine baktı. Onlarla savaşmanın manasız olmasını bilmesine rağmen sivri dilini tutamadı. Geçmişin intikamını almak için, Gaye'nin kabuk bağlamayan yarasını deşmeye başladı.

"Üsteğmen görüşmeyeli nasılsın, seninle son karşılaşmamızda önemli bir detayı söylemeyi unutmuştum. Evleneceğin adamı neydi ismi Sefa mıydı, dur hatırladım Üsteğmen Selim Dalbudak'ı, senden alan bendim." Gaye, Selim'in ismini duyunca yerinde sendeledi, gözleri doldu. Deniz, Gaye'de ki duygu değişimlerinin farkına varınca doğru yolda olduğunu anlayıp, Gaye'nin üzerine gitmeye devam etti.

"Onun önce sırtından vurdum, sonra tam kalbinden vurdum. Sabaha kadar can çekiştiğini zevkle izlediğimi bilmek ister misin?" Gaye karşısında pişkin pişkin sırıtan kadının yosun yeşili gözlerinin içine baktı. Selim hakkında ileri geri konuşmasına dayanamayıp, silahının kabzası ile Deniz kod adlı teröristin yüzüne vurdu.

Gökhan Yüzbaşı, Ayla Yüzbaşının kolundan tuttu. Ayla Yüzbaşı, Gökhan Yüzbaşının ne demek istediğini anlayınca geri adım attı. Bugün Gaye'ye engel olmayacaktı. Uğur'un, katili karşına çıksa, sevdiği adam hakkında ileri geri konuşsa, o da, Gaye gibi tepki verirdi.

Ezra kendine gelince, Hatice Teyzesine yardım etmeye başladı. Ceylan salonu tipli köşeli temizlerken, Hatice Teyzesi mutfağı, Fulya'da salonu tipli köşeli temizliyordu. Kendisine de, Gökhan Yüzbaşının odası kalmıştı. Gökhan Yüzbaşı düzenli biriydi, odası da kendisi gibi düzenliydi oda temizdi ne yapacağını bilemedi.

"Burası bal dök yala misali burada ne yaparım ki?" Kendi kendine konuşan Ezra, odayı incelemeye başladı.

Pencere kenarında tek kişilik yatak vardı, duvarda Türk bayrağı ve Doğu Türkistan bayrağı asılıydı. Yatağın yanı başında komodin vardı. Komodin üzerinde Gökhan Yüzbaşının karargahta çekildiği fotoğraf vardı. Ezra fotoğrafı eline aldı, Gökhan Yüzbaşının yüzünü okşamaya başladı.

"Neden maraton yarışına katılmışım gibi kalbim hızlı atıyor, neden başka bir kadına gülümsediğinde nefessiz kaldığımı hissediyorum, neden içtiğin sigara olmak istiyorum?"

"Çünkü aşıksın." Ezra korkuyla yerinde sıçradı, hızla arkasını döndü. Hatice Hanım gülümseyerek kendisine bakıyordu. Elini deli gibi çarpan kalbine koydu.

"Hatice Teyze, ben." Ne diyeceğini bilemeyince cümlesini yarıda kesti.

"Açıklama yapmak zorunda değilsin güzel kızım." Ezra utangaçlıkla başını yere eğdi. Hatice Hanım, Ezra'yı utandırmamak istese de gözünü açmak için bu konuşmayı yapmak istiyordu.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin