-KATE-
Sam'in önüme geçmesiyle bakışlarımı kaçırdım. Adam resmen kalçama dokundu ya!
Beyaz tenli olduğum için muhtemelen kızardığım belli oluyordu. Bana bir bakış atıp, sırıtarak eldivenlerini takmaya başladı. Daha sonra "Sana kırmızı da çok yakışıyormuş." dedi. Arkasını döndü. Şimdi yaptığı beni utandırmak değil, kızdırmıştı.
Yürümeye başladığında yanına yaklaşarak sert bir çelme taktım. Anında Gülümseyerek önüne geçtim. "Sen kızdın mı bana? Hayır yani şuan sinirden kıpkırmızı olmuşsunda." dedim alayla. Bana sinirle bakmaya devam ederken "Bu arada kırmızı sana da çok yakışıyor." dedim ve ona gülümseyerek baktım.
Ondan uzaklaştım ve esnemeye başladım. "Hadi, Sam." dedim. Ona döndüğümde çoktan ayağa kalkmıştı.
"Daha yeni başlıyoruz, güzelim." dedi. Ona sırıtarak baktım. "Başlayalım o zaman." dedim
İkimiz yerlerimizi aldık. Çok iyi dövüşemezsem de az çok biliyorum birşeyler. Ayrıca bugüne bugün ben basketbol oyuncusuyum. Boksla bir alakası yok, sorry.
Ellerimi havaya kaldırdım. Savunmama geçtim. O da aynı şekilde ellerini havaya kaldırdı. Birbirimize bir kaç adım yaklaştık. Gerdiği sağ kolundan yumruk atacağını anladım ve hemen kurtuldum. Fakat bu kadar sert olacağını bilmiyordum. Yumruğu yeseydim elbet bir yerim kanardı.
"Sam! Şunu unutmak ki, gücümüz aynı değil!" diye bağırdım ringte. Şuna bak ya sırıtıyor!
"Bunu sen istedin, güzelim." dedi ve bana ardı ardına yumruk atmaya başladı. Tabi refleksleri iyi olan ben bu yumruklardan çok kolay kurtuldum. "Deliye bak! Oradan dayak yemek istiyormuş gibi mi gözüküyorum?!"
Bu dediğime gülerken ona bir tane geçirdim. Geriye doğru sendelendi. Bu halinden yararlanıp arka arkaya yumruklar attım. Sam ise bana karşılık vermek yerine yüzünü koruyordu. Yüzünde olan ellerinden dolayı karnına yumruk attım. Ağzından büyük bir inleme çıktı. Geriye doğru gittim. Öksürüyordu.
Ama bu hala öksürüyor! Hızlıca eldivenlerimi çıkardım. Yanına gittim. Yüzünü avuçalarımın içine aldım.
"Sam, iyi misin?" diye sordum. Öksürmekten kızarmış gözlerini bana çevirdi.
Ben ona endişeli bir şekilde bakarken, dudağının bir tarafı kıvrıldı. Bir haltlar karıştrdığını anlayıp geriye doğru gittim. Ondan fazla uzaklaşmadan beni belimden tutup kendisine çekti. Yakınlığımızı aldırmamaya çalışarak "Napıyorsun?" diye sorum. "Dövüşüyorum." dedi ve arkadan taktığı çelme ile yeri boyladım.
"Haksızlık." diye mırıldandım. Ben onun için endişeleniyim ama o benim endişemden faydalansın.
"Hayır güzelim, buna kurnazlık diyorlar." dedi üzerim gelmeye devam ederken.
Fazla yakınımda olduğu için ayağa kalkmaya yeltenmedim. Çünkü tekrar beni düşürecektir. Ondan kaçmadım da. Olduğum yerde durup bana yapacağı şeyleri düşündüm. Belki o da beni yumruklar?
Bana sırıtarak yaklaşırken boks eldivenlerini çıkardı. Ne yani çıplak elle mi beni dövecek?
Daha sonra eğildi ve üzerime uzandı. Elini kafamın yanına koydu ve destek aldı. Diğer elini yanağıma çıkardı.
Baş parmağı ile yanağımı okşarken, kesinlikle vücudumu hissetmiyordum.
"S-sam?" diye seslendim. Bilmiyorum belki de seslenmeye çalıştım. "Efendim?" dedi gözlerime bakarak.
"Üstümde ne işin var?" diye ani bir kızgınlıkla sorduğum soruya güldü. "Bilmem ne işim var?" dedi.
"Bende onu soruyorum ya işte!" dedim kızgınlıkla. Gelmiş bana kelime oyunu yapıyor.
"Kate?" diye seslendi. Ama sen bana o ses tonuyla seslenirsen ben, yerim seni ya! "Hı?" dedim.
Şuan ondan o kadar çok etkilenmiştim ki. Dilim tutuldu galiba.
"Ben birşeye karar verdim." dedi.
"Neye?" dedim. Ah, iyi dilim tutulmamış.
"Ben senden hoşlanmıyorum." dedi. Ne? Ona kaşlarımı çatarak baktım. Ben konuşmayınca devam etti.
"Kate, ben sana aşığım." dedi. Ne?!
Kalp atışlarım hızlanmıştı. Göğüsüm hızlı bir şekilde inip kalkıyordu. Gözleri aşağı kaydı. Vücudumu süzerken sırıtıyordu. "Ayrıca, çok seksi görünüyorsun." dedi vücuduma bakmaya devam edereken.
Aklıma birşey gelince uygulamak istedim. O vücudumu süzmeye devam edereken yüzüme şeytani bir sırıtma yerleştirdim. "Hep öyle derler." dedim. Anında gözlerini bana çevirdi. "Ne?!" dedi kaşlarını çatarak.
Gülüp "Şaka." dedim. "Yüzünün halini görmen gerekiyordu." dedim ve bir kahkaha daha patlattım.
Benim halimi sırıtıp hızla yaklaştı. Burnumuz değince yüzümdeki gülümseme soldu. Bırakta güleyim be!
"Ben hala bir cevap alamadım." dedi. Sorumu sordun sen? Ona dik dik bakmaya devam ettim.
"Hani bir itirafta bulundum ya!" dedi. İtiraf? Haa, 'Kate, ben sana aşığım'.
"Sam, sen emin misin?" diye sordum. Tekrardan aynı şeyi yaşamak istemiyordum.
"Hiç olmadığım kadar." dedi ve bakışları dudaklarıma kaydı. Gülümsedim.
Ensesinden tutup, dudaklarını dudaklarımla birleştirdim. Ringte yere uzanmış hızlı ve tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk.
Dudakarını dudakalarımdan yavaşça ayırdı. Arda ki mesafeyi açmadan gözlerime baktı.
"Seni seviyorum, Prensesim." dedi. Gülümsedim. Bu kelimeyi babamda hep bana derdi.
"Seni seviyorum, Prensim." dedim. Uzanıp dudağıma küçük bir öpücük kondurdu ve üzerimden kalktı.
Elimden tutup beni de kaldırdı. "Evimize gidelim." dedi. Gülümseyerek "Gidelim." dedim.
Daha sonra spor salonundan çıkıp, arabaya bindik ve eve gitmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Huzur Kokusu
Chick-Lit-TAMAMLANDI- ! +18 Bölümler Vardır! Sam Watson; kendi halinde, şirkette babasının yanında yaşayan, zamanında çok fazla günah işlemiş olan genç bir adam. İşlediği günahlar genç adamı rahat bırakmaz. 15 yaşından beri huzurlu uyuyamayan genç adam huzur...