let them know

32.4K 994 2.2K
                                    

Sınır : 1.1k beğeni 3k yorum
(çoğunluğu dirtyden kalma zaten)
Açık ifade -anlatım!

Yıllardır an kolladığım iş elime geçtiğinde tarifsiz bir mutlulukla dolarım sanmıştım. Muhtemelen dünyalar benim olurdu, hayattan çok bir beklentim kalmazdı da. Üstelik o zamanlarda kendime verdiğim bir söz vardı: eğer o işe layık görülürsem bugün, profosyonelliği bir an bile elimden bırakmayacak, işimin en iyisi olacaktım. Sektörün en iyisi olarak anılmak tek gayemdi.

Olmadı. Beklentilerim birer gazete kâğıdı gibi yandı. Evet, o kâğıda artık sahiptim ancak yanıp kül olduktan sonra kim varlığından söz edebilirdi? İnsanlar her zaman sonuca bakardı ya, nedenler önemsizdi. Zemindeki küllere bakıldığında sebeplerine inecek kadar vefalı değillerdi. Bu yüzden kaybeden ben oldum. İstediğim işe girdiğimde, onu gördüğümde, amaçladığım insan olamadım ve olduğumla kaldım.

"Son üç iki ve bir! Herkes yerlerini alsın."

Elimde tuttuğum fön makinesi ve spreyi hayatım pahasına tutarken derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Hararetle oradan oraya koşturan insanların arasına eklendiğimde neyin geleceğini biliyordum. O tarafa bakmadım hayır, sadece deri koltuğun arkasına geçtim ama yine de birkaç saniye içinde adeta parlayan bedeninin önümde oturacağını biliyordum. Derin derin nefesler alacak, ben onun saçını yaparken o yalnızca gözlerini kapatıp bir dahaki sahneye kadar dinlenecekti. Bana bakmayacak, beni görmeyecekti. Bense o sanki her hareketimi izliyormuşçasına dakikalarca gergin bir ip gibi durup nefesimi tutacaktım. Çoğu zaman saçlarından, işimden başka hiçbir şeye bakma cüretinde bile bulunmazdım. Hoş, arada sırada buna cüret etsem dahi aynanın yansımasından terler içinde kalmış bedenini incelemek dahi günah gibi geldiğinden beş altı saniye tek incelerdim. O saniyelerde bile biri yüzüme tükürürdü sanki. Benim neye yeteceğimi ve Park Jimin'in nelere bedel olacağını zihnime bağırırlardı hayaletlerim.

Ve hayır aşağılık kompleksine sahip biri değilim. Aksine, bu işe kabul edilene kadar özgüveni yerinde-hatta burnu havada bir tip sayılırdım. Sonra nasıl gelişti hiç bilmiyorum; ekranda alışkın olduğum halinin aksine günün birinde o diri diri karşımdaydı. Manşetlerde çıkan ekrandaki halinden bin kat daha güzel lafını hep abartı bulmama rağmen o an anlamıştım. Park Jimin benim gözümde dünyanın en güzel, en ilahi adamıydı ve efsunluğunun kıymetini milyonların izlediği bir sahne dahi ölçemezdi. Mümkün değildi.

Onunla ilk tanıştığımda on altı yaşındaydım, o ise on sekiz. O benim yaşımda ilk çıkışını yapmışken ben yatağımda öylece reels izliyordum. Birden ekranıma düştüğünde nefessiz kaldığımı hâlâ hatırlıyorum. Siyah gömleğinin içinde, bir ödül töreninin sahnesinde milyonlara oynuyordu. Altında buz varmışcasına rahatça kayıyor, bir erkeğe göre oldukça kıvrımlı olan vücudunu şiir gibi bir ahenkle oynatıyordu. Bacaklarının çoğu ortada, gömleğinin altında küçük bir bez parçası vardı. O yaşlarda cinselliği henüz yeni keşfediyordum; fakat adım kadar eminim, Park Jimin'den önce cinselliğin csi olmasa bende, onun şu performansını gördükten sonra yine abazanın teki olur çıkardım. Haliyle az biraz cinsellik bilirken, o performanstan sonra hormonlarım tavan yaptı. Ergen Jeon'a söz dinletmek oldukça güç olduğundan bu azgınlığın önünü de kesemedim ve normalde başkası yapsa sapık diyeceğim her şeyi yaptım. Detaylandırmak dahi istemiyorum ancak yine de en basitinden bir örnek vermek gerekirse; odamda Park Jimin'in kartondan bir silüeti vardı ve o parça... pek iyi şeyler için kullanılmamıştı.Muhtemelen iki saniyeye önüme oturacak beden bunu duysa koşa koşa bu odayı terk ederdi de.

Şimdi ise yirmi iki yaşındayım; ve eğri oturup doğru konuşmak gerekir, bu adamı her görüşümde hâlâ daha ergen bir Jeon kadar pis düşünüyorum. Zihnim onu her gördüğümde bulanıp gerçek dünyadan uzaklaşıyor ve bedenimin alarm çalması için dakikalara ihtiyacı yok. Gayet zinde olmalıyım. Ne de olsa rüyalarımı süsleyen adam her önüme oturduğunda veya her sahnesini izlediğimde sertleşmek için maksimum bir dakikaya ihtiyacım oluyordu. Hayır, sapık değilim.

one to ten¡ jikook smut serisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin