17. Bölüm

9.3K 422 13
                                    

Mirza ağa da oğlu ile aynı fikirde idi.Ama çare ,bir yol bulamıyordu.Havalarda malum Doğuda heleki Erzurum Kars bölgesinde yılın 7-8 ayı nerde ise kar altında kalırdı o dönemlerde.Mirza ağa oğluna onunla aynı fikirde olduğunu söyledi,ama bir türlü ne yapacağına,nasıl yapacağına karar veremiyordu.Baba oğul düşündü durdular.Uzun süre sonra birden mirza ağa ayağı kalktı,heyecanlanmıştı yaşlı adam.
" buldum oğul ,buldum.Zeliş kızın köyüne,onun babasının evine gideceksiz,ev boştur hem hazırdır herşey içinde .Zeliş kızda çok mutlu olur.Ananda rahatlar biraz.Belki pişman olur yaptıklarına ,yaza geri gelirsiz olmazsa".
Haydar çok sevinmişti.Ama orda ne yiyip ne içecektiler.Ne hayvanları vardı ,nede kışlık ünü,mısırı,buğday...
"Baba ,bu dediğin eyi güzelde biz orda ne yiyeceğiz ,ne içeceğiz.Heç kışlık hazırlığımız olmadan ne yapacağız?"

"Oğul,ben sizi boş yollar mıyım heç?Ne lazımsa hepsini hazırlatacağım,sen anana birşey söyleme,şimdi get karına anlat ,hazırlansın tez zamanda yola çıkacağız.Bende gelecem sizinle,ordan bir iki hayvan alırım ,Erdal ağayada durumu anlatmam lazım."dedi ve kalktı çıktılar odadan.

Haydar Zeliş kızın yanına girdi.Kız ölü gibi yatıyordu.Konuşmaya başladı :
"Zeliş ,sana söyleyeceklerim var ,biz babamla konuştuk bir sonuca vardık.Senin köyüne gideceğiz,babanın evine.Orda devam edeceğiz,anam durdurak bilmiyor.Seni ancak anamın zulmünden böyle kurtarabilirim.Sende tamam dersen hemen hazırlanmaya başla.Babamda gelecek bizimle köye.Erdal ağayla da konuşacak.Ordan bize hayvan da alacak,burdanda kışlık erzak hazırlatacak...."
Zeliş boş gözlerle dinliyordu kocasını.Bunu Zeynep ana biliyormuydu yada duyursa ne diyecekti?.Kendi köyünde millet ne derdi ,Zeliş bu laflara katlana bilir miydi.
Haydar kalktı Zeliş in önüne geldi ve ellerini tuttu,gözlerine bakarak nerede ise yalvardı
"Zelişim,karım ,sevdalım...."

Dedi ve gözünden iki damla yaş düştü.Zeliş şaştı kaldı .Ne yapıyordu bu adam ,niye ağladı şimdi,sevdam neydi ..... neler oluyordu
Hızlıca ellerini çekti adamın ellerinden,yüzü pancar gibi olmuştu.şimdi kızlardan biri girse içeri ne derdi.Devam etti Haydar:
" Ben senin artık üzülmene ,ezilmene ,koca evinde sığıntı gibi yaşamana dayanamıyorum,artık burda duramayız .Babamda bende bunda kararlıyız,eğer babanın evi olmaz dersen şehre gideriz ,ama burda duramayız bunu bil".
Zeliş ne diyeceğini bilmiyordu ,kafası aldığı darbeden midir nedir zaten başı çatlıyordu.Haydar dediklerini bir türlü anlayamıyordu.En iyisi ona bırakmak herşeyi,nasılsa olan olmuştu artık .Haklıydı kocası bu evde kalamazdı artık.Evet evet en iyisi kendi evinde olmaktı.Birden sanki beynine oksijen gitti kızın.
"He,gidelim .Orda babamın evi boştur.Hem benim yuvamdı orası,seninde yuvan olur.Açta kalsam gidelim...Ama Zeynep ana ne dedi ,kızarsa...ben çok korkuyom,ya ya beni yine döverse ?.
"Sen onları düşünme hazırlanmaya başla.Getirdiğin herşeyi geri götüreceğiz.Hem artık kimse sana vuramaz,kötü söz edemez.Ben babama gidip haber
vereyim.tez zamanda yola çıkmamız lazım.Sen odadan çıkma heç ."
     Haydar babasının yanına koşturarak girdi.
" baba,baba Zeliş kabul etti,ezem gilin köye gitmeye .Ama anamdan çok korkuyor bişey deyecek,dövecek diye.Sen konuşursun artık anamnan.Bunu Zeliş 'in değil bizim kararımız olduğunu söylersin,yazık kıza yüklenmesin daha fazla."
" He he ben hallederem o işi,siz hazırlanın yarın sabah ezannan çıkarız yola inşaallah "

   O gün Zeliş odadan hiç çıkmadı.Sessiz sessiz eşyalarını hazırladı ,bağladı,toplandı.Görümcesi Fadime iki kere yemek getirdi ,ama onunlada konuşmadı hiç.Ama Fadime anlamıştı toplanmasından.Gidecekti demekki küçük yengesi.Şimdiye kadar hiç duymamıştı evden gelinin geri gönderildiğini,bilmiyordu çünkü abisiyle birlikte gideceğini Zeliş 'in.
 
   Akşam olmak üzere idi.Zeynep ananın bağırtısı konağı yerinden oynattı.Öyleki etinden et koparıyorlardı sanki.Zeliş anlamıştı,kaynanasına söylemişler di demekki.İnşaallah beni yine suçlayıp dövmez diye içinden dua ediyordu.
 

    Mirza ağa ise Zeynep kadının feryatlarının durmasını bekliyordu.Ama duracağa da benzemiyordu hiç.
" Uğursuz oooo,ben dedim işte bakın bakın!oğlumun birini kara toprağa gömdü yetmedi şimdide öbür oğlumu benden koparıyor!!!!koymaaaaam oğlumu koymam,cehennemin dibine kadar getsin o,oğlumu vermeeeem!!!ben nerelere gidem!!!!!başımı hangi daşlara vuram oy oy !!!!!!....,"
   Susmak bilmiyordu,dizlerine göğüslerine o kadar vurmuştu ki artık hissetmiyordu.Sanki Halil öldüğü günü tekrar yaşıyordu ev halkı.
  O dönemde zaten bir oğlanın baba evinden böyle çıkması durumu hiç olmamış.Belkide ilk ti bu,o yüzden Zeynep anaya kimse bişey de diyemiyordu.Gelinlerde üzülüyordu,çünkü Zeliş evin nerde ise bütün yükünü almıştı,onlarada oturup gevezelik etmek kalmıştı.Yine işler onlara kalacaktı.
    Çoluk çocuk herkes sus pus olmuş Zeynep anayı dinliyordu. En sonunda Zeynep ana oğluna döndü:
     "Sen nasıl erkeksin he ?karı ağızlı oldun hemen,nasıl gidersin,beni nasıl bırakırsın he?bırak getsin o uğursuz,sene karı mı yoh,köyün en güzel kızını alırım ben sene.Oğlum yavrum gönder onu sen getme ne dersen onu yaparım."
Kadın adeta çıldırmıştı ,sesi bile kısılmış anlaşılmıyordu.

     Mirza ağa artık işi ele almalıydı,
"Yeter artık Zeynep,sus .Bunları o kızcağıza eziyet etmeden ,dövmeden evvel düşünecektin.Hele devam eder durursun suçsuz yetimi diline dolamaya.Bu iş burda bitti.Ben karar verdim gidecek çocuklar bu köyden,senin zulmünden kurtarmam lazım.Evin reisi olarak, sözümün üstüne söz söyleyemez kinse.Gelinler kalkın Haydar ve Zeliş için erzak hazırlayın.Kavurma,ekmek,kaz,buğday,bulgur.Haaa tereyağını bol koyun orda yağsız kalmasın çocuklar."

   Evde hummalı bir çalışma başladı.Gelinler ile büyük kuma gerekli herşeyi hazırlıyorlardı.Bol bol un koydular ekmeksiz kalmasınlar diye.Zeynep hanım ise herkese öfkeyle bakıp ağlıyordu.Mirza ağada başlarında bekliyor kontrol ediyordu herşeyi.Gece herkes yatağına girince üstlerinden tır geçmiş gibiydi.Sabah ola hayrola dediler.






      Yeni bölüm sizlerle oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 😘❤️

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin