Issız ve karanlık ormanın derinliklerine yürümeye başlayan Feng etrafını da dikkatle seyrediyoe olası tehlikelere karşı kaçabilmesi için aklından planlar kuruyordu.
Çürümüş ağaçların arasından yürür iken hemen ileride gözüne siyah bir ışık hüzmesi gözükmüş belki de özü bulduğunu düşündü bir an ve ışığa doğru hızla koşmaya başladı.
Ufak bir tepede ışığı gördüğünü sandığı yerin tam merkezinde durmuş çevresini izliyordu burada olduğuna yemin edebilirdi. Işık tekrardan tersi yönds belirince Feng hareket edebildiğini düşündü ve zaman kaybetmeden en son gördüğü yere tekrar gitmek için acele etti. Bu seferde ışık Feng gidene kadar ortalıktan kayboldu ve başka bir yerde tekrardan ortaya çıktı Feng durumdan ne kadar canı sıkılmış olsada onu alamadan buradan çıkamayacağının bilincindeydi ve ona göre adımını atmalıydı.
Belki yüzlerce kez ışığı takip etti ama her gidişinde onu kaybetti.
Feng çığlıklar atıp küfürler yağdırarak bu ıssız ormandan çıkmış ilk indiğinde gördüğü masmavi gökyüzünün temiz akarsuların ve güzel yolların bulunduğu bu alana doğru yürümeye başladı.
Toprak yolda yürür iken gördüğü temiz akarsuya bir çocuk gibi neşeyle koştu önce elini yüzünü temizledi ve biraz su içip kendine gelebilmek için çevreyi oturduğu yerden incelemeye başladı.
Uzun kanyonlar, bozuk toprak yollar, kum fırtınaları ve farklı yaratıkların da bulunduğu hemen hemen iki iklimi ve iki farklı mekanı bir arada bulunduran bir yola girmişti. Bu yol göründüğü kadar kolay değildi toprak yolun sonunda ki kanyonlar oldukça tehlikeli ve binlerce yarıklar ile dolu ayrıca şiddetli kum fırtınaları daha neler olduğu gözükmeyen uçsus bucaksız bir yolun başlangıcında gözüken tek şey bunlar idi.
Altın rengi kumların üzerinde yalın ayak yol alıyor, kum fırtınası yüzünden görüşü etkilenmemesi için ne kadar yararlı olduğu tartışılsa bile cübbesinden yırttığı kumaş parçasını yüzüne bağlamış azıcık umudu ile bulunduğu yerden olabildiğince hızlı çıkabilmek için çabalıyordu.
Saatler süren yürüyüşün ardından artan kum fırtınası ve havanın kararması sonucunda zor da olsa bulduğu küçük bir mağaranın girişinde ateş yakıp uzanmış gökyüzünü kaplayan yıldızları izliyordu.
Uyku ile uyanıklık arasınsa gidip gelir iken duydupu cılız ses ile irkildi yarı açık gözleri ile etrafına bakınsada hiçbir şey göremeyince daha fazla üstelemeyerek derin bir uykuya daldı.
Boyut yüzüğünden çıkardığı bir kaç parça eti hızla pişirdikten sonra yedi ve nereye gittiğini bilmedem yüzüne peçesini çekerek çölün kavurucu sıcağınsa yola koyuldu. Güneş tam tepedeydi bulunduğu yer yaşadığı dünyadan farksızdı bir başkası burayı görse kesinlikle ayırt edemezdi. Çölün kavurucu sıcağınsan baygınlık geçirsede pes etmek seçenekleri arasında yoktu. Bir kaç saat daha yol aldıktan sonra bir on metre kadar ileride palmiyelerin arasında ufak temiz bir gölet gördü, çölün ortasında böylesine bir şeyi bulmak imkansız olduğundan gördüğü şeyin gerçekliğini test etmek için kalan son gücüyle gölete koştu elini berrak suya daldırdı önce yüzüne çarptı su buz gibiydi daha sonra içmek için eğildi suyu ağzına aldığı gibi püskürterek çıkarması bir oldu.
Feng: H Hayırr! Hayal mi gördüm? Neden bu kadar zor olmak zorunda neden! Lanet olsun!!
Yaşamaktan korktuğu şeyin de başına gelmesi ile sırtına binen hayal kırıklığı ve kalan gücü ile yürümeye devam etti. Yüzünü örtmek için sol kolundan kestiği kumaş parçası yüzünden açıkta kalan eti sıcaktan pişmiş kıpkırmızı olmuştu ne zaman temas etse canı fazlasıyla yanıyordu. Gözaltlarında oluşan torbaları uykusuzlupun habercisiydi. Hava kararmadan önce geceyi geçirebilmek için mağara veya kapalı bir alan aramaya başladı ama önünde kumdan başka hiçbir şey göremiyordu, sinirlendi isyan etti yine de yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı ve yola devam etti.
Güneş kumları kızıla boyar iken yerini yavaş yabaş Ay'a bırakıyordu. Aniden düşen hava sıcaklığınında etkisiyle ürpermeden edemedi, iki kolunu birbirine sürterek kendisini sıcak tutmaya çalış her ne kadar işe yaramasada sürekli aynı hareketi yapıyor kurtulana kadar direniyordu. Saatlerdir süren yürüyüşün ardından hava dondurucu soğukluğa ulaşır iken Feng neredeyse pes etme noktasına gelmişti ama ileride gördüğü yeşillikler içinde umut tohumları yeşertmişti bu sefer de hayal görüp görmediğini bilmiyordu ve gerçek olması için içinden dualar etmeye başlamıştı bile.
Kumlu alandan yeşil otların sık ağaçların ve hayvan seslerinin olduğu kısıma ayak basar basmaz hava sıcaklığı ortalama seviyelere düşmüştü. En yakınında ki ağaca yöneldi büyük ağacın gövdesine uzanıp yorgunluğunu atmaya çalıştı bir yandan da ateş yakmak için malzemeleri hazırlamaya başladı. Bir parça eti sapladığı ağaç dalı ile birlikte yaktığı ateşin üzerind tutuyor kafasını eğmiş ateşin eti yavaşça pişirmesini seyrediyordu. Kaç gündür yolda olduğunu veya buraya tam olarak ne zaman gelsiğini hatırlayamıyordu sanki zaman kavramını yitirmişti ve yıllardır buradaymış gibi hissediyordu. Pişirdiği eti yedikten sonra üzerine örttüğü ince örtüyü kafasına kadar çekmiş boş gözler ile ağaçları seyrediyordu. Kai'yi, Jade'i ve sonradan ortaya çıkan herkesi düşünmeye başladı. Büyük bir savaşta başrol oynadığını bilmesine rağmen kendisine bu dünyada da seçenek sunulmadığını fark etmişti, herkes savaşın kazanılmasını ister iken Feng ne istiyordu? daha önce kimse ne istediğini sormamıştı. Sürekli bir başkasının kaderini mi yaşayacaktı kendisine sunulan güzelliklerin bedeli olarak işlemediği suçların cezasını mı çeklemiydi? başkalarının kendisi adına sürekli karar almasına ne demeli. Bu hayatı kendisi için mi yoksa bir başkasının geleceği için mi yaşıyordu? sonucu her ne olursa olsun aklında ki tek şey savaşta rolü gereği ne yapması gerekiyorsa yapacağıydı ancak ondan sonrasına sadece kendisinin karar vereceğini ve tekrardan ipleri eline geri alacağını düşündü. Düşüncelere daldıkça yalnızlığını unuttu sessiz gecede uykununda bastırması ile birlikte daha fazla dayanamadan ağırlaşan gözleri kapandı ve uyudu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Magician [DÜZENLENİYOR]
FantastikYeni bir dünyada ikinci bir şansa kim hayır diyebilir? o demedi zaten seçenek sunulmamış doğrudan emir verilmişti, ya güçlenecek kendisinden beklenilmeyen bir güç yaratacak ya da ezik olarak öldüğü dünyasında ki gibi ezik olarak ölecek. • • • • • • ...