Umut'u haftanın geri kalanında hiç görmemiştim, böylece ortak aldığımız tek ders iş sistemleri analizi ve tasarımı dersi olduğunu anlamıştım. Bütün hafta mecburi olarak Aleyna'nın peşinden dolaşmıştım ve şimdi de beni bu akşam yapılacak olan Umut'un evindeki partiye gelmem için ısrar ediyordu. Önümdeki yemeğe odaklanırken Aleyna'nın tüm ısrarlarını görmezden geliyordum.
"Hadi ama Savaş, of ne nazlı çıktın sende. Alt tarafı birlikte gidelim diyorum, beni beklemek zorunda değilsin sıkıldığında gidersin."
"Niye o zaman birlikte gitmemiz için ısrar ediyorsun ki?"
"Çünkü yalnız başına giden bir ezik olmak istemiyorum."
Israrından çok bıktığım için zorla ağzımdan çıkan "evet" ile Aleyna'nın içi rahatlamış ve gerçekten de beni rahat bırakmıştı .Yemekhaneden buluşma saati için sözleşip ayrıldıktan sonra eski yaşadığım eve gitmeye karar vermiştim. Bunun için iki otobüs ve bir metro yaparken şehrin Allah'ın unuttuğu yer dedikleri kısmında yaşadığıma emin olmuştum. Eski gecekondu mahalleme girdiğimde üstümdeki bakışlarımı hissediyordum. Mesela sokağın girişindeki eski, uzun binanın ikinci katında her zaman pencere kenarında oturan Naciye teyze, beni görünce dikkat kesilmişti. Sokakta top oynayan çocuklar, yanlarından geçerken "bu zengin abi kim?" diye fısıldaşıyorlardı. Kıyafetlerimle bile buraya ait olmadığımı belli ediyordu. En son tek katlı müstakil gecekondumun önünde durduğumda kapıda ev sahibimiz Hasan Amca'yı görmemle mutlu olduğumu hissetmiştim. Bu mahallede bana babalık yapan, evini açan, tertemiz bir insandı Hasan Amca. Marmara Depreminde ailesini kaybetmiş, hasta annesine bakan canım Hasan Amcam....
"Birisine mi bakıyorsun delikanlı?"
"Evet amca. Burada bir arkadaşım oturuyordu da, üç haftadır işe gelmeyince merak ettim."
Hasan amca, dediklerimle gözü dolmuştu, gözyaşlarını bir utanç kaynağı gibi saklamazken elin omzuma koyarken içtenlikle konuştu.
"Başın sağolsun evladım."
Bir şey diyemedim sadece cebimden çıkardığım Barış'ın biriktirdiği son parayı uzattım Hasan Amca'ya. Buna ihtiyacı olduğunu biliyordum, benim artık Savaş olarak ihtiyacım yoktu ama Hasan Amca'nın her şeyden çok ihtiyacı vardı ve elimden gelen bu kadarıydı.
"Bu Barış'ın maaşı. Siz alın, amca."
"Yok ben alamam" deyip parayı iten Hasan Amca'nın gururunu kırmadan ikna etmeyi düşünüyordum o yüzden "ama Barış sizden çok bahsederdi, sizi babası gibi görüyordu. Eminim sizin almanızı isterdi, lütfen kırmayın beni." dedim. Hasan amca ısrar edeceğimi anlayınca gönülsüz bir şekilde almış, Barış'ın arkasından bir dua daha okutacağını söylemişti. Oradan ayrılırken içimin rahatladığını hissediyordum, artık Barış'ın tüm defterlerini kapatmıştım. Eve gidip akşamki parti için hazırlanırken -hazırlanmaktan kastım bir beyaz gömlek ve siyah kot pantolon giymiştim- sadece otuz dakika kalacağım dedim.
Aleyna'nın yolladığı adrese gittiğimde gördüğüm ev beklenmeyecek kadar lükstü. Ev üç katlı, eski tarihi bir ev idi hatta ev demek için yeterli değildi büyük ihtimalle eski bir konak veya köşktü. İçeri girdiğimde dışının aksine modern, son derece lüks eşyalarla döşenmiş bir ev bulunca üzülmeden edemedim. Evinin tarihinin içine etmişlerdi.
"Süpersin, kanka tam vaktinde geldin." dedi nereden çıktığını anlayamadan koluma giren Aleyna. Aslında oldukça şık olmuştu, kumral kıvırcık saçlarını düzleştirmiş, beyaz mini bir elbise giymişti. Savaş'ın en yakın arkadaşı olmasa Aleyna için kendimi tutamayacağımı biliyordum- sonuçta taş gibi kızdı- ama Savaş'ın en yakın arkadaşı olması ve Savaş'ın gay olması elimi kolumu bağlıyordu. Yine de kendim ve alt taraflarım için çok temasta bulunmamak için kolundan çıkıp aramıza boşluk bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yolun sonuna kadar [boyxboy]
Dla nastolatków"Neden peşimden geliyorsun be?" diye bağırdım. Sırt çantamı ona doğru savururken arkamdan sessiz adımlarla beni takip eden ama dikkat çekmekten başka bir işe yaramayan gence oldukça kızgındım. "İzin ver" dedi ve yokuşun aşağısını göstererek devam e...